Suriye'nin kuzeyindeki hareketlilik ve Türkiye'yi tehdit eden unsurların güçlenmesi dikkatleri bu yöne çekiyor. Amerika'nın terör örgütleri ile işbirliği yapması ve özellikle İdlib'e operasyon için hazırlık yapması, gelecekte Türkiye'nin iyice terör örgütlerinin tehdit alanına girmesi anlamına geliyor.

Bu noktada ne yapılabilir?

ABD'nin el Nusra bahanesiyle İdlib'e operasyonu gündeme getirmesi Astana üçlüsünü harekete geçirdi. İran Genelkurmay Başkanı'nın ardından Rusya Genelkurmay Başkanı da İdlib gündemiyle Türkiye'ye gelecek. Askeri uzmanlar ABD'nin İdlib'deki terör örgütleriyle Türkiye'yi tehdit ettiğini belirterek, bu bölgeye operasyonun öne alınması gerektiğini ifade ediyorlar.

Zaman geçirmemek gerektiği üzerinde de duruluyor. Çünkü, geçen her zamanın Türkiye aleyhine işlediğine de dikkat çekiliyor.

ABD'nin Rakka operasyonunun ardından "Tahrir-el Şam" (El Nusra) ile mücadele bahanesiyle İdlib'e girmeyi gündeme getirmesi bölgede yeni bir hareketlenme yarattı. ABD planına karşı Rusya, İran ve Türkiye arasında temaslar arttı. İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri'nin, Türkiye ziyaretinde İdlib'e ortak operasyon önerdiği belirtildi. Ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov da İdlib gündemiyle Türkiye'ye geleceğini açıkladı.

Biz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son gelişmelerle ilgili yaptığı açıklamadaki şu sözlerini son derece ciddiye aldığımızın altını çizelim:

"Suriye'nin kuzeyinde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Kuramayacaksınız, vatanımızı bölemeyeceksiniz. Gereği neyse bunu yapacağız, yapacağız. Onlara gereken dersi bulundukları yerde vereceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklamaları İdlib'e operasyonun yakın zamanda gündeme gelebileceği şeklinde değerlendiriliyor.

Bölgeyi yakından tanıyan askeri uzmanlar İdlib'de çok sayıda silahlı terörist bulunduğunu vurgulayarak, ABD'nin Türkiye'yi tehdit etmek için binlerce teröristi Türkiye üzerine yönlendirme taktiği izleyebileceğini bildirdiler. İdlib'in terör gruplarından temizlenmesi için Türkiye, İran, Rusya işbirliğine Suriye yönetiminin de katılması halinde çok daha hızlı sonuç alınabileceğini ifade eden askeri uzmanlar, bu konuda geç kalınmamasını, aksi halde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalınabilineceğini vurguluyorlar.

21.YY. Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan Dilek de konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada Türkiye'nin İdlib konusunda çok geç kaldığını belirterek, "Zaman aleyhimize işliyor. Sorunun çözümü için yapılması gereken ilk şey Şam yönetimi ile işbirliğidir. Şam'la birlikte hareket edilirse sorun hızla çözülür. Şam'la irtibata geçmeme konusunda ısrar Türkiye'ye ihanet noktasına geldi. Bu hatadan en kısa sürede dönülmelidir" dedi.

Önümüzdeki dönemde İdlib'den kaçacakların Türkiye sınırına dayanacağını, siviller bahane edilerek uluslararası güçlerin Türkiye'ye "kapıyı aç" baskısı yapacaklarını kaydeden Dilek, Pentegon'un ABD Savunma Bakanı'nın Türkiye ziyareti ile ilgili olarak uzun bir aradan sonra "stratejik ortak" tabirini kullanmamasına da dikkat çekti.

Bazı AK Partili yöneticiler ve muhalefet de zaman geçirmeden İdlib'e müdahalede bulunmamız gerektiğini söylüyorlar.

Konuyu ciddiye almamız gereken günlerden geçiyoruz. Türkiye'yi köşeye sıkıştırıp, bölüp parçalamak isteyen güçler boş durmuyor. Bu durum karşısında dost ve müttefik olarak değerlendirdiğimiz Amerika'ya daha ne kadar güvenebiliriz? AB ülkelerinin de Amerika'nın çizgisinde hareket ettiklerini de unutmamız gerekiyor.

CHP'li vekil Öztürk Yılmaz da katıldığı bir TV programında Türkiye'nin Suriye politikaları konusunda önemli uyarılarda bulundu. Yılmaz, Türkiye'nin İdlib'e Amerika'dan önce müdahale etmediği taktirde PKK'nın Akdeniz'e uzanacağını belirtti. ABD'nin İdlib'e müdahale etmesi durumunda orada bulunan cihatçı grupların Türkiye'ye geleceğini söyleyen Yılmaz, El Nusa'nın 30-40 bin silahlı kuvvetle Hatay'ı ve Kilis'i işgal edebileceği uyarısında bulundu.

Şimdi bu gelişmeleri alt alta koyup değerlendirelim:

Türkiye'yi Suriye'de savaşa sokma çabaları meyvelerini vermeye başladı. Kaldı ki, böyle bir durumda Mehmetçik karşısında Amerika ve AB tarafından desteklenen, silahlandırılan ve cesaretlendirilen teröristlerle savaşmak durumda kalacak. Özetle savaş kapımıza dayanabilir.

Her zaman olduğu gibi birlik, bütünlük içinde olmamız ve iç ve dış düşmanlara karşı bunu korumamız gereken günler içindeyiz. Yanı başımızdaki bu gelişmeleri de hiç hafife almamamız gerektiğini bir kez daha altını kalın çizgilerle çizerek anımsatmak istiyoruz.