Üsküdar'da uzun yıllar Kültür Müdürü olarak görev yapan ebru sanatçısı Belgin Bolu, emeklilik sonrası Yeni Zelanda'ya yerleşerek bir ebru atölyesi açtı. Belgin Bolu, Türk kültür ve sanatının gönüllü elçisi olarak çalışmalarını sürdürüyor

Geçmişten günümüze, tabii güzellikleri ve tarihi dokusu ile birlikte, özellikle Türk İslam sanatlarının, yaşatıldığı, öğretildiği ve bu ehil sanatkarların ikamet ettikleri bir güzel beldesi olan Üsküdar Belediye Başkanlığı'nda, uzun yıllar kültür ve sanat sahasında,  müdürlük yapmış, bir sanat ve gönül erbabı Belgin Bolu, bu haftaki konuğumuz. Emeklilik sonrasında Yeni Zelanda'da,  ikamet etmeye başlayan Bolu, İdareciliği yanında, usta bir Ebru Sanatçısı olma kimliği ile de tanınıyor. Yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda sergilere katılarak, ebru sanatını, sanatseverlerle buluşturan Bolu, özellikle belediyeler, ya da diğer kurumlarda kültür ve sanat alanında yönetici olacak kişilerin, mutlaka bir ya da birkaç sanat dalı ile meşgul olmaları gerektiği düşüncesinde. Bir İstanbul ve Üsküdar aşığı olan Belgin Hanım, Yeni Zelanda'da açtığı Ebru atölyesinde, fahri olarak, Türk kültür ve sanatının, ülkemizin kültür elçilisi olarak, hizmet veriyor. Kültür ve sanatın, insan ve toplum üzerindeki etkilerini, hem bir idareci hem de sanatkar kimliği ile Belgin Bolu’yla konuştuk.

yeni-zelandada-bir-turk-kulturu-elcisi

Sanata olan ilginiz nasıl ve ne zaman başladı?

Çocukluk yıllarımda, en sevdiğim şey: müsamerelerde ve özel günlerde şiir okumaktı. Hatta bir keresinde, hasta olduğum icin okula gidememiştim. Ögretmenin müsamerede okumam için seçtiği şiiri eve kadar getirmişti. Ailem sanata oldukca ilgiliydi. Evimizin, Kültür merkezine çok yakın olması, bizim için büyük bir şanstı. O merkezde yapılan faaliyetleri, yakından takip etme fırsatımız olurdu.

Güzel kapılar, kültür ve sanat ile aralandı


İstanbul ve güzide ilçesi Üsküdar, sizin için ne anlam, ifade ediyor?

Okul yıllarının ardından başlayan iş hayatı, benim için bütün güzel kapıların aralanmasına imkan sağlamıştı.  Çünkü, bu iş: Üsküdar'ın en gözde mekanlarından biri olan, Altunizade Kültür Merkezi idareciliğiydi. Birden kendimi çok ama çok şanslı hissettim. Nitekim de, öyle oldu. Çünkü yıllarım, bu tarz eser bırakan sanatkârların, çevresinde geçmişti. Bir anda şiir, mûsikî, edebiyat, sanat, ilim, irfan sahibi birçok değerli şahsiyetle bir aradaydım. Bir kısmı çoktan ebediyete göç etmiş olsalar da sohbetleri, söyledikleri hâlâ kulaklarımda... Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre'nin "Cancağazım" diye, insanı adeta kucaklayan sözleri...

"Dün gece mehtaba dalıp hep seni andım

Öyle bir an geldi ki mehtab seni sandım

Sevgili rüyana mı aldın beni bir dem

Öyle bir an geldi ki mehtab seni sandım"

hüzzam şarkı, bestekârı Semahat Özdenses'in, kendi sesinden dinlediğim şarkısı, hala  kulaklarımda ve rûhumda yankılanmakta... Prof. Dr. Beynun Akyavaş'ın "Çalar Saati"nden hafızama kazınmış güzel satırlar... Kibarlık ve beyefendilikte, en güzel örnek Sabahattin Zaim Hoca'yı nasıl unutabilirim... Keza ismiyle özdeşleşmiş Hattat Hasan Çelebi'nin asil duruşu ve çelebiliği... Daha niceleri, ilim ve sanatlarının gerektirdiği ağır başlılık, zarafet ve vakar ile bütünleşip, bizlere de örnek teşkil eden, birbirinden güzel şahsiyetler..

