Her geçen gün iyileşmesi beklenen Türkiye Amerikan ilişkileri tam tersi giderek daha da gerginleşmeye başladı. Sorunların biri bitmeden diğer geliyor. Sıkıntı büyüyor. Suriye'deki durum da ki ülke ilişkilerini daha kritik bir konuma sürüklüyor. Şimdi ise yenisi kapımıza dayandı.

Türk-Amerikan ilişkilerinde sorunlu bir yılı geride bırakan Ankara ve Washington, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 sistemlerini satın alma kararı ve ABD'nin bu adıma yaptırımlarla karşılık vereceğine dair güçlü mesajlar göndermesi ile yeniden gergin bir döneme girdi.

Ekonomi konusunda bazı analistlerin şu görüşlerini önemsemek gerekiyor:

 "Yeni Brunson krizi" olarak adlandırdığı süreçte diplomatik manevra alanı daralan Ankara, uzun menzilli hava ve füze savunma ihtiyacını karşılarken Rusya ve ABD arasında bir seçim yapmaya zorlanıyor. ABD'nin savunma yaptırımlarını hayata geçirmesi durumunda Türkiye savunma/taarruz kapasitesinin zarar görmesi riskiyle karşılaşabileceği gibi Brunson krizinde olduğu gibi bu adımın piyasalar üzerindeki psikolojik etkisi de olumsuz sonuçlar doğurabilir."

ABD yönetiminin "terör örgütleriyle bağlantıları olduğu" suçlamasıyla Türkiye'de tutuklanan rahip Andrew Brunson'ın serbest bırakılmaması halinde Türkiye'ye ciddi yaptırımlar uygulayacağı yönündeki açıklamalarının yarattığı endişe Ağustos ayındaki kur krizinin en önemli etkenlerinden biri olmuştu. Brunson'ın serbest bırakılarak ülkesine dönmesi ve ABD'nin Suriye'den çekilme kararının Ankara'da olumlu karşılanması ilişkilerde sorunların geride bırakıldığını düşündürmüştü.

Ancak Washington, S-400'lerde teslimat tarihlerinin yaklaşması ile Ankara'ya uyarılarını artırdı. ABD ordusunun Avrupa'daki güçlerinden sorumlu General Curtis Scaparrotti, Türkiye'nin S-400'leri satın alma planlarından vazgeçmemesi halinde ABD'nin F-35 savaş uçaklarını Türkiye'ye satmaması gerektiğini söyleyerek yeni krizin en net mesajlarından birini verdi.

Amerika ile yaşanan gerginliğin, yeni bir ekonomik krizi da körükleyebileceğine dikkat çekiliyor.

Emekli diplomat Uluç Özülker, S-400 sistemlerinin NATO ile uyumlu sistemler olmadığına dikkat çekerek "ABD ile Rusya'nın bir bilek güreşi içinde tekrar silahlanma yarışına girme arefesinde oldukları bir dönemde ABD yeni devreye soktuğu F-35'leri riske atmak gibi bir düşünceye sahip olmadığını ifade ediyor... Benim görüşüm ABD bu yaptırımı uygulayacaktır. Rusya ve ABD arasında sıkıştık kaldık. Şimdi 'Vazgeçtim, ben S-400 almıyorum' deseniz, bu Türkiye-Rusya ilişkilerini de ciddi şekilde etkiler" diyor.

Şu noktaya dikkat:

ABD Kongresi'nde 2017 yılında onaylanan ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) Rusya savunma sanayi ve istihbarat servisleriyle iş yapanlara yaptırım uygulanmasını öngörüyor. ABD ilk kez geçen yıl Eylül'de Rusya'dan Su-35 savaş uçağı ve S-400 hava savunma sistemi satın alan Çin'e CAATSA yaptırımlarını uyguladı.

Analistler, ABD'nin S-400 alımı nedeniyle uygulayabileceği yaptırımların sadece F-35 projesini değil, savunma sanayiinde başka işbirliklerini de etkileyebileceğini belirterek bunun Türkiye'nin savunma ve taarruz kapasitesi açısından yaratacağı olumsuz etkilere dikkat çekiyor.

ABD Başkanı Trump'ın hem ABD'li rahip Andrew Brunson Türkiye'de tutuklu iken ekonomik yaptırımları gündeme getirmesi hem de Türkiye'nin Suriye'de Kürt grupları vurması durumunda "ekonomisinin mahvolacağı" yönündeki açıklamalarının TL'de neden olduğu değer kaybı piyasalarda ciddi bir sarsıntı yaratmıştı.

Piyasalar yaklaşan S-400 krizini de yakından takip ederken, Reuters'a konuşan bir bankanın döviz masası işlemcisi "Seçim öncesi ABD Türkiye ilişkilerinin tartışıldığı ve 'yeni Brunson S-400 mü olacak' sorunun tartışıldığı bir dönemde TL için iyimser olmak zor" değerlendirmesinde bulundu.

Özetleyelim:

Daha önce Brunson krizi ile yaşanan ekonomik krizin yenide yaşanmaya başlanması ile Türkiye ekonomi bakımından tam bir dar boğaza girebilir. Bunun önlenebilmesi için çok dikkatli hareket edilmesi gerekiyor.

Zaten Başkan Trump, daha önce yaptığı açıklamada Türkiye ekonomisini çökertebilecek kararlar almaktan kaçınmayacaklarını duyurmuştu.

Gelinen bugünkü noktaya baktığımızda Trump ve ekibinin Türkiye'nin dostu olmadığını görüyoruz. Bu konuda yazdığımız yazılarda da Washington'da Türkiye'yi daha önce savunanların bile şimdi tam bir Türkiye düşmanlığına döndüğünü anımsatmıştık.

Temennimiz yaşanan krizin derinleşmemesidir.