Göz açıp kapanıncaya kadar bir yıl daha geçti. “Geçsin günler haftalar, aylar, mevsimler ve yıllar. Zaman sanki bir rüzgâr ve bir su gibi aksın” demesi artık kolay değil. Enis Behiç Koryürek de sanırım bu sözleri tozpembe yıllarında yazmış.  Erol Sayan da o günü yaşayanlar için bestelemiş. Benim yaşımda olanlar için yazıyorum:  Şimdi ne gözlerimizde renkleri seçecek fer, kulaklarımızda o seslere yer, nefeslerin nefeslere karıştığı ter kaldı. Diliyorum ki her şeye karşın, gönül tellerimiz suskun, umutlarımız yoksun kalmasın.  Gülen gözlerden bin bir teselli eksik olmasın. Ve de “gün eksilmesin penceremizden”

2019 yılında sevinçler yaşamadık mı? Yaşadık. Ama acılarımız daha baskındı. 2020 yılını anaların gözyaşı dökmeyeceği, hasretlerin kavuşacağı, arzularımızın gerçekleştiği, bütün insanlığın mutluluğa ulaşacağı, ülkemizin, ailemizin ve hepimiz sevgi, saygı ve barış içinde esenlikle dolu yaşayacağı bir yıl olmasını kim istemez ki? 

Evet, takvimler yılın ilk gününü gösteriyor.  Bu günü 1 Ocak 2020  olarak gösteren resmi takvimin dışında, günümüzde iki takvim daha kullanılır. Onlardan biri dini bayramlarımızı, kutsal bildiğimiz günleri takip ettiğimiz bir yılı, ayın yirmi dokuz veya otuz günlük dönem içindeki değişmelere göre on ikiye bölen yani 354 veya 355 gün sayan; ay “kamerî” takvimdir. Kameri takvim de, resmi olarak kullandığımız dünyanın güneş çevresinde 365 veya 366 günlük dönüşünü temel alan, batı ülkeleriyle ortak olan “şemsî” güneş takvimi, yazılı ve kayıtı olan takvimlerdir. Üçüncü takvim ise halk takvimidir. Asırlar boyu halkın edindiği denemeler sonucunda yerleşmiş, atalardan bizlere söylene söylene gelmiş, görenekler takvimdir. Okuyucularımız için sıkıcı gelebilir endişesini taşısam da, birkaç satır takvimlerin tarihçesinden söz edeceğim:

Kullandığımız Milâdi takvimin 622 yılının 17 Temmuz’unda, Hz. Muhammet Mekke’den Medine’ye göç etti. Bu günü Araplar “0” sıfır kabul ederek “Hicri” takvimi ay’ın harekatını temel alarak başlattılar. Osmanlılar da hicri 1087 yani milâdi 1672 yılına kadar Arapların Hicri takvimini kullandı. 1672’den itibaren hicrî 1087 yılını olduğu gibi bırakarak, ondan sonraki yıllarda güneş takvimini kullandılar. Bu yeni takvime “malî-rumî” adı verildi. Böylece bir kargaşa başladı. “Mali-rumî” adı verilen bu takvim, Julien takvimine dayanıyordu. (Jülyen takvimi, Jül Sezar tarafından M.Ö. 46 yılında kabul edilen ve batı dünyasında 16. yüzyıla kadar kullanılan takvimdir.) 1916 yılından sonra batıda kullanılan Gregorien takvimi ile uyum sağlamak için aradaki 13 günlük fark rumî takvimden kaldırıldı. Böylece bir anlamda Gregorien takvimi kabul edilmişti. Sözünü ettiğim kargaşalara bir halka daha eklenmiş oldu.  Bu da 1925 yılına kadar sürdü. Günümüzde kullandığımız milâdî takvim, Hz. İsa’nın doğduğu günü (0) olarak kabul eden güneş takvimine dayanmaktadır.

Müslüman Türk dünyasında Celaleddin Melikşah, “Celâlî” takvim adıyla yeni bir takvim yaptırdı.  Bu takvim de güneşi temel alıyordu. İlkbaharın ilk günü yılbaşı sayılıyordu. Melikşah uygulanan bu takvim, Gregorien takviminden daha az hatalıydı..

Milâdî takvim ile rumî takvimin arasında 13 günlük bir fark bulunuyor. Rumî takvim, milâdî takvimi 13 gün geriden izliyor. Meselâ; milâdî 2 ocak, rumî 20 aralığı karşılamaktaydı. Takvimlerin birbirine karıştırılması, herhangi bir tarihi olayda, bir yazarın doğum ve ölüm tarihlerinde farklı farklı tarihlerin ortaya çıkmasına neden oluyordu.

1672 yılına kadar kullandığımız “Hicri” takvimle, daha sonra kullandığımız “Rumî” ve Cumhuriyet sonrası kullandığımız “Milâdi” takvimleri bir birine nasıl çevirebiliriz? Zor değil. Önce Hicri takvimle Milâdi takvim arasındaki ay ve güneş takvimleri olması nedeniyle 11 günlük farkı göz önünde bulunduruyoruz. Sonra hicri takviminin 622 yılında başladığını hatırlıyoruz. Miladi takvimde bildiğiniz gibi İsa’nın doğumu sıfır tarihini gösteriyor. 

Diyelim ki 2020 yılını hicri takvime çevireceksiniz. 2020 yılından 621 yılını çıkarıyoruz. 1399 rakamı çıkıyor. İki takvim arasındaki gün farklılığının yıllara yansımasını bulmak için bu rakamı 33’e bölüyoruz. 42 sayısı çıkıyor. Bu sayıyı biraz önce bulduğumuz 1399 ile topluyoruz ve elde ettiğimiz 1441, 2020 yılının hicri karşılığıdır.

Tersini deneyelim. Hicri 1441 yılının Milâdi karşılığını bulmak istiyorsunuz. 1441 yılını 33’e bölecekseniz. Çıkan rakamı 1441’den çıkaracak bulduğunuz sayıyı 622 ile toplayacaksınız. Ulaştığınız 2020 sayısı, 1441 hicri tarihinin karşılığıdır.