Galatasaray Kadın Basketbol Takımı Başantrenörü Efe Güven, kendi kariyeri, takımının son durumu, gelecek planları ve mevcut sezonla ilgili Demirören Haber Ajansı'na (DHA) özel açıklamalarda bulundu.

13-14 sene önce sarı kırmızılı kulübe adım attığını söyleyen Efe Güven, şu ifadeleri kullandı:

"Ben bundan 13-14 sene önce bu kulübe girmiş ve genç bir yaşta antrenörlüğe başlamıştım. İkinci ismim diye tahmin ediyorum, Ekrem Memnun'dan sonra her yaş kategorisinde çalışıp A takıma çıkan, Galatasaray bünyesinde. Bu benim için ayrı bir mutluluk, ayrı bir gurur. Marina ayrıldığı süreçte ben Gelişim takımı antrenörüydüm ve KBBL'de şampiyon olup, TKBL'ye çıkmıştık. Ben o dönem, bir TKBL takımı için oyuncu araştırıyordum, oyuncu bakıyordum, belki takımımıza bir yabancı koyup, gençlerle birlikte çok ezilmeyecekleri bir şekilde oynamaları için. O süreçte bana dediler ki, A takım için de oyuncu bak. Ben Ekrem Memnun döneminde de görev alıyordum zaten. Benchte durmuyordum ama saha dışında, antrenmanlarda analizlerde yer alıyordum. Oyuncu bilgim vardı. Oyuncu araştırmasına başladım o dönemde. Sonrasında 2-3 hafta sonra bana dediler ki: A takım antrenörü olma imkanın var, antrenör olacakmış kadro hazırla. Listeyi hazırladım, süreç biraz uzun sürdü. Ağustosa doğru görev tebliğ edildi. Biz de transferde geç kalkmıştık. Mevcut durum içinde kurulacak en iyi kadroyu kurduk. Bütçeden bahsettik geçen sezon. Son 15 seneye kıyasla daha mütevazı bir bütçemiz vardı. Bütçe doğrultusunda kurulabilecek en doğru kadroyu kurmaya çalıştık. Bu kadroyla birlikte verdiğimiz mücadeleyle birlikte de taraftarın, camianın takdirini kazandık. Şampiyon olamadık, kupa alamadık. Büyük kulüplerde şampiyon olamadığında, kupa alamadığında başarısız sayılırsın. Bizim Galatasaray'daki taraftarın ve camianın bakışı biraz daha farklı. Bizim kültürümüz biraz daha sahada mücadele eden, o arma için savaşan, canını dişine takan grubu gördüğü zaten, sen zaten şampiyon olmuşsun gibi, kupa almışsın gibi sana yaklaşıyor."

Takıma ilk geldiği dönemde tecrübeli oyuncuları yönetmekte sıkıntı yaşayıp yaşamadığına yönelik gelen soruya yanıt veren Güven, "Geçen sene yabancılarla ilgili kafamda pek bir soru işareti olmamıştı. Benle çalıştıkça, onlar beni tanıyacaktı. Ben zaten onları tanıdığım için getirdim. Bir de şöyle bir şansınız var, siz Galatasaray gibi bir kulübe oyuncu getiriyorsunuz. Galatasaray Kulübü, Avrupa'da bir marka. Onlar için de çok önemli bir vizyon. Onları buraya getirdiğin için size minnetleri oluyor. Çalıştıkça sizin güveninizi kazanıyorlar. Ben de onların güvenini kazanıyorum. Moriah Jefferson'u bundan önceki senelerde tanıyordum. Onunla diyaloğum benim çok iyiydi. Hala da görüşüyoruz, o bambaşka bir karakterdi zaten. Işıl'la ilgili şöyle bir şansım oldu benim; benim karımın çocukluk arkadaşı. Sıra arkadaşı, o kadar yakınlar. Işıl'ı 18 yaşından beri tanıyordum, üniversiteye beraber girmiştik. Işıl benim yakın arkadaşımdı, arkadaşlıktan ötürü birbirimizi iyi biliyordum. Tabii işle arkadaşlık farklı oluyor. Sahanın içinde birbirimize adapte olduk. O da çok önemli antrenörlerle çalıştı. Aramızda iyi bir bağ ve iletişim var. Sonuç olarak profesyoneliz. Çok keyifli bir şekilde devam ediyor" diye konuştu.

"Gidip evde bütün gün uyuyabilirim, ben böyleysem oyuncuları düşünemiyorum"

