Suriye ve son günlerde gündemden düşmeyen Fırat’ın doğusu konusu halen gündemimizdeki ana madde olarak masada duruyor. Müttefikimiz Amerika ile Fırat’ın doğusu ve kuzey Suriye’de güvenli bölge çalışmalarının da sıkıntılarla sürmekte olduğunu izliyoruz.

Komşuda neler oluyor? Amerika ve Rusya’nın ana hedefi ne? Suriye üzerinde Türkiye’nin etkisi ne olacak?

Kafalardaki sorular çoğaldıkça Suriye üzerindeki senaryolar da yazılıp çizilmeye başladı. Her kafadan bir ses çıkıyor ve Suriye sorunun nasıl çözülebileceğini hiç kimse tahmin edemiyor.

Yeni Çağ Gazetesi’nde Arslan Bulut, “Fırat’ın doğusunda gerçekten neler oluyor?” başlığı taşıyan bir yazı yayınladı. Bulut, yazısında Fırat’ın doğusundaki gelişmelerin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile yakın ilişki içinde olduğuna değiniyor ve Suriye’nin Türkiye için bir çıkmaz olduğunu vurguluyor.

Baştan bu yana iddiamız şu oldu:

Suriye’de Amerika ile Rusya birçok konuda anlaştı. Her iki süper güç, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Her ne kadar Suriye’de işleri Rusya üzerinden yürütmeye çalışıyorsak da bugün dayanışma içinde olduğumuz komşumuza da güvenmememiz gerekiyor.

Arslan Bulut’un yazısından bir bölümü şimdi sizlerle paylaşacağız. Burada Amerika ile Rusya’nın Suriye’deki paylaşımlarını ve dayanışmasını da açıkça göreceğiz.

Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır: Suriye’de kesinlikle Amerika’ya olduğu kadar Rusya’ya da inanmamamız gerektiğini sıkça dile getiriyoruz. Son olaylar bizim görüşümüz doğruluğunu ortaya koymaktadır.

Bakınız, Arslan Bulut, Fırat’ın doğusundaki gelişmelerle BOP arasında nasıl bir bağ kuruyor, birlikte okuyalım:

* BOP haritası iyi incelenirse, ABD dayatması olarak PKK ile masaya oturulması ve açılım politikalarının başlatılmasının sebebi de anlaşılıyor. PKK'nın BOP haritasında Kürdistan içinde gösterilen Doğu ve Güneydoğu illerinde hâkim olması için yığınak yapması, hendekler kazarak kurtarılmış şehirler oluşturması, bunları uygulayabilmesi için de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin elinin kolunun bağlanması gerekiyordu.

* Nitekim Güneydoğu'da terörle mücadele eden subaylar, içlerine sızmış FETÖ'cü kadronun da desteğiyle, Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davalarında kendisini savunamaz duruma düşürülmüş, bu olayların devamında terör örgütüne yönelik hiçbir operasyona izin verilmemişti. Operasyon yapanlar, Ergenekoncu diye suçlanıyordu. Açılım süreci, doğrudan, BOP haritasının hayata geçirilmesine hizmet ediyordu.

*Suriye'de, Fırat'ın batısını Rusya'nın, doğusunu ABD'nin kontrol etmesi, iki taraf arasında çok önceden kararlaştırılmıştı.* TSK'nın Afrin harekâtından önce, 2018 yılı başında, Washington Enstitüsü için hazırlanan 'Suriye savaşında sekteryanizm' başlıklı, 70 harita ile bölgedeki etnik ve dinsel grupların dağılımlarının incelendiği bir raporda, Afrin, Kürtlerin çoğunlukta olduğu ama Türkiye sınırında Türkmenlerin de yaşadığı bir bölge olarak gösteriliyor ve yakın gelecekte "Türkmenistan" olarak adlandırılabileceği belirtiliyor...

*Raporda yer alan 57 numaralı haritada Suriye ve Irak'ın nasıl bölüneceği gösteriliyor.

*Afrin'deki harekâta, Türkiye'deki siyasi iktidarın güçlenerek yoluna devam edebilmesi için ses çıkarılmadığı, esasen ABD ve Rusya arasında bölgenin paylaşıldığı anlaşılıyor

*Türkiye'nin Rusya'nın kontrolündeki Afrin bölgesinde harekât yapmasına yol verildiği ancak Amerikan kontrolündeki bölgeye sokulmamasına karar verildiği ortaya çıkıyor.

*Zaten, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, Tayyip Erdoğan ile yaptığı, resmi kayıt tutulmayan 3.5 saatlik görüşmeden sonra 'Suriye'nin kuzeyinde kim nereye egemen olacak, önümüzdeki süreçte bunlara karar vereceğiz' demişti.

Önümüzdeki haritalar, raporlar ve gelişen olaylar Türkiye’nin bölgede sıkıştığını ve bir çıkmaz içine düştüğünü gösteriyor.

Bazı Ortadoğu uzmanları ve dış politika yazarı Suriye’nin Türkiye için bir batak olduğunu, Suriye çıkmazının faturasının ağır olacağını sürekli söylediler ve yazdılar. Çoğu zaman biz de bu görüşlere katıldık.

Bugün gelinen noktaya baktığımızda Suriye batağının giderek daha da derinleştiğini görmekteyiz. İçinde bulunduğumuz durumu bizi yönetenlerce de görüldüğünü ve gereken önlemlerin mutlaka alınacağını düşünüyoruz.

Bütün bunların yanında beka sorunumuz olarak gördüğümüz PKK/ PYD güçlerinin giderek çoğalması ve ağır silahlarla donatılmaya devam edilmesi de ayrıca değerlendirilmesi gereken hayati bir konudur.