Birinci Dünya Savaşının galip ülkeleri, açlıktan kudurmuş sırtlanlar gibi dişlerini geçirmeye başladılar Vatanımıza…

İngilizler;

Musul ve çevresini(Irak) işgal etti. Ayrıca, Batum, Çanakkale Boğazı, İstanbul, Afyon, Eskişehir, İzmit, Samsun ve Merzifon’a asker çıkardılar.

Urfa, Maraş ve çevresini işgal ettikten kısa süre sonra bu bölgeyi Fransızlara devrettiler.

Fransızlar;

Adana, Mersin, Antep, Maraş, Urfa ve çevresini işgal etti.

İtalyanlar;

Antalya, Konya, Burdur, Muğla ve çevresi İtalyan hâkimiyetine geçti.

Yunanlılar;

Önce İzmir ve çevresini işgal etti, daha sonra doğuya doğru ilerleyerek, Manisa, Aydın, Bursa, Balıkesir, Afyon, Eskişehir ve çevresini ele geçirdi.

İstanbul’da, Hadımköy’den-Uzunköprü’ye kadar olan bölge ve demir yolları da Yunan kontrolünde idi.

Ermeniler;

Rusların l. Dünya Savaşı'nda çekilerek boşalttığı yerler olan Kars, Ağrı, Artvin, Ardahan, Iğdır ve Erzurum'un ilçelerini işgal etti.

(*Eğer Yunan galip gelseydi düşman kuvvetleri bu illerimizden çıkıp gidecekler miydi?...)

***

Osmanlının kılını kıpırdatacak hali yoktu.

İtilaf Devletlerinin 61 harp gemisi Kasım 1918 günü İstanbul önlerine demir attı. 11 harp gemisi ile bir Yunan zırhlısının da katılmasıyla, İstanbul önlerinde demirleyen gemi sayısı 73 oldu.

O gün İtilaf Filosu'ndan çoğu İngiliz 3626 asker karaya çıktı. Beyoğlu ve Rumeli yakası İngilizler, İstanbul yakası Fransızlar ve Anadolu yakası İtalyanların kontrolüne bırakılmıştı.

İşgal komutanı Maitland Wilson, Beyoğlu'ndaki İngiliz Kız Lisesi'nde, törenle Karargâh kurdu. İstanbul önlerinde demirleyen gemi sayısı 15 Kasım'a kadar 167'ye çıktı.

Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı feshedildi. Nazırların (Bakanların) evleri basıldı…

Padişah efendimiz sarayında hapisti ve düşman güçleri ne derse onu yapmak zorundaydı…

Düşman askerleri ev basıyor… Kadınlara… Çocuklara… Erkeklere istedikleri eziyeti yapıyor… Sonra karşılarına geçip kahkahalar atıyorlardı. Milletin içi kan ağlıyordu…

Halk yıllar süren savaşlardan perişan hale gelmiş… Yılgın… Bezgin… Umutsuz… Çaresiz…

İşte Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı günlerde ülkemizin durumu maalesef böyle idi…

O, bükülmez bir azimle kendisine inananlarla birlikte yılgın, bezgin halkı canlandırdı ve kurtuluş destanı yazıldı.

30 Ağustos planlanışından, istihbaratına, siyasi stratejisinden uygulanmasına kadar tam bir Dehanın eseridir…

Dünya tarihine altın harflerle yazılmış 30 Ağustos Destanı’nı silmeye kimsenin gücü yetmez..

30 Ağustos sadece bir meydan muharebesinin zafer kutlaması değil, bir ulusun emperyalist güçleri topraklarından söküp atarak özgürlüğüne kavuşma günüdür.