Çok acıdır ama toplumda ahlâkı değerler, insani ve vicdanı duygular dibe vurdu…
Doğruluk, tarafsızlık, olaylara karşı adil bir tepki göstermek gibi özelliklerimizi geride bırakalı çok oldu…
Tabii ki herkes için geçerli değil ama bu tür düşünen insanlarımız maalesef her geçen gün artıyor.
Son birkaç gündür yaşadığımız olaylar ve insanların olaylara tepkisi bu acı gerçeği bir kez daha yüzümüze vurdu…
Benim partimden, benim görüşümden, benim tarafımdaysan her şeyi yapabilirsin, eleştirmek şöyle dursun savunulur, toz kondurmayız…
Ama karşı tarafta isen, benim destek vermediğim parti veya görüşteysen yaşama hakkın yok… “Ne yapılırsa hak ediyorsun” gibi ortaçağ dünyasında bile olmayan dar kafalılık var…
Sadece sözlü tepki veya eleştiri değil, her türlü şiddet bile mubah görülüyor…
Dün kendi söylediklerini, yaptıklarını, birlikte hareket ettikleri kişileri ve partileri unutanlar…
Bugün kendi kafalarında oluşturdukları düşmanla (!) güya savaşıyor…
Kendileri bir yalan söylüyor, kendi söyledikleri yalana inanıp veryansın ediyorlar, hatta fiziki olarak saldırıyorlar…
Kendilerini gazeteci sananlar, kendilerini aydın diye pazarlayanlar, üç kuruşluk siyasi hesap ve çıkar yüzünden, kendileri gibi düşünmeyen herkesi hedef gösteriyor…
Hedef gösterdikleri kişilerin başlarına bir hal gelince de hiç utanmadan alkışlıyorlar…
Bazıları toplum yeterince bilinçli olmadığı için bu tür olumsuzlukların ve tepkilerin yükseldiğini savunuyor…
Hiç de doğru değil…
Ucu kendilerine veya yandaşlarına dokununca ver yansın edenler…
Kendileri gibi düşünmeyenlere dokununca alkışlıyorsa bu bilinçsizlik değil, yüzsüzlük ve alçaklıktır…
Herkes iyiyi ve kötüyü ayırt edebiliyor…
“Benden olmayanın başına ne gelirse gelsin” gibi karanlık bir zihniyette oldukları için insanlara yapılan zulmü bile alkışlayabiliyorlar…
“Ateş düştüğü yeri yakar” diye çok güzel bir sözümüz var…
Ateşe düşenler veryansın ediyor…
Ateşi görenler, su dökmek yerine benzinle üstüne gidiyor…
Elde benzinle dolaştığımız sürece daha çok can yanacak…
En son o ateş bizi de yakacak… 
Ama bir damla su veren olmayacak…

*****

Kızılderili nasihati

YALAN tohumdur. Bire kırk verir. Verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki; o da bire kırk verir.
BİLGİ de tohumdur.  Bire yüz verir. Verdiği yüzün her biri bir tohumdur ki; sana bilgelik, torunlarına da ilham verir.
ZEKÂ sudur. Tohumları yeşertir. Yalanı da, bilgiyi de.
YETENEK, topraktır. Ne ekersen onu biçersin.  Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter.
SEVGİ, güneştir. Tohuma da, suya da, toprağa da hayat verir...
AHLÂK soylu bir gübredir. Ruhundan düşen bir değerdir. Ne zaman nereye düşeceği bellidir.
Kiminden düşerse hem kendini, hem etrafını kirletir. İnsan desenini değiştirir. İyi ve güzel her şeyi yok eder.
Kimine düşerse o ruhun toprağı kötüyü bile iyi ve güzel besler.

***

TEBESSÜM

Balık

Delinin biri sokak duvarına oturmuş ve elindeki oltayı sokağa doğru sarkıtmış. Yoldan gelip geçenler şaşkın bir şekilde deliye sorarlar:
- Orada ne yapıyorsun sen? Yoksa balık mı tutuyorsun?
- Evet.
- Tutabildin mi bari hiç?
- Tutuyorum tabi… Senle beraber 23 tane oldu…

*****

GÜNÜN SÖZÜ
Paranla şeref kazanma, şerefinle para kazan ki; paran bittiğinde, şerefin de bitmesin.
Nicanor Parra