Maçlarda kazanan takımın taraftarı, galibiyete sevinir. Lig bitip de şampiyon olan takımın taraftarları görkemli törenlerle başarısını kutlar… Şampiyonluğu kaçıran veya ligden düşen takımların taraftarı ise sessizce kenara çekilir, matem havasına bürünür…

Konunun sporla ne alakası var diyebilirsiniz…

Özellikle son yıllarda maalesef ülkemiz, kazanan ve kaybeden takım taraftarları gibi ortadan ikiye bölündü.

Ülkemizin çimentosu olan, birliğimizi daha da güçlendirmesi gereken milli bayramlara bile ayrımcılık yapılıyor.

Kendi belirledikleri, kendi seçtikleri ve benimsedikleri günleri çok çok özel görüyor ve çok görkemli kutluyorlar. Milli bayramlara sıra gelince yok saymak için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar.

Biri çıkıp diyor ki, “30 Ağustos halkı ilgilendiren bir bayram değil!”

İngiliz, Fransız, Yunan halkını tabii ki ilgilendirmiyor… Onların hüsrana uğradıkları günün bayramıdır…

30 Ağustos, Türk milletinin bağımsızlığını tekrar kazandığı günün bayramıdır, Türk milletinin nefesidir, Türk milletinin umududur…

“Keşke Yunan kazansaydı” diyenler ile “Keşke İngilizlerin mandasında olsaydık” diyenlerin 30 Ağustos’u hazmedememeleri ve kutlamamaları zaten normaldir.

Çünkü onlar Yunanlıların tarafında, İngiliz mandasının savunucuları… Kaybettikleri bir savaşı niye bayram diye kutlasınlar!

Herkes aynaya baksın… Karşımızda bir ayna bulabiliyorsak, ayakta durabiliyorsak, Türk oğlu olarak bağımsız hür dünyaya gelmişsek ve bugün özgür yaşayabiliyorsak bunu 30 Ağustos Zafer Bayramına, bu topraklar için can vermiş şehitlerimize, Kurtuluş Savaşı kahramanlarına ve tabii ki Atatürk’e borçluyuz.

Lami cimi yok! Aksini iddia eden Yunan’ın, İngiliz’in, Fransız’ın tarafındadır…

Dolar üç kuruş artınca dış güçler, emperyalistler, Türk düşmanları diye yaygarayı basacaksın…

İngiliz, Fransız, Yunan, Rus başta olmak üzere tüm dış güçlere diz çöktüren 30 Ağustos Zafer Bayramını ve diğer milli bayramları yok sayacaksın.

Kimin ne olduğunu herkes çok iyi biliyor, bilmeyenler de artık öğrendi.

Bizim takım 30 Ağustos 1922’de ebediyen şampiyon oldu. Kupamızı da 24 Temmuz 1923’te Lozan’da aldık…

İsteyenler, 9 Eylül 1922’de İzmir’de denize dökülerek ligden düşen takımlarla birlikte matem tutabilir…

*****

Türk Bayrağı dalgalanmazsa Cuma namazı kılınmaz

Fatih Sultan Mehmet’in 29 Mayıs 1453 tarihinde fethettiği İstanbul, 18 Kasım 1918 tarihinde fiilen, 16 Mart 1920 tarihinde de resmen İngiltere tarafından işgal edildi.

İstanbul 4 yıl 10 ay 13 gün İngiliz işgali altında idi.

İstanbul’un fiilen işgal altında olduğu 1919 yılında, Kahramanmaraş da düşman tarafından işgal edildi, halk perişandı.

Fransız general, işgali kutlamak için bir gece Kahramanmaraş’ta bir balo düzenler. Baloya Ermenileri de davet eder. Baloya çok güzel bir Ermeni kızı gelmiştir. Fransız general, Ermeni kızını gözüne kestirir ve kızı dansa davet eder.

 Fakat Ermeni kızı; “Kaledeki Türk Bayrağı inmedikçe sizinle dans edemem” deyip generalin teklifini geri çevirir.

Bunun üzerine Fransız general askerlerine; “Kaledeki o bez parçasını indirin” diye alçakça bir emir verir.

Ertesi gün Cuma günü, Maraşlılar kaledeki Türk Bayrağı’nın indirilip yerine Fransız bayrağının asıldığını görürler.

Maraş halkı üzgün ve çaresizdir.

Cuma ezanı okunur ve halk Ulu Camide toplanır. Sinirler gergin, herkesin morali çok bozuktur.

Ulu Camii İmamı Rıdvan Hoca, Cuma hutbesi için minbere çıkar ve cemaatin şaşkın bakışları arasında, Türk Bayrağını eline alıp şöyle der:

“Ey Cemaat, minbere Cuma hutbesi için çıkmadım, bilesiniz. Cuma namazı hür insanlar için farzdır. Kalesinde kendi bayrağı dalgalanmayan bir memlekette Cuma namazı kılınmaz. Önce bayrağımızı yeniden dalgalandıralım sonra namazımızı kılalım!”

Bir anda camide tekbir sesleri yükselir. Halk bu duygu ve cesaretle kaleye hücum eder.

Fransız askerleri korkudan ne yapacağını şaşırır, bayrağımız tekbir sesleriyle yeniden göklere çekilir.

Halk o gün Cuma namazını kalenin burcunda kılar.

Tamamen gerçek ve tarihimizde benzeri olmayan bu olay sayesinde halkın milli bilinci uyanmıştır. Silah gücüyle inen bayrağımız, iman gücüyle yeniden dalgalandırılmıştır.

Ulu Cami İmamı Rıdvan Hoca’nın, “Maraş bize mezar olmadan düşmana gülizar olmaz. Kalesinden Türk Bayrağı dalgalanmayan ülke de Cuma namazı kılınmaz” sözü tarihe altın harflerle kazınmıştır.

*****       

TEBESSÜM

Onur

Temel, Almanya’da çalışıyormuş. Bir gün Alman arkadaşı, Temel’e:

- Siz Türkler sadece para için çalışıyorsunuz. Ama biz Almanlar onurumuz için çalışırız.

Temel cevap verir:

 - Haklısın, herkes neyi eksikse onun için çalışır.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Her kim Mustafa Kemal Paşa ve Kuvayı Milliye aleyhinde fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kâfir kanı akar.

Sütçü İmam Ali