Son günlerde sebze ve meyve fiyatlarındaki artışlar tartışma konusu haine geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile bu konuda bazı uyarılar yapıp, özellikle büyük marketlerin dikkatini çekiyor. "Millete pahalı ürün satmayın, fiyatlarla oynamayın" diyor.

Yıllardır, üretici ile tüketici arasındaki toptancılar gündeme gelir. Tarladaki ürünün 3-4 kat fiyatlarla çarşı-pazarda satıldığından yakınılır. Durum böyle olunca da olan üretici ile tüketiciye oluyor. Aradakiler büyük paralar kazanıyor.

Üretim yapanlar "Girdi fiyatlarındaki artışlar nedeni ile artık üretim yapamıyoruz. Yaparsak da maliyetler yükseliyor" diye yakınıyor.

Tarım alanları birer birer elden çıkıyor. Bu yerler genellikle imara açılıyor. Her yer beton yığını haline geldi.

Üreticinin ve bu sektördeki sivil toplum kurumlarının seslerine mutlaka kulak vermemiz gerekiyor. Çözümün yerli üretimde olduğunu unutmayalım.

Şunu unutmayalım:

Üretim şarttır. Üretemediğimiz sürece dışarıya olan bağımlılığımız da artar. Son yıllarda tarımdaki üretim düşüşü bizi daha çok dışarıya bağımlı hale getirdi. Fiyatlardaki artış pahalılığı, pahalılık da enflasyonun artmasını gündeme getirdi. Bugün hala pahalılık ve enflasyon gündemin birinci maddesi olarak ortaya çıkmış durumda.

Bu nedenle üretim sahaları giderek küçülüyor. Üretim azalınca da artan nüfusa yetmiyor. Durum böyle olunca da ithalata yöneliyoruz. Tarımdaki sıkıntılar da giderek artıyor.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) tarafından tarım sektöründeki üreticilerin bugün nasıl bir sıkıntı içinde olduklarını açıkladı. Açıklamada girdi fiyatlarındaki artışlara da dikkat çekildi. Bu açıklamayı okuduğunuzda çiftçilerin nasıl bir sıkıntı içinde olduklarını daha net göreceksiniz.

 "Günümüz şartlarında gübre ve bitki besini kullanmadan, birim alandan daha fazla ürün elde etmek teknik olarak mümkün görülmüyor. Uzmanlar, bitkilerini iyi besleyen ülkelerin hayvan ve insanlarını da iyi beslediklerini ifade ediyor. Türkiye'de son 5-6 yılda tarımda kullanılan gübre tüketim miktarlarına baktığımızda, 2015 yılında 5.5 milyon ton 2016 yılında tarımda kullanılan gübrenin KDV'sinin sıfırlanması nedeni ile 6.7 milyon ton, 2017 yılında 6.3 milyon ton gübre kullanılmıştır. 2018 yılında ise yaklaşık 5.3-5.5 milyon ton arasında gübre tüketildiği tahmin ediliyor. Türkiye'de kullanılan gübrelerin yaklaşık 3'te 1'ini ve gübre hammaddelerinin yaklaşık yüzde 95'ini ithal etmemiz nedeniyle gübre fiyatları döviz kurlarına bağlıdır. Taban ve nitratlı gübrelerde katkı maddesi olarak kullanılan kireç taşı, kil ve dolamit haricinde gübre üretiminde kullanılan girdiler tamamı ithal. Azotlu gübrelerin hammaddesi ise doğalgaz. Ülkemizde çıkarılan doğalgaz miktarı ülke tüketiminin sadece yüzde 1'i seviyesinde olduğu için bu konuda da dışa bağımlılık yüksek. Taban gübrelerinin hammaddesi ise fosfattır. Fosfat kayası Kuzey Afrika ülkelerinden ithal edilmektedir. Her ne kadar Mardin Mazıdağ'da fosfat yatakları bulunsa da rezervi yeterli miktarlarda değil. Yeterli gübre kullanılmaması birim alandan alınan verimin de düşmesine neden oluyor. Ülkemizde toprak ve bitki için gerekli olan azot, fosfor ve potasyum miktarlarının ülke olarak sadece yarısını kullanıyoruz. Kaliteli bitkisel üretim için NPK (Suda çözünebilir gübre) dışında, leonardit, organik gübre, hümik asit, toz kükürt, çinko, bor, gibi toprak düzenleyiciler uygun miktar ve zamanda kullanmakla üretim arttırılabilir" ifadelerine yer verilen ZMO açıklamasında, Avrupa ülkeleriyle karşılaştırma yapılarak Türkiye'nin yetersiz gübre kullanımı şöyle ortaya konuldu: "Bugün Hollanda'da tarım alanında hektara 550 kg, Almanya'da 235 kg, Yunanistan'da 190 kg saf NPK kullanılırken, ülkemizde sadece 95 kg saf NPK kullanılmaktadır. Döviz kurlarındaki artış yetmiyormuş gibi, Tarım ve Orman Bakanlığının çıkardığı DNA barkot ve karekod uygulamasının bedelinin yine üreticilere çıkartıldığına dikkat çeken ZMO, "Bu uygulamayla gübrelerde ton başına en az 50-55 TL, sadece karekod uygulanması halinde ton başına 15-20 TL,  arttırılmış oldu. 2018 yılı Eylül ve Ekim aylarında (Hububatların Ekim zamanları) gübre fiyatları hep yüzde 100'ün üzerinde seyretmiştir. Bu dönemde birçok üretici tarlasına gübreyi ya atamamış ya da kullanacağı miktarın yarısını kullanmıştır. Kasım-Aralık aylarında dolar kuru 5.5 -5.4 seviyelerine indiğinde gübre fiyatlarında kayda değer bir düşme olmamıştır. 2018 yılının sonlarında hububat ekimleri tamamlanmış, maalesef gübre fiyatları yüzünden gübre kullanım oranı çok düşerek firmaların elinde stok kalmıştır. Ülkemizde Mart başından itibaren ekimler başlayacağı için Ocak-Şubat aylarında gübre kullanımı yok denecek seviyededir. Şu bilinmelidir ki gübre fiyatları Şubat ayı sonu-Mart ayı başlarında tekrar artacağını tahmin etmekteyiz. Üreticimizi 2019 yılı Mart ayı itibariyle zor günler bekliyor."

Tarımı ve üretimi önemsiyoruz. Bu nedenle bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu konulara devam.