Sakatlıklardan dolayı çok zorlandığını söyleyen Efe Güven, "Tabii ki çok zor. Siz sezon başında bir yol haritası belirliyorsunuz, transfer yapıyorsunuz ve 15 kişilik bir kadro kuruyorsunuz. Bu kadroyu kurmanızın sebebi sakatlıklara, ekstra durumlara önlem olması. Bu kadar şey üst üste gelince de ister istemez 'Ne oluyor' diyorsunuz. Yaşadığım sakatlıkların hepsi de ilginç. Birisi bandajını çıkarırken ayağını kesti, birisi maçta boş şut atarken dizi döndü, birisi idmanın sonunda çarpışarak dizinden sakatlandı. Hastalarımız çok fazla oluyor. Lulea'ya giderken Işıl'ın vertigosu tuttu. Orada İnci'yi oynatamadık, hastalandı. Maç içinde Alperi bileğini burktu. Geriye düştüğümüz periyotta Alperi yoktu. Bu da bir tecrübe. Bu da işimin içerisinde olan zorluklar. Bunların üstesinden geldiğiniz zaman iyi bir antrenör oluyorsunuz. Bahanelere, mazeretlere sığınarak, oyuncularım yoktu demek daha kolay. Bunun yerine sizin antrenörlük, koçluk kaliteniz ortaya çıkıyor, takımın oyunu belli oluyor. Bu takım demek ki bir şeyler yapabiliyor, devam edebiliyor. Bir de şöyle bir şanssızlığımız oldu bizim, 5 tane üst üste deplasman oynadık. Çok ender rastlanan bir şey, hepsi de zorlu seyahatlerdi. Sonuç olarak bu bizim işimiz. Bu işi yaptığımız için bunun karşılığını alıyoruz. Ama ister istemez yoruluyorsunuz. Ben oynamamama rağmen, ben bile bitik haldeyim. Bir gün gidip evde bütün gün uyuyabilirim. Oyuncuları düşünemiyorum. Teknik anlamda, maç hazırlığında ve rotasyonu yaparken zorlanıyorum ama sağ olsun herkes elinden gelen mücadeleyi ortaya koyuyor" dedi.

"Gerekli müdahaleyi yapacağız"

Sakatlıklar ve eksiklerin ardından transfer yapıp yapmayacakları sorusunu yanıtlayan Güven, "Sürekli yönetimimizle, özellikle Erol Özmandıracı ile sürekli konuşuyoruz. Öncelikle 4 maçı geçmek istedik, bu 4 maç bizim için çok önemliydi. Aceleci davranmak istemedik. Tabii ki gerekli müdahaleyi yapacağız. Yarın (Bugün) oynayacağımız Elazığ maçı var. Bu maçı oynayıp, tekrardan oturup değerlendirme yapacağız ve gerekeni yapacağız" açıklamasını yaptı.

"Avrupa'da kulüp çalıştırmayı çok isterim"

Gelecek planlarından bahseden genç başantrenör, şöyle konuştu:

"Ben hayatım boyunca buradan ayrılmak istemiyorum, burada kalmak istiyorum dersem, bu gerçekçi olmaz. Ama Galatasaray'ın beni istemediği sürece kadar, ben Galatasaray'da kalmak isterim. Ben burada başladım. 13-14 sene oldu. Türkiye standartlarında bir kişinin, bir kurumda 14 sene kalması kolay değil. Galatasaray'ın beni istemediği sürece kadar ben buradayım. Daha uzun seneler buralarda olmak isterim. Ekrem Memnun'un elde ettiği başarıları elde edip onu geçmek çok isterim. Hedef olarak gelebileceğiniz en iyi noktada başladım. Avrupa'da bir tane kulüp çalıştırmak çok isterim. Milli takım her Türk antrenörün hayalinde olan bir şeydir, öyle bir fırsatım olursa tabii ki çalıştırmak isterim. Ama benim önceliğim her zaman Galatasaray olur. Yurt dışından güzel bir teklif gelirse, yurt dışında çalışmak isterim. Şansım Galatasaray, şanssızlığım Ekrem Memnun gibi bir Türk antrenörden sonra gelen ilk Türk antrenör olmam. Bazı yerlerde görüyorum, Ekrem hoca şöyle yapıyordu, Efe hoca böyle... Bu tür eleştirileri bile övgü olarak alıyorum çünkü Ekrem Memnun ile beni kıyaslıyorsanız, demek ki..."

"En büyük hayalim erkek takımı çalıştırmak ve Avrupa arenasına çıkmak"

Efe Güven, örnek aldığı bir başantrenör olup olmadığı sorusuna, "Çok fazla antrenörle Galatasaray'da çalıştım. Ama kadın basketbolda bir rol modelin var mı diye sorarsan, yok. Tabii beni daha fazla etkileyen antrenör, çalıştıklarım arasında Ekrem ağabey olmuştur. Ekrem ağabeyin çalışma şekli, basketbola olan aşkı, hayatının basketbol olması bana ilham kaynağı oldu. Ama dünya üzerinde baktığınızda, benim birazcık daha 5'e 5'i oynayan, maç içinde hamleler yapan, koçluğunu daha fazla gösteren antrenörlere karşı ilgim daha fazla oluyor. Türkiye'de baktığınız zaman Ergin Ataman, Ufuk Sarıca ve Orhun Ene'yi sayabilirim Türk antrenör olarak izlediğim ve bir şeyler kapmak istediğim. Erkek basketbolunu da çok takip ediyorum. İzliyorum. Hatta benim en büyük hayalim bir erkek takımı çalıştırmak ve Avrupa arenasına çıkmak" yanıtını verdi.

"erkekler Euroleague sürprize çok açık"

Erkekler EuroLeague ile ilgili de görüş bildiren Güven, "EuroLeague için favori kim dersen, kestiremiyorum. Sürpriz galibiyetler, mağlubiyetler oluyor. Tabii her zaman Real Madrid favori olmasa bile şampiyonluğa oynuyor, final oynuyor. Çok sürprize açık. Sürpriz bir takım da çıkabilir aradan. Beni gördüğüm kadarıyla şu an Real Madrid fena gitmiyor yani" diyerek sözlerini noktaladı.

Öte yandan Efe Güven, yaz ayında yapılan ödemeler ile birlikte kadın basketbolda, kulübün kimseye borcunun kalmadığını ve ödeme sıkıntısı yaşanmadığını söyledi.