TEOG birkaç gündür Türkiye'nin gündeminde... TEOG kaldırılacak mı, kaldırılırsa yerine ne tür sistem getirilecek?

Sonunda Milli Eğitim Bakanı, TEOG (Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi) sınavının kaldırıldığını açıkladı. Ancak yerine ne konulacağı belli değil. Bakan, "Bize güvenin" diyerek konuyu geçiştirdi. 

Bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyor... Aileler bekleyiş içinde, çocuklar çaresiz... 

Çocuklar geleceğimizdir... Çocuklara iyi eğitim verebilmek için çağın ihtiyaçlarını karşılayacak bir eğitim sisteminin olması lazım...

Daha da önemlisi eğitim sisteminde istikrar olmalıdır...

Eğitimde istikrar yoksa getireceğiniz sistem ne kadar iyi olursa olsun başarı sağlayamazsınız...

Eğitimi yazboz tahtası haline getirirseniz, çocuklarımızın geleceğini karanlığa gömersiniz...

Türkiye'de sınav sistemi ve eğitimle ilgili o kadar değişiklik yapıldı ki, uzmanlar bile takip etmekte zorlanıyor...

Her sene farklı bir sistemle, farklı bir programla eğitim öğretim başlıyor...

Bu yıl da yine öyle oldu, her şey sil baştan değişti.

Neredeyse iki senede bir sınav sistemi değiştiriliyor...

Bu kadar değişikliğin olduğu yerde başarının yakalanabilmesi mümkün değildir...

Evin içini boyarken bile akşamdan sabaha karar verilmez, bir hesap yapılır, plan yapılır... 

Akşamdan sabaha alınan kararlarla eğitim sistemi değiştirilmemelidir...
Aksaklıklar varsa ki vardır, hatta çoktur...

Gerekli bir plan yapılır, alt yapı oluşturulur, gerekli bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra aşamalı olarak değişikliğe gidilir...

Akşamdan sabaha değişiklik yaparsanız, getireceğiniz sistem ne kadar iyi olursa olsun başarı sağlayamazsınız...

Kaldı ki, öğretmenleri, hatta idarecileri bilgilendirmeden, öğrencileri psikolojik olarak hazırlamadan sadece sistem değiştirmekle, başarı sağlanması mümkün değildir.

Tamamen sınavsız bir sistem, tembel öğrencileri ödüllendirir, başarılı öğrencileri cezalandırır...

Her şeyin tamamen sınava bağlı olması da öğrencileri psikolojik olarak yıpratır...

Başarılı öğrencileri daha da teşvik edecek ve öne çıkaracak bir sistem geliştirilmelidir...

Öğrencilerin azmini kıracak, ne getireceği bilinmeyen sistemlerden uzak durulmalıdır...

TEOG kaldırılırken, eğitim sistemi tamamen çökertilmemelidir...

***
50 lira ile ne alınır?

Kız, yine heyecanlı bir şekilde babasını bekliyordu. Babasını ne kadar çok sevdiğini babası dahil hiç kimseye anlatamamıştı. Anlatması da zordu. Çünkü daha beş yaşına yeni girmişti. Bu yaşta onun sözlerine kim kulak asardı ki? Fakat bir yolunu bulup babasının kendisiyle daha çok zaman geçirmesini sağlamalıydı.

Televizyondan ve gazete parçalarından daha kıymetli olduğunu bir türlü babasına kabul ettirememişti. Onlara kendisinden daha çok zaman ayırıyordu.

Babası eve gelir gelmez bütün sevecenliğini toplayarak; "Babacığım bir saatte kaç lira kazanıyorsun?" diye sordu.

Bu soru karşısında şaşıran baba, bir an önce televizyon başına geçmek için kızını hemen başından savmayı düşündü. Bunun için; 

- 50 lira kızım, dedi.

Kız, babasının bu cevabı ile hemen gitmedi. Biraz daha ısrarlı bir şekilde; 

- Babacığım bana 50 lira verir misin?
Babası bu muhabbetin uzamasını istemiyordu. Ama kızını da üzmek istemiyordu. Parayı verip hemen televizyon başına geçmeyi aklına getirdi ama 50 lira da çok para diye düşündü. 

- Git kızım, oyuncaklarınla oyna. 50 lira çok para. 

Kız odasına çekildi. Babası, hemen televizyon karşısına geçip istediği programı seyretmeye koyuldu.

Bu arada kızın odasından ağlama sesi gelmeye başladı. Babası televizyonu seyretmeyi bırakıp hemen kızının yanına koştu. Yine düşüp bir yeri mi acımıştı...

Odaya girdiğinde kızını yatağın içerisinde ağlar bir şekilde buldu. Kızını kucağına alıp susturmaya çalıştı. Fakat hıçkırıkları durdurmayı bir türlü başaramıyordu. 5-10 dakika bu şekilde ağlama devam etti. Hıçkırık seslerin yavaşlayıp ağlama sesi kesilince babası; 

- Kızım ne oldu. Nereden düştün, niçin ağlıyorsun? diye sordu.

Kız; 

- Sen bana 50 lira vermedin. 

- Peki, al. 50 lirayı ne yapacaksın?

Kız, annesi ve babasının kanını durduracak şu güzel cevabı verdi: 

- Babacığım sen bir saatte 50 lira kazanıyorsun. Ben bu 50 lira ile senin bir saatini satın alacaktım. Ve o bir saatte seninle istediğim bütün oyunları oynayacaktım...

****

TEBESSÜM

İlk iş

Delikanlı, okulu bitirdikten sonra müracaat ettiği mağazada çalışmak üzere işe kabul edilir. Büyük bir sevinçle ertesi gün işe başlamak üzere mağazaya gider.

Mağaza yöneticisi sevecen ve sıcakkanlı bir şekilde delikanlıyı karşılayarak,

"Hoş geldin" dedikten sonra delikanlının eline bir süpürge tutuşturur; "İlk önce şu süpürgeyle arka taraftaki rafların altını temizleyiver" der...

Delikanlı kızgınlığı yüzünden belli olacak şekilde; 

- Ben üniversite mezunuyum."

Yönetici bunun üzerine bir adım geriye çekilerek;

- Özür dilerim, bilmiyordum. Süpürgeyi bana verirsen nasıl temizlik yapman gerektiğini gösteririm.

****

GÜNÜN SÖZÜ

Planınız bir yıl içinse pirinç ekin, on yıl içinse ağaç dikin, yüzyıl içinse insanları eğitin. 
Huang-Çe