Kazdağı yöresinde Tahtacılar Türkmen olarak anılmakta. Türkmenler ve Yörükler birbirleri için "Aramızda soğan zarı gibi ince fark var," derler. Kazdağları yöresinde Türkmenlik, Tahtacılık ve Alevilik-Kızılbaşlık birbirlerine eklenen değerleri oluşturuyor. 
Yüzyıllar ötesinden günümüze Tahtacılar doğayla iç içe yaşamışlar. Doğayı yaşamanın kaynağı olarak göre gelmişler. Kendi dertlerinin dermanını doğal bitkilerden elde ettikleri ilaçlarla kendileri bulmuşlar. Giyim kuşamları, el sanatları, yemek kültürleri ile büyük bir kültürel zenginliğe sahipler. 

Göçebelik koşullarında işin en büyük kısmını Tahtacı kadını omzunda taşıyor. Onlar, hem fiziksel, hem ruhsal anlamda yiğitler, özgürlüklerine sahipler. Çocukların bakımını, ev işlerini, hayvanların ürünlerini üretime dönüştürmeyi onlar gerçekleştiriyor. 
Tahtacıların yemek kültürleri, düğün, ölüm gelenekleri diğer Türkmenlerden farklı değil. İşlevlerine göre cuma akşamı veya yılın belirli günlerinde yapılan cem ayini Anadolu'daki diğer ocaklı Alevilerle büyük benzerlik gösteriyor. Tahtacılarda din dışı müzik uygulamaları seyrek görülüyor. Dinsel yaşamdaki müzikte ise Ayin-i Cemlerde uygulanan bir Tahtacı stilinden söz edilebilir. 
Nefesler en yaygın müzik türü olarak karşımıza çıkıyor. Buna deyiş diyorlar. En yaygın tür Duvaz-ı İmamlar. Semahlar arasında Kırklar Semahı, Abdal Musa Semahı, Turnalar Semahı en çok bilinenlerden. 
Tahtacı'larda kadınlar çamaşır günlerinde veya rüya gördüklerinde kendi aralarında "dernek" yaparlar. Dernek, toplu yenilen yemek, yiyecek ikramıdır. Bir nevi saçı'dır. Dernek yapan kadın, kirden kurtulmuş aklanmıştır. Rüyanın dernek ile hayra yorulması dilenmiş olur.

Muharrem Orucu'nun bitiminde aşure yapılmadan önce horoz ve her Nevruz'da mutlaka horoz kesilir. Cuma akşamları erkân yapılırken, cemdeki düşküne ceza olarak bir horoz bir dolu cezası sık sık verilir. Horoz Cebrail olarak bilinir. Yemini tutmamak için horoz kesilir. Böylece yemin bozulmuş olur. 

Muharrem ayında Kerbela olayı için tutulan yasın sonunda Muharrem'in 12. günü yapılan etkinlik "Aşır bayramı" olarak anılıyor.  Yas süresince isteyenler oruç tutar. Herkes kendini biraz dünya işlerinden çeker. Örneğin, Muharrem ayında saz çalıp eğlenilmez, ağaç kesilmez, değirmende buğday öğütülmez, traş olunmaz, oyun oynanmaz, eğlenilmez, yumurta, et yenilmez, su ve içki içilmez, düğün yapılmaz. 12. gün yastan çıkıldığı için bayram sayılıyor. Bu gün ve daha sonraki günlerde her ev aşure pişiriyor, köylüyü davet ederek içiriyor ve dağıtıyor. Bu nedenle bu bayrama "Çorba bayramı"'da deniliyor. 

Kurban Bayramı'nda et kesme süresi iki gün. Aileler mutlaka bayramın ilk günü kurban kesmeye gayret ederler. Kesilen kurbanların etleri paylaşılır. İkinci günde bayram yapılır ve bayram biter. Üçüncü günü herkes işinde gücündedir. 
Hıdırlez bayramı 6-7 Mayıs'ta kutlanır. Önce mezarlıklar ziyaret edilir. Mezarlar temizlenir, çiçeklerle donatılır. Mezarların başında yemekler yenir. Adaklar dağıtılır. Herkes allı pullu donanmıştır. Köydeki evlerin kapıları çiçeklerle donatılır. 
Cılbak bayramı, 15-30 Ağustos tarihleri arasında yapılan bayramdır. Kazdağı'nın zirvesinde bulunan Sarıkız ve Cılbak yatırları için kurban kesilir. Bu bayramdaki kurbanda hıdrellezdeki gibi akrabalar toplanarak ortak kesilir. Bir inanışa göre, Sarıkız'ı ziyarete gelen köylüler hacı sayılır.        

Ramazan Bayramının bir adı da bişi bayramıdır. Ramazan ayında Kazdağı Alevi Türkmenleri genellikle oruç tutmazlar. Ancak Bayram sabahı her evde "Bişi" lokması yağda kızartılarak pişirilir. Konu komşu birbirine ülüş götürür. Tatlılar yapılır. Yenilir, içilir, bayram bir günde biter.