Önce onar mısra başlığı altında yer alan bir şiir bölümünü aktaracağım. Sizler bunu Amir Ateş’in Acem Kürdi şarkısı olarak bilirsiniz. Bazılarınız da Akın Özkan’ın  Nihavend şarkısı olarak dinlemiştir.

“Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,

 Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.

 Gözlerine yavaşça yavaşça doldu akşam,

 Göklerin ateşini kalbime boşaltarak

 Benim içimde yaktı sanki gurubu akşam.

 Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam.

 Gündüzden gürültüden ve kainattan ırak,

 Akşamı seyredeyim bakışlarında bırak,

 Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,

 Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.”

Aşk temalı bu şiirin nazım sınıfına koşma diyebiliriz. Ama teknik olarak alışılagelen dörtlüklerle değil bent nazım birimiyle ve 7+7 hece sistemine göre yazılmış. Redif, kafiye ve ahenk açısından mükemmelliğini herkes söyleyebilir. Ye edebi sanatlar? Saatlerce asırlarca bak, derken mübalağayı, “Gözlerine yavaşça doldu akşam,” dizesinde hüsn-i talil (güzel bir nedene bağlama) sanatını gösterebiliriz.  Şiirdeki ses olayları ayrıca ele alınabilir.

“Onar Mısra”dan bir bölüm daha ekleyeyim:

Yeşil çamlar altında uyuyor şimdi ada,

Şimdi kımıldamıyor zaman bile yerinden.

Ve apacık gözlerin en derin bir rüyada,

Ve güneş pırıl pırıl akıyor gözlerinden,

Bilsen duracak gibi nasıl yavaş vurmada

Kalbin öyle muntazam, kalbin öyle derinden.

Yüzünü ipek bir tül gibisaran terinden

Güneşi yudum yudum içtiğim şu lahzada

Ruhumuz yıkanıyor yanan sonsuz semada

Fırtınalı, karanlık günlerin kederinden.

“Yeşil çamlar altında uyuyor şimdi ada” dizesinde “Teşhis” (kişileştirme) sanatının “Yüzünü ipek bir tül gibi saran terinden” dizesinde ise “Teşbih” (benzetme) sanatının varlığından söz edebiliriz.

Yazımın başlığından da anlaşılacağı gibi şiir Yaşar Nabi Nayır’ın. Yaşar Nabi Nayır, bu ay CKM’de Şiir ve Musiki günlere etkinliğinde andığım şairlerden biri. 25 Aralık 1908'de Üsküp’te doğdu, 1929'da Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Bir dönem bankacılık yaptı.

Ulus gazetesinde, Türk Dil Kurumu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda çalıştı. İlk sayısını 15 Temmuz 1933’te çıkardığı Varlık Dergisi’ni yayınlamaya başladı. 1946 yılında bakanlıktaki görevinden istifa edip Varlık Yayınevi’ni kurdu. Ölümüne değin de Varlık Yayınevi’ni yönetti.

Sanat yaşamının ilk döneminde şiirle uğraştı. Yedi Meşale Topluluğu’nun kurucuları arasında yer aldı. Sonraları öykü, roman, oyun ve deneme türünde de ürünler verdi. Çok sayıda çevirisi var.

Yaşar Nabi, şiirlerini Kahramanlar ve Onar Mısra isimli kitaplarda bir araya getirmişti. Diğer edebiyat türlerinde de eser verdi.

ROMAN: Bir Kadın Söylüyor (1931), Adem ile Havva (1932) ÖYKÜ: Bu da Bir Hikayedir (1935), Sevi Çıkmazı (1935)

OYUN: Mete (1933) İnkılap Çocukları (1933) Beş Devir (1933) Köyün Namusu (1933)

İNCELEME-DENEME: Balkanlar ve Türklük (1936), Edebiyatımızın Bugünkü Meseleleri (1937) Nereye Gidiyoruz (1948) Yıllar Boyunca (1959) Atatürkçülük Nedir (1963) Atatürk Yolu (1966) Edebiyat Dünyamız (1971) Değişen Dünyamız (1973) Çağımıza Ters Düşenler (1975)

1933 yılında çıkarmaya başladığı Varlık dergisini hayatı boyunca sürdürdü. Bu dergi de Türk edebiyatının gelişimine katkıda bulundu. Yeni yeteneklerin ortaya çıkmasını sağladı.  Ayrıca Varlık yayınlarından çıkan eserlerle bir edebiyat kütüphanesi oluşturmuştu.

Yaşar Nabi Nayır, 15 Mart 1981'de İstanbul’da öldü

Şimdi, Yaşar Nabi Nayır’ın, Kahramanlar, kitabının 100. Sayfasındaki şiirini aktaracağım:

MESAFELER

 Mesafeler gözlerin gibi sonsuzdur senin,

Seyrettikçe kıpkızıl yanar göz bebeklerim.

Bense engin denize bakan bir pencerenin

Önünde gelmeyecek saatleri beklerim.

Suları nasıl boşa akarsa bir derenin

Benim ziyan olacak öyle hep emeklerim.

Uzaktan bir el gibi beni çağırır engin,

Ben bir sandalcıyım ki, kırılmış küreklerim.

Beynimi bir örümcek gibi örer geceler,

Selâmlarım hüzünle uzağa gidenleri,

- Ölçüler, dimağımda, karışık bilmeceler -

Seyrederken ilerde kaybolan trenleri,

Ufukta mendil gibi sallanan yelkenleri,

Keder kalbimi sıcak bir kurşun gibi deler.

Dinmeyen bir hasrettir içimde mesafeler.