Kitaplar...İnsanı büyülü bir atmosfere sokan, bazen bulutların üzerinde dolaştıran bazen Nazım'ın bir dizesini okuduğumuz, bazen de yaşanan haksızlıklara karşı süper kahraman olmayı istediğimiz kitaplar... Okumak hep okumak daha çok okumak. İşte Esranur Tay'ın kitapçı olma macerası da tam bu noktada başlıyor. Kendisi uyumak için değil, uyanmak için okuyanlardan.

Çocukluğundan beri kitaplara aşık olarak büyümüş. Okudukça, okumanın o sihirli dünyasında kendine kocaman bir hayat inşa etmiş. Kitap kurdu Esra diye hitap ediliyor ona. Kitabevinde çalışmasına da elbette çevresinden şaşıran olmamış. Küçük Dev Adam kitabevinin aynı zamanda diğer bir özelliği de kafe olması. Evet, alıyorsunuz kitabınızı geçiyorsunuz bir masaya. "Bir kahve lütfen" diyerek başlıyorsunuz kitap okumaya. Hem kitabevi hem de kafe kültürünün Türkiye'de hele ki İstanbul'da nadir yaşatıldığı yerlerden biri burası. Oturuyoruz ve kitaplar arasında büyülü bir sohbete başlıyoruz.

Kitapçı olmaya nasıl karar verdiniz?

"Çocukluğumdan beri kitaplarla iç içeyim. Bugüne dek sayısız kitap okudum. Her kitap bana farklı dünyaların kapılarını açtı. Bir gün baktım ki ben kitaplara aşığım. Bu aşkımı diğer insanlarla da paylaşmak istedim. Kitabevi açma fikri de oradan doğdu. İnsanlar hem kitaplarını okusunlar hem de sosyalleşebilsinler diye bir kısmını da kafe olarak yaptırdık. İnsanlar buraya gelerek keyifle kitaplarını okuyabiliyor, öte yandan da dostları ile sohbet edebiliyorlar."

Peki, sizi derinden etkileyen bir kitap var mıdır? Varsa, adını alabilir miyim?

"Evet var. Don Miguel Ruiz'in Dört Anlaşma kitabı. Bu kitap aydınlanmanın ve özgürlüğün yol haritasıdır. İnsanın özgür olmasının ve kendi olmasının yollarını anlatır."

Erkek egemen bir iş dünyasında başarılı bir kadın olarak nasıl tutundunuz? Bugünler için ne gibi mücadeleler verdiniz?

"Evet, ne yazık ki erkek egemen bir iş dünyasında çalışıyoruz. Kadınlarımıza söz hakkı hala tanınmıyor. Bizler de bu düzeni yıkmak için elimizden geldiği kadar mücadele ediyoruz. Benim de zaman zaman çevremden olumsuz tepkiler aldığım oldu. Ancak ben negatif olan hiçbir şeye aldırmamayı öğrendim. Ben her daim yoluma bakarım. Bakacağım da. Hayatta insanın karşısına engeller elbette çıkabilir ama önemli olan asla pes etmemektir."

Kadın erkek ayrımına maruz kaldınız mı? Kaldıysanız ne tepki verdiniz?

"Hayır böyle bir ayrımcılığa maruz kalmadım. Ancak kalsaydım da tepkim çok sert olurdu. Çünkü, bu hayat sadece onlara veya bize ait değil. Bu hayat hepimizin. Bu dünyayı hep birlikte güzelleştirecek olanlar bizleriz. Ayrımsız günlerde buluşacağız."

Ülkemizde kadın olmak zor mu?

"Evet, zor. Hala katlediliyoruz, çeşitli taciz ve mobbinglere maruz bırakılıyoruz. Aslında medyaya yansıyan her olay bizlerin nasıl bir toplum haline geldiğimizin acı bir örneği. Bu sorunların çözümü temelde ailedir. Eğitim aileden başlar, okul ve iş hayatıyla ise şekillenir. Çocukluğunda şiddet görmüş bir birey büyüdüğü zaman şiddete daha çok meyilli oluyor."

Kadına yönelik var olan baskı kültürünün aşılması için sizce neler yapılmalı?

"Kadınlar artık her yerde olmak zorunda. Kadınların görünülürlüğü ne kadar artarsa bu baskı kültürü de o kadar çabuk aşılacaktır diye düşünüyorum."

Ülkemizin kanayan yarası olan kadına şiddet ile ilgili topluma vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

"Kadına yönelik şiddetin temelinde ataerkil bir zihniyet vardır. Bu da ailede filizlenir. Eğer bir erkek eşine değer veriyorsa, çocuk da büyüdüğü zaman karşı cinsine öyle değer verir. Aile, çocuğun kadının da bir birey olduğunu anlatmalı.Ancak bu şekilde bir eğitimle toplumun temelden düzeleceğine inanıyorum."

Kadınların çalışma hayatında daha aktif yer alması için sizce neler yapılmalı?

"Bu konuda kadınların teşvik edilmesi gerekiyor. Kadın eğer isterse her şeyi başarabilir yeter ki istesin. Yeter ki bu yola çıksın. Erkekler de çok iyi bilirler ki bizler bu yola çıkarsak bizleri durduramazlar."