Türkiye’nin gündemi dünyayla birlikte malum Koronavirüs… Önlemler, uyarılar, yasaklar vs. birbiri ardına açıklanıyor. Basından ve TV’lerden takip ettiğimize göre Korona’yı en fazla ciddiye alanlar büyükşehirlerde yaşayanlar… Daha küçük şehirlerde bu rehavete virüsün “Türkiye’ye geç geldiği iddiası” ve “Bana bir şey olmaz” mantığı işliyor anlaşılan. Zira bir haftayı aşan bir sürede yüzlerle ifade edilen ve 4 kişinin ölümüne neden olan virüsün bu kadar hafife alınmasının başka mantığı olamaz. Hükümet yetkililerinin açıklamalarının ardından arka arkaya TV’lere çıkan doktorlar, uzmanlar, profesörler de bunun kanıtı gibi.

Umrecilere yaptırım uygulanmalı

Ayrıca ders veren hocaların gizlice görüntülerini çeken sağlıkçılar da bunu kanıtlıyor. Bir doktorun öğrencilere ders verirkenki sözlerine başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere kimsenin “yalanlamaması” da buna örnek gösterilebilir elbet. Kamuoyunda da sıklıkla gündeme gelen ve bu algıya neden olan Umreciler bu virüsün yayılmasının en önemli parçası. Bunu kimse inkar edemez. Kurallara uymayan, karantinadan kaçan, sadece 14 gün bile evinde oturmaya razı olmayan Umreciler, virüsün yayılmasının en büyük nedeni.

Tek başına suçlu olamazlar

Elbette Umreciler tek başına “suçlu” ilan edilemez. Dünya bu virüsle uğraşırken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Umre izni vermesi en fazla tartışılması gereken konu. İzni verip, geri dönmelerine müsaade etmeleri de bu konunun en önemli ayaklarından biri. Hükümet, karantina kurallarını daha sıkı tutamaz mıydı, caydırıcı önlemler alamaz mıydı, Umre’den gelenleri, çocukları gecenin bir yarısı kapı önüne koyup, birkaç hastaneyi karantina bölgesi ilan edip oralara götüremez miydi? Bu soruların yanıtlarının tamamı “Evet”le cevaplanabilirdi. Ama yapmadı…

Alkış tufanı kopsun

Bu nedenle dünyaya korku salan bu virüs Bilim Kurulu’ndaki hocaların da dediği gibi birkaç haftayı bulmadan 5 hatta 10 binlere yayılacak. Hastalananların ne kadarı sağ kalacak bunu öngörmek mümkün değil. Tek umudumuz 7/24 dinlenmeden, yemeden-içmeden görevlerinin başında olan sağlıkçılar… Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı her akşam 21.00’deki “alkış” desteğini daha yüksek sesle dillendirip, sağlıkçıların önünde bir kez daha saygıyla eğilmeliyiz…