Yıllarca TRT'de Türk Halk Müziği sanatçısı olarak görev yapan bu türkü sevdalısını; Yıldıray Çınar'dan söz etmek istedim.  1940 yılında Samsun'da doğdu. Dört çocuklu Çınar ailesinin en küçük çocuğuydu. İki yaşındayken annesi Ayşe hanımı kaybetti. Ona ablası Hikmet Hanım annelik yaptı. İlkokul ikinci sınıftayken bağlama çalmayı öğrendi. İlk konserini ilkokul beşinci sınıftayken verdi. Daha sonra Sanat Enstitüsüne girdi. Okulun marangozhanesinde ilk sazını yaptı.  

Yıldıray Çınar on yedi yaşındayken bir kıza âşık oldu. Bu kızın arkasından İstanbul'a geldi. Yaşını büyülterek askere gitti. Bahriyeliydi. Başbakan Adnan Menderes'i İspanya'ya götüren Giresun ve Gemlik muhriplerinde görevliydi. Erlere moral veriyordu. Bir gün Başbakan Menderes, ondan bir Samsun türküsü okumasını istemişti. O da "Çarşambayı sel aldı" türküsünü okudu. Başbakan dinlerken hüzünlenmişti. Ona radyo imtihanlarına girmesini önermişti. 1960 yılında İstanbul radyosunda imtihan açılmıştı. Onlarca profesyonel sanatçı arasında sınavı kazanamadı. Osman Özdenkçi'den dersler aldı. İki yıl sonra Ankara Radyosu'nda açılan sınavı kazandı.  Kısa sürede Ankara Radyosu'nun ve Türkiye'nin en sevilen sanatçılarından biri oldu. Hayalleri gerçek olmuştu. Daha sonra sanat hayatı boyunca birçok ilke imza atan sanatçı olacaktı.  

Uzun yıllar TRT'de Türk Halk Müziği sanatçısı olarak görev yapan Yıldıray Çınar'ın seslendirdiği eserler arasında "Çarşambayı Sel Aldı", "Sarmaşık Bülbülleri", "Aman dünya ne dar imiş", "Arzu ederdiniz bir yol görmeye", "Şen ola düğün" gibi türküler bulunuyordu. 
Yıldıray Çınar 1965 yılından itibaren gazino çalışmalarına başladı. Radyo programlarının,  yurt içinde ve yurt dışında turnelerin yanı sıra filmlerde başrol oynuyordu.  İlk TV programına 1968 yılında çıktı. Onlarca plak doldurdu. 

Yıldıray Çınar, sağlam duruşlu, kişiliğinden ve ilkelerinden ödün vermeyecek bir sanatçıydı. O kadar çok seviliyordu ki, 1960 - 1985 yılları arasında doğan birçok çocuğun adı Yıldıray konmuştu. İstanbul'da ve Samsun'da caddelere adı verilmişti. İlk kez Türk Halk Müziğinin otantik kalıplarını bozmadan batı sazları eşliğinde 45'lik stereo plağı okudu. İlk plağını 1964'te söz ve bestesi kendine ait "Mavilim, Mavişelim" adlı türküsüydü. 1969'da Kıbrıs'a gönüllü olarak gitti. Burada Türk askerlerine moral konseri verdi. Ona Mücahitlik, 1999'da da "Devlet Sanatçısı" unvanı verildi.
Yıldıray Çınar kendi halinde sessizlikten hoşlanan bir yapıya sahipti. Ömrünün son yıllarında yurt dışında ve Samsun'da yaşadı. 
Medyada yer almıyor, ortalıkta pek görünmüyordu. Tüm sevenlerinden ve hayranlarından uzaklaşmış hayallerde bir ünlü Yıldıray Çınar olarak hayatını sürdürüyordu. 

80'li yılların ortalarına kadar sanat ve sinema dünyasının içinde yer alan Yıldıray Çınar'ın başrolünde oynadığı "Zaloğlu Rüstem", "Arzu ile Kamber", "Eşref", "Kardeş Kurşunu" ve "Kahpe Felek" gibi filmler zamanın hâsılat yapmış filmleri arasında gösteriliyor. Ellinin üzerinde filmde başrol oynamış, on iki altın plak kazanmıştı. 

Yıldıray Çınar kas erimesi hastalığına yakalanmıştı. ABD'de tedavi oldu. Türkiye'de Cerrahpaşa ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanelerinde tedavisi sürdü. 2007 yılını mart ayında sahil kenarındaki evinde üşütme sonucu tekrar rahatsızlandı.  

Samsun'da 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. 29 Mayıs günü gece yarısı hayatını kaybetti.

Günümüz gençlerin anne ve babalarının en çok sevdiği sanatçıların biri Yıldıray Çınardı. Dillere destan olan türküleri hiç unutulmadı. Yıldıray Çınar'ı sevenler, onu hep zirvedeki yıllarda olduğu gibi kendi dünyalarında, gönüllerinin zirvesinde yaşattılar. 

Yıldıray Çınar vasiyeti üzerine Samsun'da babasının mezarına defnedildi. Bir vasiyeti daha vardı: Ailelerin çocuklarına hiç olmasa bir müzik aleti çalmayı öğretmelerini istedi. Topluma faydalı bireyler yetişmesi için bunun çok önemli olduğunu düşünüyordu. Tanrıdan rahmet diliyorum.