Karacaoğlan Etkinlikleri için Tarsus’a gittiğim zamanlarda  Ümit Yaşar Oğuzcan’ı anmadan edemezdim. Yaptığımız Yönettiğim Şelale şiir akşamının konuğu Kudret Ünal hocamız olurdu. Ondan ısrarla “Ayten”i okumasını rica ederdik.  

Karacaoğlan Tarsus ve çevresinde 400 yıl önce aşk şiirleri söylemişti. 22 Ağustos 1926'da Tarsus'ta doğan Ümit Yaşar Oğuzcan’da Cumhuriyet dönemi Türkiyesinde aşk şiirleri söyledi, herkesi büyüledi. 4 Kasım 1984'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. Eskişehir Ticaret Lisesi'ni bitirdi. Osmanlı Bankası ve Türkiye İş Bankası'nda çalıştı.  1977'de emekliye ayrıldı. İstanbul'da kendi adını taşıyan bir sanat galerisi kurdu. Bir   süre yayıncılık yaptı ve Akbank Genel Müdürlüğü Krediler Servisi'nde çalıştı. Oğlunun intihar etmesinden sonra ölüm ve ayrılık konularına yönelmişti. Şiirlerinin bir çoğu bestelenmiş ve çok sevilen dinlenen şarkılar olarak tanınmıştı.

Kitaplarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz: İnsanoğlu 1947, Deniz Musikisi 1949, Dillere Destan 1954, Aşkımızın Son Çarşambası 1955, irDaha Ölmek 1956, İki Kişiye Bir Dünya 1957, Karanlığın Gözleri 1960, Üstüme Varma İstanbul 1961,  Sevenler Ölmez 1962, Ötesi Yok 1963, Hüzün Şarkıları 1963, Mihribana Şiirler 1965, Toprak Olana Kadar 1968, Aşk mıydı O 1969, Önce Sen Sonra Sen 1971, Rubailer 1972, En Eski Yalnızlığımdır Aşk   Benim 1978

Ümit Yaşar, şiire 1940 yılında Yedigün dergisinde başladı. Önceleri milli ve manevi duygularını anlatan şiirler yazdı. Duygu ve düşünce kavramını gittikçe azaltarak herkesin içinde kendini bulabileceği şiirlere ağırlık verdi. Aşkı zirveye çıkardığı bu şiirleri ona geniş bir ün sağladı.

Diğer taraftan başarılı rübailer de yazıyordu. Mizahi şiirleri, siyasi taşlamaları seviliyordu. Heceyi, aruzu, serbest biçimleri başarıyla kullanabiliyordu. Halk şiirinin içerik unsurlarını, özellikle değiş ve deyimlerini de kullanan şair, zaman zaman karşımıza bir ozan olarak çıkıyordu.  Âşık Veysel’e “Dostlar Beni Hatırlasın” kitabını hazırlamıştı.

Onun şiirlerinde aşk, ayrılık, özlem ve ölüm temalarının yanı sıra çocukluğa kaçış, yalnızlık, unutulma korkusu, umutsuzluk, çaresizlik, kadın, cinsellik, ekmek derdi, adaletsizlik ve Tanrı Aşkı gibi temalar da bulunmaktaydı.

Şiirlerinde nazım birimi olarak bazen beyit, bazen dörtlük, bazen de serbest nazım biçimini kullanmıştır. Şiirlerinin bir kısmında didaktik bir hava bulunurken, bir kısmı da romantik söyleyişler içermektedir. Özellikle oğlu için yazdığı şiirler öğretici öğüt türünde şiirlerdir.

BENİ UNUTMA

Bir gün gelir de unuturmuş insan

En sevdiği hatıraları bile

Bari sen her gece yorgun sesiyle

Saat on ikiyi vurduğu zaman

Beni unutma

Çünkü ben her gece o saatlerde

Seni yaşar ve seni düşünürüm

Hayal içinde perişan yürürüm

Sen de karanlığın sustuğu yerde

Beni unutma

O saatlerde serpilir gülüşün

Bir avuç su gibi içime, ey yar

Senin de başında o çılgın rüzgar

Deli deli esiverirse bir gün

Beni unutma

Ben ayağımda çarık, elimde asa

Senin için şu yollara düşmüşüm

Senelerce sonra sana dönüşüm

Bir mahşer gününe de rastlasa

Beni unutma

Hâlâ duruyorsa yeşil elbisen

Onu bir gün benim için giy

Saksıdaki pembe karanfilde çiğ

Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen

Beni unutma

Büyük acılarla tutuştuğum gün

Çok uzaklarda da olsan yine gel

Bu ölürcesine sevdiğine gel

Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün

Beni unutma

Ümit Yaşar 1978 yılında ikinci eşi Ulufer hanımla evlenmişti. Eşine yazdığı şiirlerinde; onun vefasını, iyiliğini dile getirmişti. Zaten aşk denince kadınları hatırlar, cinsellikle birlikte kadın yalnızlığı, çaresizliği, sefilliği üzerinde duran şiirleri de vardı.