Yitik medeniyete yolculuk

Troya Müzesi

Köyde bulunan hediyelik eşya yapan ve satan atölyelerin yanı sıra; 1453 yılında İstanbul'u alan Fatih Sultan Mehmet ve 1915'de "Çanakkale Geçilmez" diyen 57. Alay Komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün, Çanakkale Zaferi ardından söyledikleri; "Hektor'un intikamını aldık" sözü ile taçlaşan Troya Medeniyeti'nin izlerini bulunduğu Troya Müzesi gezimiz sürüyor...

Dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Troya Müzesi, Antik Çağdan dünümüze uzanan Anadolu Medeniyeti izlerinin ve bulguların yer aldığı çok özel ve modern bir müze olma özelliğini taşımaktadır. Üç katlı dikdörtgen piramit şeklinde olan müze içinde; Troya kültüründen kalan arkeolojik bulgular ve belgeler yer almaktadır.

Ünlü Çanakkale domatesinin yetiştiği bereketli bir ova burası. Troya Ören Yerleri eski Kazı Başkanı Malfrat Kofman (Osman): "Her tarihi eser, bulunup çıkarıldığı topraklarda kalmalı ve korunmalıdır. Dünyanın en ünlü mitolojisinin bulunduğu ve Anadolu Medeniyeti'nin yaşadığı bu kutsal topraklarda çıkan tüm tarifi bulgular, insanlığın ortak mirasıdır. Korunmalı ve tanıtılmalıdır. Kıymetini bilin..." demişti.

Ünlü Tarihçi Homeros'un "İlyada ve Odessa" adlı eserlerinde yer alan pek çok mitolojik öykünün dramatik canlandırıldığı ve seslendirildiği müzede, bir detay olarak şu mitolojik öykü ile siz değerli hayatı keşfetme merakı olan gezginleri selamlıyorum, yeniden...

Gazeteci yazar Haluk Şahin abinin yıllar önce başlattığı Bozcaada "İlyada Okumaları"; dünyanın değişik ülkelerinden gelen şairlerin de katılımı ile Teyfikiye Arenası'nda da yapılmaktadır. Teyfikiyeli köylülerin ilgiyle izlediği ve dinlediği İlyada Okumaları'ndan, güzellik yatışmasının yapıldığı, dramatik canlandırmalı bir mitolojik öykü:

"Üç Güzeller Mitolojisi; Tanrıça Thetis ile Kral Peleus'un düğününe davet edilmeyen Nifak Tanrıçası Eris, düğünü bozmak için altın bir elmanın üzerine "en güzeline" yazarak düğünün ortasına atar. En güzelin kim olduğu konusunda tartışan tanrıçalar Hera, Athena ve Afrodit; Büyük Tanrı Zeus'un yanına giderler. Zeus, kararı çoban Paris'in vermesini ister. Üç tanrıça, onlara yol gösteren Hermes ile İda Dağı'na gelip Paris'i bulurlar. Her bir tanrıça, Paris'in kendisini seçmesi karşılığında vaatlerde bulunur.

Zeus'un karısı olan Hera, onu çok güçlü bir kral yapacağını, Athena ona zeka ve zafer vereceğini söyler. Afrodit ise, dünyanın en güzel kadını olan Spartalı Helena'nın aşkını vadeder. Genç Paris, kendisine altın elma sunan Afrodit'i seçer. Hera ve Athena, bu olaydan sonra, Troya'ya ve Troyalılar'a karşı amansız bir kin duymaya başlar... Dünyanın en güzel kadını ile çobanlık yaptığı dağda yaşayamayacağını anlayan Paris, kente gitmeye karar verir. O sırada, Troya'da düzenlenen bir yarışma için Troya Kralı Priamos, İda Dağı'nda yetiştirilmiş en iyi boğayı getirene ödül vereceğini açıklamıştır. Bunu fırsat bilen Paris yarışmaya katılır. Kız kardeşi ve aynı zamanda kahin olan Ksandra onu tanır. Oğullarını karşılarında yetişkin bir delikanlı olarak gören Hekabe ve Priamos, Troya'ya felaket getireceği kehanetini unutup, onu bağrına basar..."

"ey sevgili helena!.. yüreğim yangın yeri, kor

hektor-hektor-hektor! bizi yanık aşklara sor." DÖ.

Kaz (İda) Dağları'nın ve Troya Kültürü'nün yaşaması için; Yitik Medeniyet Troya'ya yapacağınız her sırdaş, şiirsel-mitolojik yolculuğun, sizi büyüleyen daha detaylı yönlerini görmeniz ve öğrenmeniz için, bu kaynak kitabı seçin...

Kaynak: Troya'nın Gelini Helena-2 cilt / Yusuf Ay.

Son...