Soçi Mutabakatı sonunda ortaya çıkan tabloda ucu açık ve yanıt bekleyen bazı sorular var. Her ne kadar yapılan anlaşmadan Türkiye, Rusya, Amerika, İran ve Suriye memnun ama bundan sonra ortaya çıkabilecek sıkıntıların olabileceği de masaya yatırılıyor.

Muhalefet Soçi Mutabakatı konusunda AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar memnun değil. Bazı pürüzlerin olduğuna dikkat çekiliyor. Yapılan anlaşmadaki eksikliklerden söz ediliyor.

Sonunda Esad ile el sıkışma noktasına gelindiği de söyleniyor. Suriye konusunda başa dönüş yapıldığı iddiaları havalarda uçuşuyor.

Görüşme sonrası konu ile ilgili yazdığımız yazılarda bazı sıkıntıların olabileceği konusuna biz de değinmiştik. Ancak, ortaya çıkan anlaşmanın ülkelerin yararına olmasını olumlu bulmuştuk. Bugün de aynı görüşteyiz.

Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu yaptığı açıklamada Soçi Mutabakatı konusunda kafalarda oluşan soruları paylaştı ve "Bundan sonrası önemli. Ortaya çıkan sorular nasıl yanıt bulacak, bunların açıklanması gerekir" dedi.

Ağıralioğlu'nun yönelttiği sorular gerçek anlamda önemlidir. Birçok uzman, emekli asker ve yorumcunun da aynı sorulara yanıt aradığını görmekteyiz. Ancak, kesin kanıdan önce gelişmeleri sahada görmek ve bekleyip ondan sonra görüş bildirmek daha olumlu olacak görüşündeyiz.

Kamuoyu tarafından da kafalardaki yanıt bekleyen sorular olarak değerlendirdiğimiz Ağıralioğlu'nun ortaya koyduğu ve yanıt beklediği soruları sizlerle paylaşıyoruz:

- ABD ve Rusya'nın bilek güreşi yaptığı bir coğrafyada, bizim için hayati olan "Güvenli bölgenin bizim kontrolümüzde olan sınırları" tam olarak nereleri kapsamaktadır? Terör örgütlerinin, Güvenli bölgenin altında var olmalarına ve nefes alıp kök salmalarına müsaade edilecek midir?

- Teröristlerin silahları ile geri çekilecek olmaları bir problem değil midir? Toplanacağı varsayılan silahların ne şekilde ve nasıl toplanacağına dair bir planlama neden çizilmemiştir?

- Suriye Devleti ve Şam Hükûmeti ile ilişkilerimiz bundan sonra nasıl olacaktır? Rusya ile varılan mutabakat neticesinde, Esad Rejimi ile doğrudan ve resmi bir temasımız olacak mıdır? Bölgenin istikrarını ve güvenliğinin sürdürülebilirliğini tesis etmek için, bir yönüyle Suriye Rejimi ile zımnen masaya oturmamız anlamına da gelen bu mutabakatın artçı sonuçları neler olacaktır?

- Sınırımızın hemen dibindeki İdlib problemi nasıl çözülecektir? Rusya ile aynı istikamette bakmadığımız bu ciddi meselede ne şekilde tavır alınacaktır?

- Suriyeli misafirlerimizin vatanlarına dönüşleri hangi kıstaslar çerçevesinde ve zaman diliminde gerçekleştirilecektir? Operasyonun başında öncelikli hedeflerimiz arasında yer alan ve mutabakatın 8. maddesinde yer verilen mültecilerin geri dönüşü hususu "gönüllü geri dönüşlerin kolaylaştırılması" gibi yuvarlak ifadelerle askıda mı bırakılacaktır?

- Yakın tarihimizin en büyük utanç vesikalarından biri olan Süleyman Şah Türbesi'nin yerinden taşınması hadisesi, güvenli bölge içerisinde kalan Karakozak'taki aslî yerine bu süreçle birlikte getirilerek telafi edilecek midir?

Tüm bu belirsizliklerle birlikte Suriye'deki sürecin, artık ABD'nin "tasallutundan" daha çok Rusya'nın "tasarrufuna" geçmiş olduğu da gözüküyor.

Bu yeni durum, beraberinde yeni yaklaşımlara ve memleketimizde daha güçlü bir birlikteliğe bizi mecbur kılmaktadır. Milli birlik ve beraberliğimizi perçinleyecek adımlar atmak ve Kahraman Mehmetçiğimizin gücünü, sahadaki varlığını diplomatik maharetsizlikle heba etmemek hükûmetimizin en öncelikli vazifesidir."

Özetleyelim:

Suriye konusu hemen çözüm bulunacak bir konu değildir. Bir bataklığa mı girdik, düzlüğe mi çıkacağız bunu sahadaki gelişmelerden takip ederek anlayacağız.

Beka sorunu olarak gördüğümüz eli silahı 110 bin terörist Suriye'de bulunduğu süre içinde beka sorunumuz sona erebilir mi?

Bir de IŞİD tehlikesi var.

Nitekim Suriye'de başlatılan patlamalar, tuzaklar ve art arda gelen ölüm haberleri bu topraklarda tehlikenin ve terörün halen var olduğu gerçeğini de ortaya koyuyor.

Suriye konusunda yazmaya devam edeceğiz.