Gün geçmesin ki, siyasetle ilgili bir anket sonucu yayınlanıyor. Kamuoyu araştırma firmaları, künyesini de açıklıyor elbet bu anketlerin. Ancak "pandemi" koşullarında telefonla yapılan anketlerin sonuçlarına bel bağlayan muhalefet, yerel seçimlerde elde ettiği başarının motivasyonuyla birlikte "erken seçim" talebini daha sık dillendiriyor artık. Bu elbette muhalefet partilerinin en demokratik hakkı.

Anketlerde, hâlâ "kararsızlar" ikinci büyük grubu oluşturuyor. Anket sonuçlarını sağlıklı veri kabul ettiğimiz zaman bile iktidarı oluşturan Cumhur İttifakı'nın oy oranı ile Millet İttifakı'nın oy oranı arasındaki makasa baktığımızda, özellikle parlamento tablosunda büyük değişim göstereceğini söyleyemeyiz. Anketler, "kararsız" oylar dağıtıldığında da Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağını gösteriyor. Ama bu tablo "seçim ortamı"na girildiğinde nasıl oluşur, pek kestirmek mümkün değil.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde ilk turda yüzde 51'i yakalayabilmek için minik küsüratların bile büyük önemi var. İttifaklar bu yüzden kıymetli hale geliyor. Küsüratın cazibesi, yeni partilerin de kurulmasını tetikliyor doğal olarak. Eğer iş sadece partisini parlamentoya taşımaktan ibaret olsa, ne Mustafa Sarıgül parti kurardı, ne de diğer bir çoğu. Bu partilerin, seçim sath-ı mailine girildiğinde kapı kapı dolaşıp pazarlıklar yapacağına şahit olacağız. Bu durum, siyasette renklerin buluşmasını mı getirir, yoksa daha "çirkin" bir görüntünün oluşmasına mı yol açar buna siz karar verin.

Demokrasi tarihimiz, bu konuda pek parlak bir anılara sahip değil çünkü.

MUHALEFETİN ADAY SORUNU

Peki; yayınlanan anket şirketlerini kamuoyu araştırma şirketinin çapı ve geçmiş referanslarından bağımsız değerlendirdiğimiz halde ortaya çıkan tablo ne?  Cumhur İttifakı'nda oy kaybı var. Bunda kuşkusuz, ekonomideki dalgalanmaların sokağa yansıyan sıkıntıların büyük etkisi var. Alım gücü düşen vatandaşın, faturayı mevcut iktidara kesmesi de gayet normal bir sonuç. Küresel gelişmeler, pandemi koşulları vb. gerekçeler, sofraya koyduğu ekmeğin dilimleri küçülünce vatandaşın pek umurunda olmuyor.

Anketler bu sonucu verirken, pek konuşulmayan ama dikkat çekici diğer bölümüne de bakmak gerekiyor. "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına kim aday olarak çıkarsa oy verirsiniz" sorusuna verilen cevap, muhalefetin handikapını da ortaya koyuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a en yakın oy oranını İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları yakalıyor anketlere göre. Diğer parti liderleri vb. anketlere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'la boy ölçüşecek kadar bile oy alamıyor.

İster Millet İttifakı genişlesin, isterse üçüncü bir ittifak modeli ortaya çıksın, muhalefetin "aday" sorunu olduğu anketlerle de net şekilde ortaya çıkıyor. Gönlünden adaylık geçen tüm parti genel başkanlarının bu konuda ciddi bir muhasebe yapma ihtiyacını ortaya koyuyor bu tablo.

YENİ İTTİFAKLAR OLUR MU?

