Konuyu halk şiiri ile girince, hemen hemen coşkusunu, tutkusunu, umudunu, umutsuzluğunu topraktan almamış, onunla haşır neşir olmamış bir halk ozanına rastlamıyoruz.

"Bire ağalar bire beğler

Ölmeden bir dem sürelim.

Gözümüze kara toprak

Girmeden bir dem sürelim." diyen Karacaoğlan, bir başka şiirinde gönlüne şöyle sesleniyor:

"Evvel sen de yücelerden uçardın / Şimdi enginlere indin mi gönül /  Derya deniz dağ taş demez geçerdin / Karadan menzilin aldın mı gönül?"

Yer sözü, birçok dünya dillerinde olduğu gibi Türkçemizde de toprak, bölge dünya yuvarlağı ve yeryüzü anlamlarına geliyor. Yer maddi yönü ile topraktır. Anadolu Türkleri'nin anlatımı ile kara toprak

Bizi besleyen, bağrında bizi gezdiren ve sonunda bizi içine alacak olan kara toprak...  İşte bunun içindir ki çoğu bölgede mezara "yerçü" veya "yerel" denilmekte. Kuşkusuz, "yere batasıca" bedduasının anlamı da, yok olmak, büyük sona ulaşmakla ilgili olsa gerekir.

Su ile ilgisi olmayan toprak parçalarına kara diyoruz.

Orta Asya ve Sibirya Türklerinde de yere hep "kara yer" denilmiştir. "Kara toprak" deyimi Osmanlılarda olduğu kadar, Kırgız ve Çağatay edebiyat ve lehçelerinde de çok yaygın.

Özbeklerde "kara tofrag" deyimi, rengi kara olan topraklarla beraber, manevi anlamda mezara deniliyordu. Çağatay şairi Ali Şir Nevai şöyle diyor :

"Cismdin cansız ne hasıl, ey Müselmanlar kim ol,

Bir kara tofrag tegdür, kim gülü reyhanı yok!

Bir kara tofrag kim yoktur gülü reyhan ana,

Ol karangu gece tegdür, kim mehi tabanı yok!"

Bugünkü dilimize özetle çevirecek olursak Ali Şir Nevai şöyle diyor :

Cansız cisimden hiç bir şey hâsıl olmaz. O, gülsüz bir kara toprak ya da, ay ışığı olmayan karanlık bir gece gibidir.

Kara yer, kara toprak, kara dağ deyimleri Dede Korkut hikâyelerinde de geçer. Kara yerde ak otağlar dikilir. Türklerde karayer, kara toprak deyimleri ile birlikte bir de yağız yer deyimi var.

Yağız toprağın rengi.  Daha çok Göktürk ve Uygurlarda yere hep yağız yer denilmiş.  Kaşgarlı Mahmut'a göre yağız kızıl ile siyah arasında bir renk. Yağız at, yağız delikanlı deyimlerimiz de aslını bu toprak renginden almış. Kül Tigin Abidesinin doğu cephesinde yer aldığı gibi, üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insanoğlu kılınmış...

Bir başka anlatımla diyebiliriz ki, yağız yer, kutsal ve büyük bir varlıktır, ama onun süsü yalnızca insandır.

Kara toprak ile yağız yer arasındaki fark nedir? Eski Türklerde iki kutsal şeyin biri gök, diğeri yağız yerdi. Yağız yer de gök gibi insanların kaderine hükmetmiş. İslam öncesi, Türk inanışına göre; yağız yer, Yüce Tanrı'nın bir kolu, bir parçasıydı. Bu nedenle, kara toprak deyimi, ölüm ve mezarı hatırlatır olmuş.

Gözünü toprak doyursun, toprak onun başına gibi beddualarımız hep ölümle ilgili. Toprağı bol eylemek, ya da toprak salmak deyimleri de Türk kültür ve ananesinin üzüntülü, fakat vefa hislerini canlandıran güzel bir hatırası, bu hislerle ölen bir dostla vedalaşmanın bir şekli.

Gerek orta Asya'da gerek Anadolu'da birbirini seven iki dostun vedalaşırken tekrar buluşabilmek dileğine karşı, "Topraktan dışarı olursak" yanıtı, duygu dolu bir örnektir.

Yurdun ve vatanın sembolü olan toprağa "yurt toprağı" diyoruz. Doğduğu toprağın korkusunu vermek deyimi bu kutsal topraktan doğmuştur. Bir de savaşçı ve atlı milletimizin, asırlar boyu toz ve tozlu topraklar ayrılmaz parçası olmuştur.

Yakut Türkleri'nin inandığı gibi her şeyin anası, aynı zamanda her şeyin bittiği yer olan kara toprak bugün bizler için, bahardan gebe bir kadın gibi karnı şişen, kabarık hali ile dosttur.

Halk şiirimizde, musikimizde toprağı anlatan sayısız eser var. Bağrında suları akıtan, elvan evlan çiçek veren, ev olan, siper olan, nimet olan hep toprak...  O, ormanları barındırıyor, her türlü mahsulü yetiştiriyor.

Kara toprak gerçek bir dost.  Şimdi yazımızın başında sözünü ettiğimiz Âşık Veysel'in Kara Toprak Şiirine sıra geldi. Birkaç dörtlükle yetinelim.

...

Nice güzellere bağlandım kaldım

Ne bir vefa gördüm ne faydalandım

Her türlü isteğim topraktan aldım

Benim sadık yârim kara topraktır

 Koyun verdi kuzu verdi süt verdi

Yemek verdi ekmek verdi et verdi

Kazma ile dövmeyince kıt verdi

Benim sadık yârim kara topraktır

Karnın yardım kazma ile bel ile

Yüzün yırttım tırnak ile el ile

Yine beni karşıladı gül ile

Benim sadık yârim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi

Bunda yalan yoktur herkesler gördü

Bir çekirdek verdim dört bostan verdi

Benim sadık yârim kara topraktır

Hakikat ararsan açık bir nokta

Allah kula yakın kul da Allah'a

Hak'ın gizli hazinesi kara toprakta

Benim sadık yarim kara topraktır

Her kim ki olursa bu sırr-ı mazhar

Dünyaya bırakır ölmez Bir eser

Gün gelir Veysel'in  bağrına basar

Benim sadık yârim kara topraktır