Gönül isterdi ki, bu yazıda Beşiktaş'ın zor da olsa elde ettiği Yeni Malatyaspor galibiyetini ve Ljajic'in takıma getirdiği havayı, genel olarak takımın oyununu ayrıntılarıyla analiz edeyim. Ama ne yazık ki, bundan daha önemli gördüğüm saha dışı olaylara dikkat çekmek zorundayım.

MHK Başkanı Yusuf Namoğlu'nun düzenlediği ceza sistemi sayesinde; adaleti ceplerine göre dağıtan hakemler, teknolojiye inat bakılmayan VAR ve göreve çağırılan derin yapılanma benim futbola inancımı zedeliyor. Bu yüzden bugün, maçın analizinden çok arka planda oynanan oyunlardan bahsedeceğim. 
Şunu unutmayın ki, Beşiktaş taraftarları olarak biz oynanan oyunları çok iyi biliyoruz. Hayallerini çaldığınız, şampiyonluklarını alıp başkalarına peşkeş çektiğiniz camianın çocukları artık büyüdü ve size izin vermeyecek.

* * *
Rakip oyunculara araba hediye etmeler, rakibinin rakibine teşvik primi vermeler, görülmeyen ofsaytlar, verilen kırmızı kartlar, hükmen mağlubiyetler, saha kapatmalar, haksız penaltılar, Papila'lar, Palabıyık'lar... Oyun her seferinde farklı olsa da, hedef alınan ve çıkar sağlanan camia hep aynı. Süper Lig'in henüz başlarında bunları tekrar tekrar dillendirmemin sebebi belli. Takımın üzerinde oynanan oyunu detaylı bir şekilde gözler önüne sermek ve futbolun özgür dinamiklerinin bu oyunlara "dur" demesini sağlamak.

Tam 10 yıldan sonra bugün taraftar "Yönetim uyuma takıma sahip çık" diye haykırdı. Artık taraftarın da burnuna kadar geldiği için yapılanlara göz yumamaz haldeyiz. 

"Yavuz hırsız ev sahibini yeterince bastırdı" artık camia olarak buna bir son vermemiz lazım.
Burdan MHK Başkanı Yusuf Namoğlu'nu istifaya davet ediyorum. Hem de ligin selameti için acilen yapmalı bunu. Eğer futbolun içinde olmayı bukadar fazla istiyorsa aşığı olduğu malum takımın yönetimine girmesini ve adalet dağıtacak mevkiyi derhal terketmesini tavsiye ediyorum. 

* * *

Geçen sezondan beri Beşiktaş hangi maçı hakeme rağmen kazansa o hakem kızağa çekiliyor ve haftalarca maç verilmiyor. Gel gelelim Beşiktaşın mağlup olduğu maçlarda ise ödüllendirircesine o maçın hakemine peşi sıra maçlar veriliyor. Bir ayrı konu ise, iki sene boyunca iki günde bir maç oynamaya itilen ve özellikle Şampiyonlar Ligi öncesi az dinlendirilip deplasmana yollanan Beşiktaş ve talep etmesine rağmen cuma günü oynatılmayan maçlar hafızalarda tazeliğini koruyor. 
Söz konusu malum takım olunca isteğe göre fikstür hazırlayıp ortam tamamen belli kişilerin "başarıya" ulaşması için hazırlanıyor. Bu da yetmez gibi geçtiğimiz yılların istatiklerine bakarsak son 10 senede Beşiktaş derbiler öncesi 9, malum takımlar ise biri 2 diğeri sadece 1 kırmızı kart görmüş. Ayrıca son 41 derbi maçında da Beşiktaş lehine bir tane bile penaltı verilmezken, aleyhine adaletsiz bir biçimde onlarca penaltı verilmiş. Artık lütfen futbol geçen hafta yazımda da belirttiğim gibi sahada oynansın, masabaşı oyunlarını bırakın...

* * * 

Göreceksiniz değerli okurlarım. Önümüzdeki hafta bu adaletsiz sistem malesef yine beni haklı çıkartacak. Gelecek haftanın maçı, önceki akşam o kırmızı kart çıkmadan önce başladı bile. Sizden ricam zahmet edip haftaya oynayacağımız rakibin bu hafta maçını kimin yöneteceğine bakarsanız herşey gün yüzüne çıkacaktır. 

Son sözüm ise değerli Beşiktaş taraftarına; oyun büyük değerli renkdaşlarım. Şenol Hoca'ya sahip çıkmamız gerekiyor çünkü o, bu ülkenin şımarık ikiz kardeşlerinin hegomonyasını yıkan takımın başındaki kişidir. Unutmayın ki, bir gemi kaptanı olmadan oradan oraya savrulur, ellerini ovuşturup ağızlarının suyu akarak birbirimize düşmemizi bekleyenlere fırsat vermeyip, safları sıklaştıracağımız vakit gelmiştir artık. 

Haydi birlikte yeni zaferlere yelken açmaya..