İstanbul'un ormanları, yeni yapılan otoyol ve havaalanı yanında, çeşitli kılıflar altında baraj havzalarına vs. yapılmasına izin verilen "sosyal tesisler"le kan kaybetmeye devam ediyor. Elmalı Barajı çevresinden 1 yıldır toprak taşıyor hafriyat kamyonları. "Şantiye alanıdır, giriş yasaktır" uyarıları yüzünden henüz orada oluşan manzarayı görebilmiş değilim. Ama ilk fırsatta evimin sokağından yürüye yürüye ulaşabileceğim mesafeyi bir şekilde aşıp görüntülemeye kararlıyım.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, mutlaka İstanbul'un ormanlarının durumuyla yakından ilgileniyordur. Çünkü, İSKİ Genel Müdürlüğü döneminden bu yana tanıyıp, takip ettiğim ve "İstanbul'u susuzluktan kurtaran adam" unvanını fazlasıyla hakeden Veysel hocanın ne kadar çalışkan bir görev adamı olduğunu yakından bilenlerdenim. İstanbul'un yeni su kaynaklarına kavuşması yanında, gelen suyun şebekede dolaşırken kaybolmasının önüne de geçen kişidir Veysel Eroğlu. Tüm şehrin su şebekesini baştan aşağı yenilemiş, patlak, çatlak ve kaçaklar nedeniyle su kaybını önlemişti.

Kısaca, İstanbul'un tarihine silinmez bir şekilde kazındı Prof.Dr. Veysel Eroğlu.

Recep Tayyip Erdoğan'ın, Siirt'te okuduğu şiir nedeniyle Belediye Başkanlığı'nın son bulmasının ardından tartışmalı şekilde görevden alındı. Belediyeyi Mülkiye Müfettişleri'nin güdümünde yöneten Ali Müfit Gürtuna, "Üniversiteden aldığı izin dolduğu için görevi sona erdi" bahanesinin ardına sığınmak zorunda kaldı.

Yani, Veysel hocaya büyük bir haksızlık ve vefasızlık yapıldı.

* * *

Veysel Eroğlu, AK Parti'nin kuruluşunun ardından 2004 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmayı arzuladı. Ama tercih edilen Kadir Topbaş oldu. Veysel hocaya da, en iyi bildiği iş düştü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verildi.
Ardından da hakettiği Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na getirildi Veysel hoca. Türkiye genelinde ormanlık alanlarda yapılan HES'ler, mermer ocakları, madenlerle ilgili tartışmalara girmeyeceğim. Konu, İstanbul'un ormanları...

Beykoz, Sarıyer, Arnavutköy, Çatalca, İstanbul'un en fazla ormanlık alanı bulunan, şehrin akciğeri olan ilçeler. Buralardaki ormanlık alanların korunamayan ve yağmalananları 2B yasası ile şahıs arazisine dönüştü. Kalan yerler de, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın yetki alanında. Bakanlık adına ormanlarla ilgili konulara Orman Bölge Müdürlüğü bakıyor.

İstanbullunun piknik ve mesire alanları da işte Orman Bölge Müdürlüğü'nün yetki alanında bulunan bu ilçelerde toplanıyor. Orman Bölge Müdürlüğü, piknik ve mesire alanlarını "tahsis" yöntemiyle bazı kurum ve kuruluşlara veriyor, onlar da bazen işletmecilere devrediyor, bazen de kendi uhdelerinde değerlendiriyor bu bölgeleri.

Bazen, Çavuşbaşı'nda olduğu gibi "hayvancılık yapacağım" diye kiralayıp, daha sonra "külliye" adı altında yapılaşmaya açarak suistimale uğratanlar da oluyor bu uygulamayı.

* * *

Orman Bölge Müdürlüğü, Çatalca'da bulunan İnceğiz Mağaraları Mesire Alanı'nı da benzer bir şekilde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis etmişti. Belediye de nasıl yapıldığı belli olmayan bir ihaleyle bir şahısa kiraladı, o da bir başkasına... Yaz aylarında her hafta sonu binlerce kişinin akın ettiği mesire alanlarına giriş için 12 ile 15 lira, bu alanlardaki oturma yerlerinden de 25 lira kira alınmaya başlandı.

Parayı, İBB'nin tayin ettiği işletmeci kazandı, piknik alanlarının çöpünü temizlemek de ilçe belediyesine kaldı. Çatalca Belediyesi'nin, mesire alanlarının işletme hakkını elde etme girişimleri de sonuçsuz kaldı. Asayişi Çatalca'ya, temizliği

Çatalca'ya ait olan mesire alanlarında üçüncü şahıslar bile işletmecilik yaptı.

Şimdi, İncegiz Mağaraları Mesire Alanı'nın işletmesi, Orman Bölge Müdürlüğü tarafından Arnavutköy Belediyesi'ne verilmek isteniyor. Daha doğrusu, ilçesinin büyük bölümü orman alanı olan Arnavutköy Belediyesi, Çatalca'nın ormanlarına da talip olmuş.

* * *

Bu büyük bir haksızlık. Prof.Dr. Veysel Eroğlu'nun adının geçtiği yerde böyle bir haksızlığa göz yumulmasını benim aklım havsalam almıyor. 

AK Parti'de "kraldan fazla kralcılık yapan"ların aldığı yanlış kararların olumsuz sonuçlarını bugün birçok alanda görüyoruz. Bürokratların da, partiye yaranma adına "partizanlık" yapmasının geri tepeceğini en iyi Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu bilir.

Çünkü, Veysel Eroğlu, İSKİ Genel Müdürü iken "Refah Partili ilçelere su verin, CHP ve ANAP'lı ilçelere vermeyin" gibi bir ucuzluğa girmedi hiç.

Daha önce mezbelelik olan Akdağlar Agrega Maden Ocağı'nın bulunduğu bölümü ve oradaki taş binayı Prof.Dr.Orhan Kural'a tahsis eden de Veysel Eroğlu idi. Oradaki taş bina ve sahanın İTÜ Madencilik Fakültesi'ne Uygulama Merkezi olmasını sağlayan da...

Ama buna rağmen, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü taş binanın önüne Zonguldaklı madencilerin hediye ettiği "madenci heykeli"nin dikilmesini engellemeye kalkmıştı. Prof.Orhan Kural bu yüzden neredeyse karakolluk oluyordu. Bu tuhaf uygulamadan da Prof.Dr.Veysel Eroğlu'nun inisiyatifiyle dönüldüğüne inanıyorum.

Bizim tanıdığımız Prof.Dr.Veysel Eroğlu, Çatalca'nın mesire alanlarının, "partizanlık" yapılarak bir başka ilçe belediyesine tahsis edilmesine "böyle saçmalık olmaz" diyerek karşı çıkar ve adalet yerini bulur.

Şişli'nin iki mahallesini AK Partili Sarıyer Belediyesi sınırları içerisine almak, Sarıyer'in de CHP tarafından kazanılmasını sağlamıştı. Yani, yanlış uygulama doğru sonuç doğurmamıştı. Hatırlatmak istedim...