Kadın cinayetlerine tepki gösterenler sadece insan hakları savunucuları, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ya da kadın ve erkeğin eşit hak ve hürriyetlere sahip olduğunu düşünenler ve uygulayanlar mı? Sanırım öyle… Yoksa son 10 yılda 15 bin kadının sokak ortasında kocaları, sevgilileri ya da aile bireyleri tarafından öldürülmesinin sonucunda tüm Türkiye ayağa kalkar ve bu cinayetlerin önüne çoktan geçilirdi. Cinayet vahşi, kadın da güzel olmasa gazete ve televizyonlarda bile haber olmayan cinayetlerin ortalaması günde 2’ye çıktı farkında mısınız? Değilse açın gözünüzü… Çünkü her ne şekilde olursa olsun sıra size de gelebilir. Emine Bulut’un yakarışı, 10 yaşındaki kızının gözyaşları olmasa Türkiye’nin batısında işlenen cinayetler hariç kimsenin Anadolu’da her gün öldürülen kadınlardan haberi olmayacaktı. Dedik ya gazetelerde bile kadın güzel ve cinayet vahşiyse haber oluyor çünkü. Savunmasız, ailesi ve devlet tarafından korunmayan, şikayetini geri almak zorunda kalan, sürekli öldürülme korkusuyla yaşayan kadınlar bu ülkede katlediliyor ve sonuç her vahşi cinayetten sonra idama geliyor.

İdam kapsamı genişler

Tayyip Erdoğan’ın da “gönlünde yatan” idama yine kendisinin deyimiyle “insan hakları savunucuları” neden karşı çıkıyor. Çünkü idam kararının sadece kadınları öldüren katillere değil “kapsamının genişleyip” iktidarın içeri attığı birçok insanı kapsayacağını düşünüyor da ondan. Haklılar da nitekim. Çünkü idam konusunda şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyetleri hükümetlerine güven olmadı da ondan. İdamın dönüp dolaşıp “solcu, Kürt, muhalif” diye insanların ayağına dolaşacağını düşünüyor da ondan. Oysa kim ister kadın, çocuk ve hayvanlara işkence eden, öldüren, yaralayan insan kılıklılarla aynı oksijeni teneffüs etmek.

Tecavüzcüyle, katille arkadaş olmak!

Bahsi geçen konuyu sosyal medyada yazınca “idam karşıtı” bazı insanlardan tepki aldım. Gerekçe ise şu: “Can almak Allaha mahsus, idam insanlık dışı bir suçtur. Topluma kazandırılması gerekir vs. Ayrıca cinayetlerde neden cinsiyet ayrımcılığı yapıyorsunuz. Sizin de kadın katillerle ilgili bir kitabınız var (Beni tanıyanlar Kanlı Kontesler adlı 8 kadın katille yaptığım röportajın yer aldığı kitaptan bahsediyor)” Tüm bu gerekçeleri sıralayanlara şunları sordum: “Can almak Allaha mahsussa neden kadınlar ve çocukları erkekler öldürüyor. Örneğin tecavüzden hapis yapmış bir insan cezaevinden çıktıktan sonra topluma kazandırılmış oluyor mu, oluyorsa siz arkadaşlık yapar mısınız? Cinayetlerde cinsiyet ayrımcılığı yapmamdaki neden katillerin erkek olması. Evet kadınlar da öldürüyor ama erkeklerin yanında okyanusta su damlası…” Tüm bu cevaplarıma başka bir yorum gelmedi.

İyi hal indirimi ve pişmanlık

Kendi açımdan olaya bakarsam, cezasını çekmiş ya da çekmemiş hiçbir katille ya da tecavüzcüyle, hayvanlara işkence edenlerle, çevreye zarar verenlerle, ülkeyi dolandıranlarla arkadaşlık yapmam. Çünkü onlar toplumun kan emici vampirleri, oksijen israfı ve geri dönülemeyecek “suçları tecrübe” etmiş insanlardır ve bir daha yapmayacağının garantisi yoktur. Zira garanti verilse de arkadaşım ya da yakın çevremde olamazlar. Peki bu “işin” önüne nasıl geçilebilir. Erdoğan, idama karşı değil, örnek de veriyor. ABD’de bazı eyaletlerde idam olduğunu, Avrupa’nın da bizi ilgilendirmediğini söylüyor. Evet ABD’de idam var. Ama ABD’de idam olmayan diğer eyaletler dahil, Avrupa ve neredeyse tüm kıtalarda bulunan ülkelerde (belki birkaçı hariç) “iyi hal indirimi ve pişmanlık yasası” yok. Yani Türkiye mahkemelerinde yer alan “kravatla hakim karşısına çıkma, iki elini göbeğinin altında birleştirme, başı öne eğme ve ‘pişman’ olduğunu söyleme vs.” gibi “masumane” davranışlar nedeniyle ceza indirimi uygulanmıyor. Bu işin karşılığı birçok ülkede tek kişilik ömür boyu hücre cezası.

Paşa paşa yatıp çıkıyorlar

Oysa Türkiye mahkemeleri, “yemeğin altını yaktığı, başka erkeklerle mesajlaştığı, kocasını karşılamadığı, mini etek giydiği, boşanmak istediği” için katiller tarafından katledilen erkekler için neredeyse cennet vadediyor. Yoksa ağır cezalar olsa kimse “Paşa paşa yatarım çıkarım” diyip cezaevine gülerek girmez. Şimdi gözler tatilden sonra Meclis’ten çıkacak yargı reformuna çevrilecek. Umarız o “reformda” katilleri, sapıkları, tecavüzcüleri kapsayacak herhangi bir “af” yer almaz.