Ali Koç, rekor sayıda üyenin oy kullanımıyla Fenerbahçe'nin yeni başkanı seçildi. 
Herkes Ali Koç'un kişiliğini, vaatlerini ve Fenerbahçe'ye katacaklarını anlatıyor.
Asıl üzerinde durulması gereken konu, Ali Koç'un başkan seçilmesinden öte kongrenin verdiği mesajdır.
Fenerbahçe kongresinde, 25 bin 650 üye başkan seçimi için oy kullanma hakkını sahipti. 21 bin 500 kişi kongreye katılarak oy kullandı. Kullanılan oyların 20 bin 736'sı geçerli sayıldı. 
Demokrasi ve tabanın yönetime tam katılması açısından gerçekten takdir edilmesi gereken bir durum...
Eğer Fenerbahçe kongresinde 21 bin 500 kişi değil de, sadece bin kadar üye oy kullansaydı sonuç çok farklı olacaktı. Ne kadar çok katılım, o kadar çok temsil, o kadar çok demokrasi... 
Şöyle bir düşünün... Türkiye'yi yöneten ve yönetmeye talip olan siyasi partiler, bin 200- bin 300 delege ile seçim yapıyor ve genel başkan seçiyor. 
Türkiye'yi yöneten veya yönetmeye talip kişiler, en fazla bin 300 partilinin oy kullanması ile belirleniyor. Fenerbahçe başkanı ise yirmi bin üyenin oy kullanması ile seçiliyor. 
Bu işte bir terslik yok mu?

 

Gerçekten ülkemize tam demokrasiyi getireceksek, öncelikle siyasi partilerdeki delege yapılanmasını bitirmek gerekir.
Siyasi partilerimizde önce delege seçimi yapılıyor. Seçim dediğime bakmayın, çoğu delegeler genel merkez tarafından belirleniyor. Sonra bu delegeler genel başkanı seçiyor. Yani tam anlamıyla al gülüm ver gülüm... Hal böyle olunca tüm yetki genel merkezin elinde oluyor.
Parti üyelerini temsil kabiliyeti olmayan delegeler yerine, tüm üyeler genel başkan ve parti yönetimini seçmek için oy kullansa, sonuç çok farklı olacak. 

 

Fenerbahçe Başkanı, 20 bin üyenin katılımıyla seçiliyorsa, bir parti genel başkanı da en az 50 bin üyenin katılımı ile seçilmelidir. 50 bin üye sayısına ulaşamayan parti de zaten seçime katılmasın.
Türkiye'de bir milyondan fazla üyesi olan partilerin genel başkanları bile bin delege ile seçiliyor.
Tüm üyelerin oylarıyla genel başkan seçimi yapılırsa, partilerdeki lider sultası sona erer.
Partiler genel başkanın tapulu malı olmaktan çıkar. 
Siyasi partilerimizde, bir kez genel başkan seçilen, ölene kadar bırakmıyor. Seçimle indirmek mümkün olmuyor. Çünkü delege sistemi, mevcut yapılanma buna izin vermiyor. 
Yüz binlerce üyenin oy kullanması ile genel başkan seçimi yapılırsa, sürekli seçim kaybedenlerin ölene kadar koltuğunda oturmaları mümkün olabilir mi?
Tam demokrasi için delege sisteminin sonlandırılması ve tüm üyelerin oy kullanabileceği bir sistemin hâkim kılınması gerekir.
Fenerbahçe bunun çok güzel örneğini verdi. Darısı tüm partilerimizin başına...

*****
Hava yastıkları açılsın mı?

Bill Gates, Microsoft'un bir seminerinde bilgisayar sektöründeki gelişmenin hızını anlatmak için şöyle bir benzetme yapar:
"Eğer Volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar hızlı gelişmiş olsaydı, bugün 500 dolara alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup dünya turu atmamız mümkün olacaktı."

 

Bill Gates'in bu açıklamasından birkaç gün sonra Volkswagen firmasının bir basın açıklaması yayınlanır. Açıklama şöyledir:
"Eğer otomotiv sektörü Bill Gates'in işletim sistemi gibi gelişmiş olsaydı, her alacağımız arabada tek koltuk olacak, diğer koltuklar için ekstra lisans parası ödemek zorunda kalacaktık. Arabamız sadece bizim ürettiğimiz benzinle çalışacak; gösterge tablosundaki tüm ikaz ve uyarı ışıkları yerine üzerinde 'ARABANIZ GEÇERSİZ BİR İŞLEM YÜRÜTTÜ VE KAPATILACAKTIR' yazan tek bir lamba olacaktı. Ayrıca her kazadan sonra arabanın hava yastıkları açılmadan önce bir düğmenin üzerinde 'HAVA YASTIKLARI AÇILACAK EMİN MİSİNİZ' diyen bir ışık yanacaktı." 
 ***
TEBESSÜM

Azrail

Sağır bir adam, hastanede yatan arkadaşını ziyaret etmek ister.
Düşünüp, taşınmış. "Ben ne sorarsam, o ne cevap verir" diye. Kendine göre hazırlık yapar.
"Nasılsın" derim, o da "iyiyim" der, sonra ben "oh, ne iyi" diye devam ederim, diye düşünür.
Hastanenin yolunu tutar. Arkadaşının odasına girer:
- Nasılsın, iyi misin?
- Ölüyorum.
- Oh, oh ne iyi... Hangi ilacı veriyorlar?
- Zehir.
- O ilaç çok iyidir. Doktorun kim?
- Azrail.
- Ondan iyi doktor yoktur.

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Demokrasinin kötü olan bir yönü çoğunluğun tiranlığına dönüşmesidir.
John Dalberg Acton