Siyasilerin taraf olduğu “iptal”ler, kendilerine ne kazandırdı bilemiyorum ama vatandaşa faturası ağır oluyor.

Önce İmar Barışı’ndan ve bir bölümünün iptal etmesinden bahsedelim.

Kaçak yapılan binalar ile, ruhsatlı olduğu halde proje harici eklentisi bulunan binalarla ilgili 2018 yılında TBMM’den bir düzenleme geçti. Düzenleme ile İstanbul’daki onbinlerce binadaki “kaçak”lar kayıt altına alınacak ve yasallaşacaktı. Bir anlamda “imar affı” çıkarılmıştı bu tür yapılara.

Kanun, İstanbul Boğazı’nın iki yakasındaki ilçelerin “Boğaz Öngörünüm Bölgesi” olarak adlandıran bölümünü de kapsıyordu.

Vatandaş, evine tapu ve iskân almak için seferber oldu ve İmar Barışı için gerekli harcı yatırarak beklemeye başladı.

Sarıyer, Beykoz ve Üsküdar’daki 40 mahallede, kaçak ve imara aykırı yapılar, düzenleme uyarınca yapı kayıt belgesi alarak yasal hale geldi.

Ama CHP, Boğaz Öngörünüm Bölgesi’ne İmar Barışı uygulanamayacağını, bunun Boğaziçi İmar Kanunu’na aykırı olduğunu belirterek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi de, 2 yıl sonra kanunla ilgili “iptal” kararı verdi.

FAİLİ MAÇHUL KALDI

İptal kararıyla birlikte hayalleri yıkılan vatandaş, doğal olarak CHP’ye tepki göstermeye başladı. Sarıyer Belediyesi, İmar Barışı kapsamında tapu vermeye hazırlanırken, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla süreç durdu. Daha önce Belediye Başkanı Şükrü Genç’ten “Tapularınızı vereceğiz” müjdesi alan vatandaşlar, CHP’nin başvurusuyla yasal dayanak kalmadığı için tapularını alamayacaklarını duyunca tepki göstermeye başladı.

CHP’nin bir Sarıyer Belediye Meclis üyesi, durumu vatandaşa anlatamadıklarından ve bu yüzden halkın yüzüne bakamadıklarından yakınarak “Kaç tane milletvekilini aradıysak, iptal için Anayasa Mahkemesi’ne başvurma kararını kimin aldığını bilen yok” diyor. Meclis üyesi, görüştükleri milletvekillerinin “Önümüze geldi imzaladık, ama kim hazırladı bilmiyoruz” dediğini de ekliyor.

Sarıyer’de son yerel seçimlerde AK Parti güçlü bir aday çıkarmıştı. Doğma büyüme Sarıyerli olan Salih Bayraktar'ı aday göstermişti. Bayraktar, İmar Barışı’nı öneren isimlerin başında geliyordu. Buna rağmen CHP’li Şükrü Genç yüzde 55,97 oranında oy alarak seçimi kazanmıştı.

İmar Barışı’ndan faydalanmak için para yatıran ancak CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasıyla bu haktan mahrum olan vatandaşların tepkisi dinecek gibi değil. Sarıyer CHP teşkilatı da bu iptal yüzünden kabuğuna çekilmiş durumda. Kısaca, AK Parti’nin çıkardığı her yasayla ilgili yaptığı gibi CHP İmar Barışı’na karşı da Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. İptal kararıyla olayın ekonomik faturası vatandaşa, siyasi faturası ise CHP’ye çıktı.

ANLAMSIZ BİR İPTAL

Bir başka “tuhaf” iptal kararı da Marmaray’la ilgili geldi.

2013’te Ayrılıkçeşmesi-Kazlıçeşme arasında sefere başlayan Marmaray’da “aktarma”lı ücret uygulaması vardı. Marmaray’ın Gebze-Halkalı arasındaki 43 istasyonda hizmet vermeye başlamasıyla birlikte aktarma da kaldırıldı.

Seçimleri kazanarak işbaşına gelen yeni İBB yönetiminin, Şubat 2020'de UKOME'ye sunduğu teklifle, Marmaray'ın yeniden aktarma uygulamasına dahil edilmesi sağlandı. Böylece İstanbulluların aktarma imkânı ile 7 lira yerine aktarma yaptıysa eğer 3,5 lira ödeyecekti. Hat, diğer tüm raylı sistem hatlarının yanında, metrobüs, otobüs ve minibüs hattıyla entegre hale getirildi. Alınan kararla, Metrobüs’ün yoğunluğun bir kısmının Marmaray hattına kaydığı da tespit edildi.

Ancak, TCDD tarafından açılan dava sonucunda; Temmuz 2020'de UKOME kararında yer alan elektronik bilet ücret düzenlemelerinin Marmaray ile ilgili hükümler içeren kısımlarının yürütmesinin durdurulmasına karar verildi. İBB, hemen Bölge İdare Mahkemesi'ne itirazda bulundu ve koşulları oluşmayan yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verildi. İstanbul 10. İdare Mahkemesi “TCDD'ye ağır külfet getireceği ve bu düzenlemenin hangi sebeple yapıldığı somut tespitlere yer verilmediği” gerekçesiyle, yeniden yürütmenin durdurulmasına karar verdi.

Konu, 26 Kasım’da UKOME toplantısında gündeme geldi. Merkezi yönetimin UKOME’deki temsilcilerinin verdiği oylarla “Marmaray’da aktarma alır” uygulaması reddedildi.

Marmaray’da seyahat eden İstanbullular, kaç durak gittiğine bakılmaksızın 7 lira ödemeye başladı. Otobüsten, metrodan, vapurdan inen vatandaşlar da aynı ücreti ödemeye başladı. Üsküdar-Sirkeci arası Marmaray kullananlar, Şehir Hatları vapurunu kullanmaya başladı.

İBB yönetimi, “Aktarma işleminde aradaki farkı biz TCDD’ye ödüyoruz” diye savunuyor uygulamayı. TCDD ise mahkemeye başvurup “Kuruma ağır külfet getiriyor” diyor.

Vatandaş ise, alınan karara tepki göstererek “Karar, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun vatandaş yararına attığı adımı baltalamayı amaçlıyor” diyor.

Görüldüğü gibi, partiler değişiyor ama zihniyet değişmiyor. “Rakibi ayağından aşağı çek” siyaseti, her partide uygulanıyor.

Olan da vatandaşa oluyor. Ondan sonra siyasetçiler “Halk neden bize güvenmiyor” diye oturup eften püften hesaplar yapıyor. Algılar farklı olabilir ama bu iki net olayda “olgu” böyle maalesef.