Hasan Basri Bilgin'in "Yaşamak Ödev Yaşatmak İbadet" adlı kitabının ikinci baskısı 2016 yılında yayınlanmıştı. İkinci baskısı Mihrabad Yayınları arasında okuyucusu ile buluştu. Adını Fatih Sultan Mehmet'in "Yaşamak insanlık ödevi, yaşatmak farz ibadettir" sözünden alan kitabın alt başlığı şöyle: "Selçuklu ve Osmanlı'nın İnsanî Yönetim İlkesi"

Birbirine bağlı ama her biri müstakil bir konuyu ele alan düşünce yazılarının tamamına "Yalan dünyanın tek gerçeği" olarak bakabilirsiniz. 
Yazar Hasan Basri Bilgin, 1945 yılında Isparta'da dünyaya geldi. Edebiyat hocası, meşhur edebiyat tarihçisi Nihad Şâmi Banarlı'ydı. Banarlı'nın, "bir yarışma sonrası" 23 Ocak 1968 tarihinde o günkü Yeni Sabah gazetesinin Meydan isimli dergisinde yazdığı; "Türkçenin eşsiz nesir dilini gayet akıcı ve tesirli bir üslûpla kullanıyor." övgüsü ve bizzat teşvikiyle edebiyat hayatına başladı. İlk eseri; Damla Yayınevi'nin yayımladığı, aşk ve inanç temasını işleyen Çakıl Taşları idi. Sebebi belirsiz uzun süreli bir kalem suskunluğunun ardından 2006 yılında yeniden yazı hayatına dönüp aşağıdaki eserleri kaleme aldı:

Bu Topraklarda Güller Kırmızı Açar Paşam, Bir Ulu Deştan 1915 Çanakkale, Fatih 1453, Efe Türk Yavuz Han, Yalnız Hünkâr 2'nci Abdülhamid, Ebu Zer, Samsat Yıldızı Safran, Türklerin Altın Çağı-Mazideki Adamlar, Paylaşım Medeniyeti, Yaşamak Ödev Yaşatmak İbadet, Aşkın Mihrabı Yusuf, Kızıldan Beyaza Aksultan Abdülhamid.

Yayınevi, "Yaşamak Ödev Yaşatmak İbadet"i okuyucularına takdim ederken şu hususların altını çizmiş: 

"624 yıl ayakta duran Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, Hocası Şeyh Edebâli'nin "insanı yaşat ki, Devlet yaşasın" buyruğunu benimsemiş, esas almış ve bu anlayışla hareket etmiştir. Ecdadımızın üç kıtada adaletle hükümran olmasının temelinde, insana sevgiyle bakan, şefkatle yaklaşan ve merhametle muamele eden bu hassasiyeti müşahade ediyoruz.
"Yaşamak ödev, yaşatmak ibadet" anlayışı, sadece Fatih Sultan Mehmed'in parolası olmamış, ondan önceki Osmanlı padişahlarında, Selçuklu sultanlarında ve Müslüman Türk hakanlarında da biricik prensip kabul edilmiş ve bu ilkeye sımsıkı bağlı kalınmıştır. Derviş Yunus'un ulu ifadesiyle, "Yaradılan Yaradan 'dan ötürü hoş görülmüş" ve elbette hoş tutulmuştur.

Bugün Türkiye, bu insanî anlayışın biricik mirasçısı olarak yine yeryüzündeki bütün mazlumların, mağdurların ve masumların ümit beslediği neredeyse biricik ülke. Kırım'dan Bosna'ya, Kerkük'ten Suriye'ye, Doğu Türkistan'dan Arakan'a kadar zulme uğrayan herkes, yönünü Türkiye'ye çeviriyor. Çünkü bu topraklarda, 'yaşatmanın ibadet' olduğuna inanan insanların yaşadıklarım biliyorlar."
Hasan Basri Bilgin, "Yaşamak ödev, yaşatmak ibadet"  adlı eserini anlatırken "Nasiihat" vurgusuna dikkat çekiyor: 
"Mevlâ korusun!" Dahası; 'Muhterisin gözü kördür, ne yediğini bilmez!' denmiş ya! Dünya hayatının geçici saltanatında ve nefsimin emrinde sorumsuz sallanırken maveranın sonsuzluğunda erdeme hasret bir 'çöp' olarak son bulacağım.
'Din nasihattir" buyurmuş Hazreti Peygamber... Bu kitapta okuyacağınız yaşanmışlar ve tavsiye nitelikli bazı satırlar, "Dinle ey nefsim!" düşüncesiyle bizzat kendime söylemim, öncelikle kendi aklıma nasihattir.
İstiyorum ki;

Benim arzularım ve dileklerim ulu Yaratan'ın rüzgârından başkasıyla kımıldamasın... Allah'ın öfkesi bana rahmet olsun da hoşgörümün kılıcı, "içi boş" dünyevi öfkemin boynunu vursun... Bana değecek yel, yüce Mevlâ'nın zikri olsun da; tavanım yıkıldığında ışıklara gark olayım... Yaratılış gizemine uyup diğer yaratılmışlara hoşgörüyle bakayım da; adım, Allah için seven ve sadece yaratılış amacına uygun yaşayan 'makbul insan' olsun! ..

Evet şimdilik bu ön söz benden!
Lakin dilerseniz;

'Algı ve yorumda herkesin özgür oluşu sebebiyle' kitabın bitiminde son sözü hep birlikte yazalım."

Yazarın son sözünden de birkaç cümle aktaralım: "Herkesin ve her kesimin geçmiş tarihimizden alacağı çok önemli dersler var!   Çorak arazide zehirli diken hariç hiçbir şey yetişmez. Verimli insanlık için verimli toprak, verimli toprak içinse yüksek ahlak gerekiyor!  
Şayet huzurlu bir düzen için halk kesimlerinin edepli olmasını istiyorsak ki; dengeli sosyal yapılanmanın temeli ahlaktır! O vakit, öncelikle aile ve toplum yönetmenlerinin elindeki çorak toprağı verimli hâle getirmesi gerekiyor. Zira ülkeler; her şeyiyle liderlerinin aynasıdır!
Benim söyleyebildiklerim bunlar! Şimdi sıra sizde..."

Elbette bizim bir şey söyleyebilmemiz için  "Yaşamak Ödev Yaşatmak İbadet" adlı kitabı okumamız ve her yazının kıssadan hissesini algılamamız gerekir.