Bu sütunda geçtiğimiz aylarda "Kılıçdaroğlu'nun büyük kumarı" başlığıyla yer alan yazımda, Millet İttifakı'nda çatlama olabileceğini, hatta bu derin ayrılığın üçüncü bir ittifak modelini getirebileceğini anlatmıştım. Kılıçdaroğlu ile bazı "marjinal sol" kökenli CHP'lilerin HDP'ye toz kondurmama, Selahattin Demirtaş'ı HDP'nin mevcut yönetiminden daha fazla sahiplenmelerinin bu riski doğurduğunu da vurgulamıştım. Bu risk, giderek "yaklaşan tehlike"ye dönüşüyor Millet İttifakı açısından. Özellikle İYİ Parti üzerinde kurulan HDP'ye mesafe ve Demirtaş'ın hukuki durumu konusundaki baskı, giderek ağırlaşıyor. İYİ Parti, HDP'nin kapatılmasıyla ilgili olarak şimdilik "millet oy vermeyerek kapatmalı" dese de, ardından şerh düşüp "PKK ile arasına mesafe koymadığı sürece adımızın bir arada anılmasına tahammülümüz yok" tavrını da koyma ihtiyacı duyuyorlar.

CHP'de, Kürt seçmenden oy almak için HDP'yi taşeron olarak kullanma iştahı arttıkça, ittifakı bir arada tutan diğer unsurlar da önemsizleşecektir. Eşyanın tabiatı gereği, İYİ Parti'nin, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Saadet Partisi'ni de kapsayan bir ittifakın amiral gemisi olması mümkün. Bu, aynı zamanda ilk turda 3 adaylı bir Cumhurbaşkanlığı seçimi anlamına geliyor. Bence sağlıklı olan ve Türkiye'de seçmenin iradesini en net şekilde sandığa yansıtabileceği tablo da bu. Böyle bir seçenek devreye girdiğinde CHP, HDP ile açık ittifak yapmaya cesaret eder mi, orasını emin olun ben de kestiremiyorum.

SİYASETİN 'SÖZ' SORUNU

Daha doğrusu buna, partilerin "yancıları"ndan çıkan "çatlak sesler" sorunu desek daha doğru olur. İktidarın cazibesi gereği, bünyenin dışına itilmemek ya da bünyede yer almak için "dışarıdan" ahkâm kesenler nasıl AK Parti'nin zaman zaman başını ağrıtsa da, son dönemde bu daha çok CHP'yi sarsar oldu.

Adının önündeki sıfatta "eski" ibaresi yer alan CHP'li siyasetçiler yanında, kendisini muhalif cehphede konumlandıran gazeteci, aydın vb. titrle video paylaşım sitelerinde boy gösterenler, son dönemde gündemi de belirlemeye başladı. Daha doğrusu, AK Parti kendisine verilen pasları doğal olarak gole çevirme çabasına girerek bu "çatlak" sesleri gündemde tutmayı başarıyor. Siyaseten bu doğru bir strateji. Ama aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğini benimsediğini vurgulayan bazı isimlerin toplum tarafından kabul edilmeyecek, hatta tepki çekecek sözleri de AK Parti cenahında sıkıntı yaratıyor.

Burada tek fark var. AK Parti cephesi adına konuşan "yetkisiz" isimlerin "aykırı" sözleri, zaten hiç bir zaman bu partiye oy vermeyi düşüsinmeyen  kesimler tarafından gündemde tutuluyor. Ama Cumhur İttifakı'na oy verenler, o "çatlak" sesi pek duyamıyor bile.

Propaganda açısından da aynı problem var. Herkes, kendi tribününe hitap ediyor ve "slogan siyaseti" ile seçmenini bir arada tutmaya çabalıyor. İşte bu durum, "yeni seçmen" kazanımını getirmediği gibi, dökülenleri toplamayı da sağlamıyor.

Anketleri önemseyenlerin, olası bir erken seçimin Cumhurbaşkanlığı açısından sonucunu kestirmek gibi bir çabası varsa tek tavsiyede bulunabilirim.

Kamuoyu araştırma şirketlerinin "Sizce mevcut sorunları kim daha çabuk ve iyi çözebilir" sorusuna verdiği cevap. "Nedir" diye bana sormayın, biraz da siz çabalayın ve bilgiye ulaşmanın yollarını bulun dostlar.