Üsküdar, rûhunuzu huzûra kavuşturacak beldedir


İstanbul tarihi, kültürü ve sanat açısından Üsküdar, nasıl bir önem taşır?

Bütün bu, güzel insanları ve güzelliklerini Üsküdar'da tanıdım, Üsküdar'da yaşadım. Üsküdar ilim ve sanat erbabının, adeta buluşma noktası. İlim, kültür ve sanat Üsküdar'a yakışıyor ve özellikle sanat, dönüp dolaşıp Üsküdar'ı buluyor. Belki de Üsküdar'ın, kadim İstanbulluluğu, bir hanım zarafetiyle gelenleri kucaklaması ve ilham membaı olması, bu buluşmaya zemin hazırlamaktaydı... Üsküdar demek, mor salkım demek, Üsküdar demek, selvi gölgesinde, Hattatlar Sofası demek, Üsküdar demek, Kız kulesi demek, Üsküdar demek, lâle demek, Üsküdar demek, ebrû sanatının membaı demek, Üsküdar demek ilim demek, kültür demek, sanat demek... Elini her attığında bir sanatçıya dokunmak, attığın her adımda, bir sanatçı ile kucaklaşmak demek... Üsküdar demek, rûhunu huzûra kavuşturacak ilim meclislerine, sanat faaliyetlerine yakın olmak, ister istemez kendini içinde bulmak demekti... Bu kadar, sanatla iç içe olunca da, sadece sanatkar olmak için değil, yapılan işlere kalite katmak ve sanatın inceliklerini, keşfetmek ve de bu sanatlarla ilgili farklı faaliyetleri, ortaya koymak  gayesiyle, bu çalışmaların bir çoğuna katıldım. Özellikle Ebru, tezhib, hat, minyatür birlikteliğine hayran oldum. Adeta hepsi, birbirinin güzelliğini ortaya çıkarmak için yarışıyor.

Uzun yıllar, kültür sahasında yöneticilikler yaptınız, sizin şahsi olarak kültür sanat alanına ilginiz nasıldır?

Başlangıçta, hat sanatı çok ilgimi çektiyse de, daha sonra Hikmet Barutçugil hocamdan, ebru dersi almaya başladım. Bize bu sanatı, gerçekten çok sevdirdi. Daha sonra Sema Balkaya Öksüz ve Tuba Ruhengiz Azaklı ile devam ettim. Ebru sanatıyla uğraşmak, benim için büyük bir moral kaynağı oldu. Bir çok güzel kapılar araladı. Bana göre, bu alandaki idarecilerin mutlaka sanatla uğraşması gerekir.

'Gülü incitmeden yaprağına yazı yazmak'


Size göre sanat nedir? Kişi ve toplumların, gelişmeleri ile şahsiyet kazanmalarında, kültür ve sanatın, rolü ve önemi nedir?

yeni-zelandada-bir-turk-kulturu-elcisi

Sanat, bana göre insanın  kendini, en güzel bir biçimde ifade etme biçimidir. İnsanın iç dünyasında olanları, açığa çıkarmasıdır. Büyüklerimiz sanatı ''gülü incitmeden, gül yaprağına yazı yazmaktır'' diye, tanımlarlar. Düşünün, sanatkarı tanımlamanın  güçlüğünü. Herkesin, sanatkar olması gerekmiyor. Ancak, sanatı anlamak, ona layık olduğu değeri vermek, onu yüceltmek, toplumun kalitesini artırır. Kültür ve sanat, bireylerin ve toplumların kişilik kazanmasında, mihenk taşlarından biri ve en önemlisidir. Kültür ve sanat, bir toplumun yaşam kalitesinin göstergesidir. Medeniyet ile sıkı bir bağ içerisindedir. Bir toplumdaki, kültürel gelişim, medeniyet seviyesini yükseltir. Kültür bir birikimdir. Kısacası, bizi biz yapan bütün değerlerin tümü olduğunu düşünüyorum.

