Doğu Türkistan'da Çin zulmü artarak devam ediyor...
Uygur Türkleri seslerini duyurabilmek için her yolu deniyor...
Gel gör ki, kapalı bir kutu olan Çin, zulmü de Türklere yaptığı soykırımı da gizliyor...
Doğu Türkistan'da Çin'in Uygur Türklerine yaptığı soykırımı protesto etmek ve dünyaya duyurmak için Doğu Türkistanlı Erşidin Erkin ve Ali Zülfikar, 1 Aralık'ta İstanbul'dan Ankara'ya yürüyüş başlattı...
İki Uygur genci, 10 günden fazla bir zaman yürüyor ama yine de seslerini duyuramıyor...
Doğu Türkistan'daki zulmün çok az kısmı dış dünyaya yansıyor.
Uygur Türkleri yıllardır Çin zulmüne sayısız şehit verdi, vermeye de devam ediyor. Uygur Türklerinin yaşadığı bölgede dini sembollerle, ay-yıldız ile 4 kişinin birlikte yan yana yürümesi yasak...
Sakallıysanız otobüs, camiler ve ibadet yasak.
Kardeş aile projesi adı altında her Uygur evine bir Çinli yerleştiriyorlar. Bu Çinli evin reisi gibi davranıp, her istediğini yapıyor. Ayaklarını yıkatıp, Uygur Türkü kadınlara, kızlara sarkıyor. Sonra da devlete rapor veriyor.
Bir çocuktan fazlası yasak... Tespit edildiğinde Uygur Türkü kadınlara narkozsuz kürtaj yapıyorlar.
Çin, Doğu Türkistan'da yaşayan ve çoğunluğu Uygur olmak üzere Kazak, Kırgız ve diğer Müslüman Türk unsurlardan oluşan Doğu Türkistan halkını kitlesel bir biçimde sözde eğitim kamplarında tutuyor. Bin beş yüz kadar sözde eğitim kampı olduğu tahmin ediliyor.
Yaklaşık bir milyon kişi sorgusuz sualsiz kamplarda tutuklu bulunuyor. Tutuklular katı bir gözetim altında, psikolojik baskılara tabi tutulmakta, ana dillerini, dinlerini ve kültürlerini terk etmeye zorlanmaktadır.
Türkiye, 3 milyondan fazla Suriyeliye kapılarını açtı. Suriyeliler için 35 milyar dolar harcama yapıldığı söyleniyor.
Doğu Türkistanlılar, haklı olarak sitem ediyor... "Biz sizin soydaşlarınızız, biz de Türk'üz... Aynı kanı taşıyor, aynı dine mensubuz... Bize de sahip çıkın... Doğu Türkistanlılara da kapılarınızı açın... Doğu Türkistanlılar sınır dışı edilmesin. Kış şartlarında barınma ihtiyaçları karşılansın..."
Türkiye'de bile Doğu Türkistanlılar yeterince sesini duyuramıyor.
Filistin kadar, Suriye kadar Doğu Türkistan gündem olamıyor.
Doğu Türkistan'a biz sahip çıkmazsak, biz zulme karşı durmazsak...
Kan, gözyaşı, zulüm ve işkence devam eder...

*****
Kampa giren çıkamıyor

Çin'in sözde eğitim kamplarına giren sağ çıkamıyor. Nasıl olmuşsa kamptan kurtulabilen 6 Uygur Türk'ünün, The Wall Street Journal Gazetesine yaptığı açıklama, Çin'in uyguladığı vahşeti gözler önüne seriyor. 
Soyadını vermek istemeyen 22 yaşındaki Ablikim, Çin'in zulmünü şu sözlerle anlatıyor: "Kazakistan'da uluslararası ilişkiler bölümünde eğitim gördüğüm sırada Turfan polisi beni telefonla aradı. Polis, bana eğer Doğu Türkistan'a dönmezsem ailemin bazı sorunlarla karşılaşabileceğini söyledi. Doğu Türkistan'a döner dönmez Turfan yakınlarındaki kampa götürüldüm. Orada sandalyeye bağlı bir şekilde günlerce sorgulandım. Bana yurt dışındayken dini gruplara dahil olup olmadığımı sordular. Ben de 'Hayır' dedim. Bize din diye bir şey olmadığını söylediler. 'Neden dine inanıyorsun ki? Tanrı diye bir şey yok' diye konuştular. Daha sonra diğer tutukluların arasına konuldum. Her gün sabah saat 05.00'te uyandırıldık ve 45 dakika boyunca zorla koşturulduk. Daha sonra 'Komünist Parti iyidir' diye zorla bağırttılar."
Kampta bir süre kalan ve adını vermek istemeyen başka bir Uygur Türkü şunları söyledi: "Bize dua edemeyeceğimiz, yanımızda Kur'an-ı Kerim bulunduramayacağımız söylendi. Ramazan ayında oruç tutmamıza bile izin verilmedi."
İsmini vermek istemeyen başka bir Uygur Türkü ise zulmü şöyle özetledi; "Derslerde Çin Komünist Partisi'nin belgeleri okutuldu. Devlet Başkanı ile ilgili videolar izletildi. Ayrıca günde neredeyse 4 saat boyunca marş söylemeye zorlandık."
Finlandiya'da Dr. Halmurat Harri Uygur ise şunları anlattı: "Geçen yıl 57 yaşındaki annemi güya 'vatandaşlık bilgisi' öğrenmesi amacıyla Turfan yakınlarında güya 'okula' gönderildi.  Daha sonra da babamı başka bir kampa götürdüler. Anne ve babamdan o günden beri haber alamadım. Sanki kara delik gibi. İnsanlar oraya giriyor, fakat çıkamıyor."
Kanada'da yaşayan 34 yaşındaki Adalet Rehim, şöyle konuştu: "63 yaşındaki kayınvalidem Adalet Teyip, Turfan'da kampta sorgu sırasında hayatını kaybetti. Kayınvalidemin sağlık durumu, kampa götürülmeden önce iyiydi. Sadece onun vefat ettiğini biliyoruz. Bize cesedini göstermediler, cesedini bile vermediler."

***

TEBESSÜM

Seçim

Diktatör, ülkesinde seçim yapar. Bakanlardan biri sevinçle diktatörün huzuruna çıkar: 
- Çok iyi haberlerim var başkanım. Son genel seçimlerde halkın yüzde 98,6'sının oyunu aldınız. Seçime katılanların sadece yüzde 1,4'ü size oy vermemiş. Başka ne isteyebilirsiniz ki?
Diktatör gülümseyerek cevap verir:
-Tabii ki o yüzde 1,4'ün isim listesini...

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Hakkı güçlendirmeyenlerdir ki kuvveti hak ederler.
Cenap Şahabettin