Yanı başımızdan akıp giden, farkında olmadığımız milyonlarca hayat var. Etrafımızı saran hava gibi ama bizler farkında değiliz.  O hayatlardan elimize, yüzümüze bulaşan; ruhumuza sinen acılar, hüzünler, çaresizlikler kalıyor bizlere.
Bu düşünceler; bir duvarın köşesine omuzumu yaslayıp, onca çabaya rağmen durduramadığımız yangına çaresizlikle bakarken geçiyordu kafamdan. 

Tarımla uğraşıyorsanız bütün hayatınızı yağmura göre kurguluyorsunuz. Bunu fark etmek bile mutlu edebiliyor insanı. Tek tük atıştıran birkaç damlayla yarışarak işlerimizi bitirmeye çalışıyorduk. Çok güçlü bir rüzgâr vardı. Ve ne kadar sarılırsanız sarılın paltonuza, kabanınıza, kaşkolunuza içinize işleyen sert bir soğuk. O gün aslında biz yağmur bekliyorduk yangınla karşılaştık.

''Ramazan'ın evi yanıyor'' dediler; herkes koştu o tarafa doğru. Eve ulaştığımızda komşulardan biri 70 yaşındaki sol tarafı felçli Fatma Teyzeyi çıkarmıştı evden. Ayakları çıplak, üstü başı ıslanmış ve üzerinde sadece ince bir giysi. Şaşkın gözlerle yanan evine bakıyor. Arada '' Ne olur söndürün '' diyor. Sadece ne olur söndürün sözcükleri çıkıyor ağzından. Ağlayamıyor bile. Öyle şaşırmış.

Çabaladık ama olmadı. Hepimiz bir kenara çekilip izlemeye başladık. Gittikçe büyüdü yangın. Fatma Teyzeye komşular, çorap, terlik, hırka ve mont getirip giydirdi. Kim getirdi bilmiyorum elinde poşetin içinde iki tane pişi (yağda kızartılmış hamur) vardı.  Saatlerce elinde pişilerle oturdu sandalyede. Arada ağladı. Gözlerimizin içine baktı tek tek. Film sahnesi gibi bir görüntü. Biliyorum ölene kadar bu görüntü silinmeyecek aklımdan.

İtfaiye geldi. Bayramiç'le aramızda 11 Km olduğu için biraz sürdü gelmesi. Alevler büyüdü, yangın her yeri sardı. İtfaiyeci arkadaşlar canla başla mücadele etmeye başladı. Neden bunları yazıyorum biliyor musunuz; bu kadar candan çalışan insanları görmek bambaşka duygular uyandırıyor insanın içinde. İtfaiyecilerden biri çatıdan düşen parçayla yaralandı. Eli yüzü kan içinde çalışmaya devam etti. Durmadı. 

Ahmetçeli köyünün kadınları koşturmaya başladı. Muhtarlığın karşısında yıllardır kullanılmayan misafirhane temizlendi, camları silindi,  perdeleri takıldı yaşanılır bir hale getirildi. Sokaktan tertemiz yorganlar, nevresimler, battaniyeler, örtüler geçirilip taşındı yeni evine insanların. Bu işlerin yapılmasından çok köyün insanlarının bu duruma sahip çıkması, tüm güçlerini sarf ederek, ellerinden gelenin fazlasını yaparak çözüm üretmesi önemli olan. Özveri işte. İnsanın akıp giden hayata özünden bir şeyler katmasının  ne olduğunu gördüm orada. Özveri en sevdiğim sözcüklerimden oldu. Daha yangın sönmeden bu dünya üzerinde sadece üzerlerindeki giysileriyle kalan insanların başlarını sokacakları yuva hazırdı.

Ahmetçeli Köyünün insanları canla başla çalıştı. Bayramiç Belediyesine haber verildi. Bir kamyonet bulundu Bayramiç'e gidildi. Bayramiç Belediyesinin depolarından çekyat, yatak, buzdolabı, halı, ocak, tüp, dolap gibi eşyalar üç kamyonetle getirildi. Biraz önce temizlenen, perdeleri takılan misafirhaneye taşındı. İnsanların başlarını sokacakları iki göz ev/hayat yaratıldı. 

İnsanın aklındakini yazmasının kolay yaşadığını yazmasının zor olduğunu da anladım ben orada. Ve bazen teşekkür etmenin de özür dilemek kadar güç istediğini de. Hayat bizlere bir şeyler öğretmeye devam ediyor. 

Zamanın bir yerinde antikacı bir ağabeyime '' bir objenin antika olduğunu nasıl anlarsın'' diye sormuştum; o da '' antikaysa yapışır sana ayrılamazsın'' demişti. Daha sonrasında bu cümle hayatımın en önemli cümlelerinden biri oldu ve hep doğru çıktı. Gerçekten değerli olandan, size uygun olandan, doğru olandan ayrılamıyorsun. Bayramiç'in hemen hemen bütün köylerini gezdim kendime yerleşecek yer ararken ve burayı buldum; Ahmetçeli Köyünden'den ayrılamadım. Şimdi doğru bir seçim yaptığımı bir kez daha anladım. 

Ahmetçeli Köyü halkına bu üzücü olayda göstermiş oldukları özveri için teşekkür ederim.

Yangını söndürmek için canla başla çalışan Bayramiç Belediyesinden itfaiyeci arkadaşlara, özellikle yaralandığı halde çalışmaya devam eden itfaiyeci kardeşimize teşekkür ederim.

İlk andan itibaren destek veren, insanların yanında duran Bayramiç Belediyesine ve Bayramiç Kaymakamlığına teşekkür ederim.

Burası Çanakkale ili, Bayramiç İlçesi, Ahmetçeli Köyü. Yani sizin sağınızdan solunuzdan akıp giden, farkında olmadığınız hayatların yaşandığı yerlerden biri. Burada Fatma Teyze, Necmettin ve Ramazan o yangından sonra bu dünyada sadece üzerlerinde olan giysilerle kaldılar. Geçmişe dair ne bir fotoğraf ne de üzerine yaşanmışlık sinmiş eşya kaldı geride. 

Yanı başımızdan akıp giden, farkında olmadığımız milyonlarca hayat var. Etrafımızı saran hava gibi ama bizler farkında değiliz.  Dokunduğumuz hayatlardan elimize, yüzümüze bulaşan; ruhumuza işleyen acılar, hüzünler, çaresizlikler kalıyor bizlere.