Halk arasında Toprak Dede olarak bilinen TEMA Vakfı Kurucu Başkanı Hayrettin Karaca ebediyete uğurlandı…

İşadamı kimliği yanında sosyal yönüyle ön plana çıkan çok değerli bir insandı…

Türkiye çöl olmasın” sloganıyla erozyon ve Türkiye’nin çölleşmesi tehlikesine dikkat çekmek istiyordu… Bunun için varını yoğunu ortaya koydu.

3 milyondan fazla çocuğa eğitim desteği verdi…

Hakkında söylenebilecek o kadar çok şey var ki…

Özellikle bir konudaki gayreti, günümüz insani için tam bir ders niteliğindedir…

Dikkat etmişsinizdir… Veya internet arama motorlarına baktığınızda muhakkak gözünüze çarpacaktır…

Zengin olmasına ve varlıklı bir aileden gelmesine rağmen hep aynı kazağı giyerdi…

Gerekçesi ise çok manidardır.

Param var ama hakkım yok, gereksiz aldığımız her tüketim maddesinin doğaya bedeli var.”

Hayrettin Karaca’nın sadece bu tavrını örnek alsak, hepimiz için dünya daha farklı olacak…

Tam bir tüketim çılgınlığı yaşanıyor…

Parası olan harcayacak yer arıyor… Lüks, şatafat, gösteriş; almış başını gidiyor…

Sonradan görmeler “Benim param, size ne oluyor” kafasıyla israfta sınır tanımıyor.

On binlerce dolarlık çantalarla dolaşıyor.

En lüks arabalarla boy gösteriyorlar…

Sadece sonradan görmeler mi?

Bir lokma bir hırka” geleneğinden geldiğini savunan şeyhler, hocalar…

Hz. Peygamberimizin (SAV) bir hurma ile üç gün idare ettiğini gözyaşlarıyla anlatan profesörler…

Ben de ayakkabı boyayarak okudum” diyerek geçmişini örnek gösteren siyasiler…

Onlar da israfta sınır tanımıyor…

Lüks ve gösterişli sofralarda iftar açıyorlar…

En lüks arabalara biniyor, en lüks villalarda yaşıyorlar…

Eşleri binlerce liralık başörtüsü takıyor…

Mevlit törenleri ve sünnet düğünleri bile saraylarda yüzbinlerce lira harcanarak yapılıyor…

Diğer yandan Hayrettin Karaca bir hırka ile ömrünü tüketti…

Kim doğru yolda yaşamış…

Karar sizin…

****

Cahilin cesareti

İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı. Şöyle ki;

Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.”

Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:

Niteliksiz insanlar, ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.

Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.

Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.

Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.

Cornell Üniversitesindeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik “Nasıl geçti?” sorusuna öğrencilerden cevaplar istendi...

Soruların yüzde 10’una bile cevap veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların “testin yüzde 60’ına doğru cevap verdiklerini” düşündükleri; hatta “iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları” ortaya çıktı.

Soruların yüzde 90’ından fazlasını doğru cevaplayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70’ine doğru cevap verdiklerini düşünüyorlardı.

Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve “Dunning-Kruger Sendromu”nun metni yazıldı:

İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!

Ancak, bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.

Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.

Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…

Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken de kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler...

Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar...

Siz de çevrenize şöyle bir bakın” diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...

Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000’de, Nobel yerine Harvard Üniversitesinin Ig Nobel’ini alma nedeni “cahil olmamalarıydı.”

Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel’in bir sözüyle bitiriyorum:

Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”

(Ahmet Şerif İzgören)

***


 

TEBESSÜM

Kıyafet

İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi’nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü vardı.

Davetten çıkınca bir gazeteci sorar:

- Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?

Gandi, hiç aldırmadan cevap verir:

- Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

En güzel intikam başarıdır, seni sevmeyen herkesi üzer.

Jacques Lacan