Türk dünyasının 15'inci asırda yetiştirdiği en büyük astronomi bilgini ve Timur Han'ın torunu olan Uluğ Bey, 22 Mart 1394'te Güney Azerbaycan'daki Sultaniyye'de doğdu. İyi bir eğitim görerek, on üç yaşındayken Horasan ve Maveraünnehir eyaletlerine hakan naibi oldu. Başkent seçtiği Semerkant'ta, müstakil bir hükümdar gibi hareket etti.

Sarayda iyi bir öğrenim gördü. On bir yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Arapçayı mükemmel bir şekilde öğrendi. Bursalı Kadızade-i Rumi'den ders aldı. Genç yaşında önemli ve ağır sorumluluklar yüklendi. 1413'te on dokuz yaşında Horasan ve Maveraünnehr eyaletine hakan naibi gönderildi. Kendisine başşehir seçtiği Semerkant'ta, idari serbestliğe sahip, müstakil bir hükümdar gibi hareket etti. Bu görevindeyken babasının verdiği her emri itaatle yerine getirirdi. Ona karşı olan saygı ve bağlılığını belirtmek için Herat'a giderek ziyaret eder, yaptığı ve yapmayı düşündüğü devlet işleriyle ilgili bilgi verir müşaverede bulunurdu. 

Bu arada eline geçirdiği imkanlardan istifadeyle astronomi ve matematik gibi fen bilimleri üzerinde çalıştı. Dünya ilim tarihinin, zamanına kadar yetiştirdiği en büyük astronomi alimi olarak şöhret yaptı. Alimleri korudu. Yumuşak huylu, daima yeni şeyler araştıran ve öğrenen bir kimseydi. Her zaman ciddi konularla ilgilenir, ilim için gerekli ortamı meydana getirmeye çalışırdı.

İlme merakı kadar devlet ve hükümet işlerine de ilgi duyan Uluğ Bey, Semerkant'ta otuz sekiz sene hükümdarlık yaptı. Birçok ilim ve hayır müesseselerini faaliyete geçirdi. Ayrıca; tarım, ticaret ve ekonomiye büyük önem verdi. Oğlu Abdüllatif tarafından tahttan indirildi.

Fen bilimleri ve astronomiye merakı, kendisini dünya tarihinin en büyük astronomlarından biri haline getirdi. İlim adamlığı yanında devlet adamlığı vasfı da yüksek olan Uluğ Bey, Semerkant'ta otuz sekiz yıl hükümdarlık yaptı. Bir akademi haline getirdiği sarayı, devrin meşhur alimlerinintoplanıp tartıştığı bir mekan oldu. 

İktidarı döneminde, başta Semerkant ve Buhara olmak üzere tüm ülke, Türk mimarisinin seçkin eserleriyle donatıldı. Oğlu Abdüllatif tarafından tahttan indirilen Uluğ Bey, 25 Ekim 1449'da, Abbas adlı bir düşmanı tarafından öldürüldü ve dedesi Timur Han'ın yanına defnedildi.  

Uluğ Bey'in Semerkant'ta kurduğu rasathanedeki astronomi çalışmaları, astronomi biliminin bugünkü seviyeye gelmesinde büyük pay sahibidir. Uluğ Bey, astronomi çalışmalarının temelini teşkil eden trigonometri ilmi üzerinde geniş çalışmalar yaptı. Kendisinden önceki Doğu - Batı dünyasının tahmini ve yaklaşık bilgilerini bırakıp bilimsel esasları tespit ederek, trigonometride yeni bir araştırma yolu açtı. Dünya onu astronomi alanındaki eserleriyle tanıdı. Semerkant'taki rasathanesinde yapılan çalışmalar, bugünkü astronomiye hala ışık tutmaktadır.

İlhanlılar zamanında yapılan rasatları tekrar gözden geçiren ve on iki yıl boyunca rasat yapan Uluğ Bey, 1437'de, büyük eseri Uluğ Bey Zici'ni yazdı. Bu eser, daha önce yazılan Zic'lerin yanlışlarını düzeltiyor ve yıldızların hareketlerini daha mükemmel gösteriyordu. Uluğ Bey'in bu eseri 1665'te Oxford'da İngilizce ve 1853'te de Fransızca olarak basıldı. Batı bilim dünyası, Uluğ Bey'e 15. Asır Astronomu unvanını layık görürken, Milletlerarası Astronomi Derneği de Ay yüzeyindeki bir kratere onun adını verdi.