Bugün İstanbul Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nde (UKOME) önemli bir toplantı var. Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, şehirde hizmet verecek taksi sayısının azlığından yola çıkarak 6 bin yeni plaka verilmesini arzuluyor. Bu istek, bugün UKOME’de görüşülecek. Haziran ayının son günlerinde konu UKOME’nin gündemine gelmiş, İBB üyeleri dışındaki üyeler red oyu verdiği için istek kabul edilmemişti.

Teklif, alt komisyonda görüşüldü ve yeniden UKOME’nin gündemine geldi. 6 bin yeni taksi isteğine hiç kimse “Taksi sayısı yeterli” diyerek karşı çıkmıyor. “Hayır”cıların asıl derdi, İBB’nin bu plakaları ihale ile satmayıp, kiraya verecek olması.

İstanbul’da güçlü bir “plaka lobisi” var. Sanatçı, futbolcu, iş insanı gibi değişik kesimlerden isimlerin elinde onlarca taksi plakası var. Ve bu plakalar Oto Center’deki simsarlar aracılığıyla kiraya veriliyor. Taksiciliğin çilesini çekenler bir dilim ekmek için mücadele verirken, plaka sahipleri her ay tıkır tıkır “kira”larını alıp keyif çatıyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sunulan bir rapora göre, İstanbul’daki plaka sahiplerinin sadece yüzde 6’sı kendi aracının direksiyonuna geçip bu işi yapıyor. Yüzde 94’ünün bir bölümü şoför çalıştırırken, büyük kısmı “yıllık plaka kiralama” sisteminin içinde.

İstanbul’da resmi kayıtlara göre 17 bin 395 ticari taksi var. Bu taksilerin büyük bölümü, Bağcılar’daki Oto Center’deki simsarlar aracılığıyla kiralanıyor.

KAYIT DIŞINDA DÖNEN PARA

Sistem şöyle çalışıyor;

Oto Center’de plaka kiralamak isteyen kişi, 10 bin lira hava parası ödüyor. Taksimetresi takılmış hazır araç üzerinden bir sözleşme imzalanıyor. 100 bin liralık araç, kiralayıcıya 150 bin liraya satılıyor. Aylık plaka kirası ise 9 bin 500 lira ile 10 bin lira arası.

Oto Center’de aylık dönen rakamın 150 milyon lirayı bulduğu tahmin ediliyor. Bu rakamın tamamı kayıt dışı. Yani vergisiz kazanç.

Kira dönemi bittiğinde eğer sözleşme yenilenmeyecekse, taksi kiralayan kişinin 150 bin lira ödediği araç, 60-70 bin liraya sayılıyor.

Mesleğin çilesini ise hem aylık 10 bin lira kirayı çıkarmaya, hem de evine ekmek götürmeye çalışan “taksi emekçileri” çekiyor. Kaza, arıza vb. durumlarda kaybedilen her gün, sonraki günlerde telafi edilmeye çalışılıyor. Dolayısı ile müşteri kapma yarışı, piyasa rekabetinin en doğal hali oluyor. Yevmiyeyi doğrultmak, kira parasını çıkarmak için gayrimeşru yollara sapanlar da var.

İBB’Yİ TEHDİT ETMİŞLERDİ

Ekrem İmamoğlu’nun 6 bin yeni taksi talebi bir önceki UKOME toplantısına geldiğinde, “plaka lobisi”nin kalbinin attığı Oto Center esnafı buna karşı çıkmış, “Gerekirse İstanbul’da trafiği kilitleriz” tehdidi savurmuştu. Taksiciler, güçlerini göstermek için İBB’nin Saraçhane’deki binasının önünde toplanıp protesto eylemi gerçekleştirmişti.

Nasıl olsa Türkiye’de en rahat protesto eylemi yapılan yer İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önü. Valiliğin pandemi önlemleri çerçevesinde aldığı “minibüslere ayakta yolcu yasağı” kararı da Kadıköy’den Saraçhane’ye gelen minibüsçüler tarafından protesto edilmişti.

Eğer UKOME’den 6 bin taksi talebine onay çıkarsa, Büyükşehir Belediyesi bu taksileri üçüncü şahıslara kiralayacak. Kiralama yöntemi muhtemelen “ihale” ile yapılacak. Ancak İBB yönetimi, Oto Center’deki fahiş kira bedelini aşağı çekmek için aylık kira bedelini 7-8 bin lira arasında tutmayı planlıyor. Plaka başına da 100 bin lira “teminat” öngörülüyor. İmamoğlu’nun talebi UKOME’de kabul edilirse, İBB kasasına “teminat”lardan 600 milyon lira, aylık taksi kirasından ise 42-48 milyon TL girecek. Yeni plakaları İBB’nin kiraya verecek olması piyasayı tek başına kontrol eden Oto Center’deki simsarların işine gelmiyor.

Ticari taksi ruhsatlandırma ve çalışma izni yetkisini elinde bulunduran İBB, Emniyet ve MASAK’la işbirliği içerisinde bu “kayıtdışı” düzene çomak sokmayı da düşünmeli.

DİJİTAL ÇAĞIN NİMETLERİ

UKOME’de plaka sahipleri temsil ediliyor ama şoför esnafının temsilcisi yok. Plaka sahibi, çalıştırdığı şoförün ayda 1 gün sigortasını ödüyor. Kalanı direksiyon sallayan taksi emekçisi ödemek zorunda. İş garantisi, kıdem tazminatı vs. zaten yok.

Daha önce de bu köşeden aktardım. Pandemi döneminde “kısa çalışma ödeneği”nden, mesleki tanımları ve oda kayıtları olmadığı için tek bir taksi emekçisi yararlanamadı. Buradan da plaka sahipleri faydalandı.

Şehrin insanlarının taksiye en yoğun ihtiyaç duyduğu saatler, sabah ve akşam saatleri. Yani trafiğin en yoğun olduğu zaman dilimi. Taksi emekçileri, araç sahibine vermek zorunda oldukları günlük 500 liraya yakın yevmiyeyi çıkarabilmek için kelle koltukça mücadele ediyor.

İBB’nin taksi ve minibüsler konusunda köklü düzenlemeler yapması gerekiyor.

Öncelikle taksilere ve taksi duraklarına sıkı bir denetim mekanizması kurulmalı. Tüm toplu taşıma hizmeti verenler gibi, taksi emekçilerine de periyodik aralıklarla tıbbi testler uygulanmalı. Kriminal şahıslar taksilerden ve duraklardan uzak tutulmalı.

Kadir Topbaş’ın başkanlığı döneminde gündeme gelen iTaksi uygulaması geliştirilmeli ve bu sistem taksicilere maliyet çıkarmaksızın işlevsel hale getirilmelidir. Müşteriden uygulama aracılığıyla gelen talebi kabul ettikten sonra, yolda karşılaştığı hazır müşteriyi alıp diğerini bekleten ve daha sonra da reddeden esnafa caydırıcı yaptırım uygulanmalı.

İBB, “korsan taksi ile mücadele” için tim kuran Emniyet birimlerine yardımcı olacak bir mekanizma oluşturmalı.

Bakalım bugün UKOME’de İstanbul halkı mı kazanacak, Oto Center’in “trafiği kilitleriz” tehdidi savuran “plaka lobisi” mi?