Çocuklar ve hanımlar önceliğimiz oldu


Görev yaptığınız yıllar arasında, sizin düzenlediğiniz veya katkılarda bulunduğunuz, programlar hangileridir?

Bir Üsküdarlı olarak sizin de, yakînen müşahede ettiğiniz gibi; Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi, atıl bir vaziyette iken idarecisi olduğum süre içerisinde, âcizane gayretlerimle,  bir halk okulu, bir akademi, bir konservatuar, bir kültür ocağı haline gelerek, Anadolu yakasının en gözde kültür ve sanat merkezi olmuştu. Özellikle de geleceğimizi yetiştiren hanımlara ve ailelere yönelik örnek programların yapıldığı, ilk merkez olma özelliğini taşır konuma gelmişti. Herkesin yolu mutlak surette, oradan geçiyordu. Benim için  Altunizade, ikinci fakülte gibiydi. Sinemadan, tiyatroya, uluslararası sempozyumlardan,  tv çekimlerine, kişisel gelişim kurslarından,  sergilere kadar, bir çok sanat faaliyetinin bir arada gerçekleştirildiği, çok özel bir mekandı. Birbirinden kıymetli hocaların,  verilen eğitimler sayesinde, bugün gururlanarak takip ettiğim, virtiöz seviyesinde bir çok sanatçı ve eğitimcinin, yetiştiğini biliyorum. O dönem, bine yakın insanın, bu eğitim çalışmalarına katıldığını çok iyi hatırlıyorum.  Çok iş yapmaktan çok, kaliteli ve ses getiren işler yapmak, hep asıl gayem olmuştur.

Bundan dolayıdır ki; İstanbulluların ve entelektüel çevrelerin, her zaman takdirine mazhar olmuşumdur. Bu da benim için, en kıymetli ödül olmuştur. Bu ödül, müdürlük görevim sürdüğü süre içerisinde, bana hep  daha güzel işler yapabilmenin sorumluluğunu da yüklemiştir.  Daha sonraki yıllarda Üsküdar Belediyesi Kültür Müdürlüğüm sırasında, Üsküdar'ın ''Tarih ve Kültür Şehri''  olarak anılıyor olması için, farklı faaliyetlerin gerçekleşmesine çaba sarfettim. Yapılan bütün çalışmaları, bu başlık altında toplayarak hareket ettik. Çocuklar, gençler özellikle de, hanımlar hep, önceliğimiz oldu. Üsküdar'da yapılan, tüm çalışmalara ilgi her zaman çok büyüktü. Eğer güzel bir iş yapıldığını bilirler ise, mutlaka takip ederlerdi. Bu bakımdan, Üsküdar sanatkar bir toplum. Alıcı güzel olunca, sizin de telaşınız, daha da güzeli sunmak oluyor.

Amacım kültürümüze hizmet etmek


Yeni Zelanda'da ikamet ediyorsunuz. Orada da, kültür ve sanatları sahasında, çalışmalara katılıyor musunuz?

Bu arada Türk asıllı olup, yurt dışında  yaşayan Zafer Bolu Bey ile evlendim ve  2016 Ocak ayında, emekli olup, güzel ülkemden, canım İstanbul'umdan, Üsküdar'ımdan, dostlarımdan, sevdiklerimden ayrılarak, Yeni Zelanda'ya yerleştim, Ve şimdi, burada yaşıyorum.  Bu benim için yeni bir kapının aralanması demekti. Umarım memleketimiz, milletimiz için düşlediğim güzellikleri, gerçekleştirmek bana nasip olur. İstanbul ve Üsküdar benim için çok şey ifade etse de, ben Ülkem adına burada farklı, faydalı ve kalıcı bir takım faaliyetler gerçekleştirme arzusundayım. Şu anda ebru çalışmalarımı Yeni Zelanda'da açtığım atölyemde ve buradaki  Estuary Art center 'da sürdürüyorum. Daha ilerleyen zamanlarda, farklı organizasyonlar planlıyorum. Umarım bunların hepsini gerçekleştirebilirim. Yeni Zelandalılar, Anzac Günü kutlamaları için her yıl, ülkemize Çanakkale'ye geliyorlar. Bizleri, yakından tanıyorlar. Elimden geldikçe, ülkemi ve değerlerimi en güzel şekilde, ifade etmek için gayretlerimi sürdürmek tek gayemdir. Yurt dışında düzenlenen etkinliklerin, büyük faydaları var. Ancak daha da çok şeyler yapılabilir, yapılmalıdır. Gençlere, bu etkinlikleri yapma sorumluluğu verilirse, daha etkili olacağı kanaatindeyim. Gençler mutlaka, olaylara dahil edilmelidir. Ülkemi çok seviyorum. Buralarda da, ülkeme layık işler yaparak, iyi bir köprü kurma niyeti ve gayreti içerisindeyim

BELGİN BOLU KİMDİR?



Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu. (Arap Dili ve Edebiyatı- 1987) Çeşitli kurumlarda eğitmenlik, anaokulu yöneticiliği, radyo, televizyon program yapımcılığı ve sunuculuk yaptı. 1994 - 2005  Üsküdar Belediyesi Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi Müdürlüğü ile başlayan Üsküdar Belediye Başkanlığında,. 2005 - 2006 Üsküdar Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü. 1994 - 2010 Üsküdar Belediyesinin her türlü Kültür Sanat faaliyetlerinin Genel Koordinatörlüğü. 2005 - 2010 Kültür ve Sosyal İşler Müdürü. 2010 - 2016  Başkan Danışmanı olarak görev yaptı ve aynı yıl emekli oldu. 2002 yılından beri Ebrû sanatı ile uğraşmaktadır. Hikmet Barutçugil, Sema Balkaya Öksüz ve Tugba Ruhengiz Azaklı'dan dersler aldı. Geleneksel Türk El Sanatlarından Ebru sanatıyla ilgili çalışmalarını, Yeni Zelanda'nın, Auckland - Orewa bölgesinde ikamet edip,  açtığı 'From Drop to Art' adlı, atölyesinde çalışmalarını ve faaliyetlerini  sürdürmektedir.

Yurtiçi ve yurtdışında katıldığı sergiler:

2004 Zenitsa/Bosna, 2005 " İslam Ülkeleri Kültür Haftası Karma Sergisi " Sergi ve Ebru Gösterisi (Yıldız Sarayı, Silahhane / İstanbul), 2006 "Türk İslam Sanatları Sergisi " Sergi ve Ebru Gösterisi (Kırım Ulusal Müzesi, Kırım/ Ukrayna), 2007 "Türk İslam Sanatları Sergisi" Sergi ve Ebru Gösterisi ( Kırım Ulusal Tiyatrosu - Akmescit/ Ukrayna, Kezlev Camii - Kezlev/ Ukrayna),  2007 Karma EbrûSergisi (Altûnîzâde Kültür ve Sanat Merkezi),  2008 "Art in Action" SanatFestivali (Dublin / İrlanda), 2010 "Lale Festivali" EbruGösterisi (Melbourne/Avustralya), 2010  "Türk Festivali" Ebru Gösterisi (Melbourne/Avustralya), 2010 "Şeb-i Arûz Gecesi" Ebru Gösterisi (Melbourne Malvern Mall /Avustralya), 2011 "DamladanSanata; Ebrû" Karma Sergi (Taksim, Atatürk Kitaplığı Sergi Salonu), 2011 "Damladan Sanata; Ebrû" Karma Sergi (Üsküdar, İstanbul Kültür Sanat Meclisi), 2012 Japonya-Tokyo shibuya Belediyesi (Ebru sergisi ve uygulama), 2012 Akdeniz Üniversitesi I. EbruSanatı Çalıştayı ve Sergisi (Antalya, A.Ü. Sanat Galerisi), 2013 Nurnberg- Almanya (Ebru sergisi ve uygulama), 2014 Nurnberg- Almanya (Ebru sergisi ve uygulama), 2015 Nurnberg- Almanya (Ebru sergisi ve uygulama), 2015 Londra- İngiltere (Ebru sergisi ve uygulama), 2016 Estuary Art Centre - Auckland New Zealand (Karma sergi). Tiyatro, Sinema, Ebru Sanatı ile ilgili çalışmalar. Özellikle Ebru sanatı üzerine profesyonel olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Zafer Bolu ile evlidir. İyi düzeyde Arapça, Osmanlıca ve İngilizce bilmektedir.