Doğu Türkistan'da yaşayan Uygur Türklerinin yıllardır süren Çin zulmü her nedense Türkiye'de sessizce izleniyor. Buradaki soydaşlarımızın sıkıntılarına adeta kulaklarımızı tıkamış durumdayız. Bizi yönetenlerin de seslerinin çıkmaması gerçek anlamda düşündürücüdür.

Dünya'nın birçok yerinde Uygur Türklerinin içinde bulunduğu durum gündem yaratabiliyor. Dış sivil toplum örgütleri de konu ile yakından ilgileniyor. Kınama haberleri geliyor.

İşte somut bir örnek:

Almanya'nın Duisburg kentinde bulunan Doğu Türkistan Kültür ve Enformasyon Merkezinde Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri tarafından Çin'in Doğu Türkistan'daki Uygur Türklerine yönelik baskı ve asimilasyon politikaları protesto edildi.

Söz konusu toplantıya çok sayıda sivil toplum kuruluşu katılım gösterdi. Toplantının açılış konuşmasını Doğu Türkistan Kültür ve Enformasyon Merkezi Başkanı Abdulcelil Karakaş gerçekleştirdi.

Karakaş, "Uzun zamandır Doğu Türkistan'da zulüm devam ediyor Müslümanlar bakıp duruyor, bunu anlamak mümkün değil. Biz, din kardeşi, kan kardeşi değil miyiz? Nasıl kardeşiz, hem insan değil miyiz? Lafı fazla uzatmayacağım, bizlere tercüman olan futbolcu kardeşimiz Mesut Özil'in mesajı okunsun, O'nun mesajı her şeyi anlatıyor. Kendisine Uygur Türkleri adına, huzurunuzda teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

Almanya'daki Türk STK'ları yayımladıkları ortak bildiri ile, Çin'in sistematik baskı ve asimilasyon politikalarına karşı çıktı. Bildiride, şu ifadelere yer verildi:

"Dünya kamuoyunun vicdanları bozulmamış, insan doğup, insan kalabilen, insanca yaşayıp kendisinden farklı olanların, yaşam hakkına, diline, dinine ve ırkına saygı duyan insanların vicdanına sesleniyoruz.İnsan hakları haftasının hemen ertesinde, dünyanın bir ucunda uzun yıllardır devam eden ve özellikle de sessiz çoğunluğunun suskunluğu neticesi hüküm süren bir insan hakları ihlaline, bir zulme dikkat çekmek, bunun yaparken de hem insani hem de vicdani bir sorumluluğu yerine getirmek istiyoruz. Doğu Türkistan'da Çin hükumetinin uyguladığı politikalar neticesinde temel insan hakları bağlamında tüm değerlerin ihlal edilmesi sonucu 35 milyonluk Müslüman Uygur Türklerinin yok olmayla yüz yüze bırakılması söz konusudur."

Yine bir başka gelişme:

Avrupa Parlamentosu (AP) Doğu Türkistan'da Uygurlar ve diğer Müslüman azınlık gruplara yönelik baskı rejiminden dolayı Çin yönetimini kınayan bir karar aldı. Baskı politikasının sorumlusu Çinli yetkililere yaptırım uygulanmasını istedi.

AP'de temsil edilen belli başlı siyasi gruplar tarafından ortaklaşa hazırlanan "Çin'deki Uygurların Durumu" başlıklı karar tasarısı Strasbourg'daki genel kurul oturumunda ezici oy çoğunluğuyla kabul edildi.

Uygurların durumu hakkında Kasım 2019'da yayımlanan "China Cables" belgelerine dayandırılan kararda, Doğu Türkistan'da 10 milyondan fazla Müslüman Uygur ve etnik Kazak kökenlinin yaşadığı, Çin'in bu bölgede "terörü yok etme" adına yürüttüğü mücadelenin "din ve etnisiteye karşı savaşa dönüştüğü" görüşü dile getirildi.

Bölgede "eğitim kampı" adı altında bir milyonu aşkın Uygur ve diğer etnik gruplardan Müslümanın yüksek güvenlikli enterne kamplarında tutulduğu, bu kamplarda tutulanlara yönelik "sistematik beyin yıkama" gerçekleştirildiği not edildi.

Tüm bu baskı rejimini kınayan AP, Çin hükümetinden suçlama, dava veya mahkûmiyet olmaksızın keyfi tutuklamalara derhal son vermesini, tüm kampları kapatmasını ve bu kamplarda tutulanların koşulsuz serbest bırakılmasını talep etti.

Kamplardakilerin Çin ile iş yapan uluslararası şirketlerin tedarik zincirinde zorla çalıştırıldıkları yönündeki haberlere dikkat çekilen kararda, AB özel sektörüne, tedarik zincirlerini kontrol etmeleri ve "Uygurlara yönelik baskının suç ortağı olmamaları" çağrısında bulunuldu.

Uygurlar, Kazaklar ve diğer Müslüman gruplara baskının temellerinin Çin'de en üst düzey siyasi yönetim tarafından Nisan 2014'te atıldığına dikkat çekilen kararda, bu politikanın Şubat 2018'den itibaren yoğunlaştığı ve yurt dışında yaşayan Uygurlara taciz boyutuna ulaştığı belirtildi.

Bazı AB devletlerinin siyasi iltica başvurusunda bulunan Uygurları Çin'e geri göndermeyi askıya almış olmasını memnuniyetle karşılayan AP, bu kişilerin iltica başvuru işlemlerine hız verilmesini istedi.

Uygurlara ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik baskının Çin-AB diyaloğunda sistematik biçimde gündeme getirilmesini isteyen AP, Pekin yönetiminin muhaliflere yönelik siber gözetimi daha da yoğunlaştırmak amacıyla kullanabileceği mal ve hizmetlerin ihracatı ve teknoloji transferi konusunda AB devletleri ve uluslararası toplumu da uyardı.