İnternet üzerinden randevulu lüks taşımacılık yapan UBER sürücüleri ile taksiciler arasındaki mücadele giderek sosyal bir soruna dönüşüyor. Dünya şehri İstanbul'da neredeyse her gün bir vukuata karışan taksici haberi düşüyor önümüze. Bunlardan bazıları da UBER'le yaşanan "vahşi rekabet"le ilgili oluyor. 

UBER konusu, 24 Haziran'da yapılan seçimlerden önce de gündeme oturmuş, son Başbakan Binali Yıldırım, bir yönetmelik değişikliğiyle bu uygulamanın son bulacağını açıklamıştı. Mayıs ayının son günlerinde düzenlemeyi açıklayan Yıldırım, turizm belgesiyle korsan taşımacılık yaparken yakalanan araç sahiplerinin, yolcu taşımacılığı için aldıkları belgeyi 2 yıl boyunca kullanamayacağını açıklamıştı. Düzenleme, D2 yetki belgeli araçları da kapsadığı için UBER'i cazip halden çıkarıyordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Haziran'da katıldığı iftar programında Yıldırım'ın açıkladığı düzenlemeye atıf yaparak "Bir de bu Uber, muber diye bir şey çıkmış. O iş bitti. Artık böyle bir şey yok. Geçenlerde bunu zaten Sayın Başbakan açıkladı. Bizim taksicilik sistemimiz var kardeşim, nereden çıktı bu iş? Avrupa'da varmış, bana ne Avrupa'dan" ifadelerini kullanmıştı.

Yıldırım 11 Haziran'da taksicilerle sahurda buluşmuş, "Bu ülkede hiç kimse bedavadan para kazanamaz. Yasal olmayan yoldan ticaret yapamaz. İstediği kadar teknolojisi olsun. İster uzaydan internet kullansın, ister kablodan kullansın. Burada vergi mükellefi olmayan hiç kimse iş yapamaz. Bu kadar net" demişti. Yıldırım, 29 Mayıs'ta yapılan yönetmelik düzenlemesinin ardından 7 bin kişinin UBER işinden vazgeçtiğini duyurup "Yok öyle 3 kuruşa 5 köfte. Yok, yağma yok" demişti. Taksicileri de UBER'i doğuran sebepleri sorgulayıp, kendilerine çeki düzen vermeye çağırmıştı.
Ne taksiciler düzeldi, ne UBER kalktı. Turizm belgesine konulan katı sınırlar esnetildi ve 3 kuruşa 5 köfte artarak devam ediyor.

* * *

İstanbul'da 30 bini aşkın taksici var. 18 bin de taksi... Taksicilerden şikayet bir türlü bitmiyor. Karıştıkları vukuatlar da. Geçen hafta sonu "taciz" ve "fahiş ücret alma" suçlamasıyla yakalanan taksicinin ehliyetine daha önceden 100 ceza puanı yazıldığı ve bu yüzden el konulduğu ortaya çıktı. Aracında uyuşturucu kullanan, alkollü şekilde araç süren, müşterisiyle "kısa mesafesi" tartışması yaşayan derken hemen her gün bir vukuatın haberi düşüyor önümüze. Yaşananlara ve sonuçlarına bakınca taksicilerin bile kendilerini savunamayacağı bir manzara çıkıyor karşımıza. 
Taksicilerle olumsuzluklar yaşayanlar ya da yakınları yaşamış olanlar, UBER ya da korsan araçları tercih ediyor doğal olarak. Bir ticari taksiye vereceği ücretin yüzde 20 fazlasını ödeyerek VIP yolculuk yapmak, her müşterinin egosunu okşuyor. Aracı çağırırken, gideceğin yere kadar kaç para ödeyeceğini önceden biliyorsun. Sistem, yolcu için her açıdan avantajlı. Dolayısıyla taksicilerin bu şartlarda UBER ile rekabet etmesi mümkün değil.

Taksicilerin meslek kuruluşlarında, ağırlıklı olarak plaka sahiplerinin sözü geçiyor.

Plaka sahiplerinin sadece yüzde 5'i fiilen taksicilik yapıyor. Kalanlar, 3-5 galeri aracılığıyla kiraya veriyor plakalarını. Bu galerilerde de vahşi bir sistem uygulanıyor. 40 bin liralık bir araç, hava parası, boyası, depozitosu derken 80 bin liraya maloluyor. Aylık kira bedeli de 8 bin 500 lira. Yıllık kira sözleşmesi yapılıyor ve sözleşme bitiminde bir kez daha hava parası ödeniyor. Bu ödeme de tamamen kayıt dışı. Hatta galeriye ödemeye gittiğinizde, senet dışarıdan bir yerden getiriliyor ve parayı alıp senedi öyle veriyorlar. Sözleşmeyi yenilemeyen ise 80 bin liraya malettiği aracı "taksi çıkması" olarak en fazla 20 bin liraya satabiliyor.
* * *
Gelelim, ticari taksi sürücüsüne... Çoğunluğu, ya emekli ya da başka bir iş bulamadığı için taksicilik yapan kişiler. Taksi sürücüsü olmak için gerekli belgeleri temin etmek için 300-400 lira yetiyor. Günde 12 saat takside çalışan kişinin, mal sahibine (ya da plakayı kiralayan kişiye) 220 lira ödemesi gerekiyor. Aracın yakıtı, yıkama ücreti, yemeği vs. derken toplaması gereken minimum para 500 lira. Yani saatte 40 liraya yakın bir parayı toplayamayan şoför zarar ediyor, aradaki farkı cebinden ödemek zorunda kalıyor.

Bir kişinin yasal çalışma sınırı 8 saat. Ama ticari taksilerde bir kişi bazen 24 saat bile çalışmak zorunda kalabiliyor. Bunu takip edip düzene koyacak bir sistem yok. Eğer rahmetli Adnan Kahveci döneminden kalma Taksimetre yerine, "akıllı" bir cihaz konulsa, sürücüler de çip bulunan sertifika kullansa denetim daha kolay olacak. Ama bu hiç bir plaka sahibinin işine gelmiyor. 8 saat sınırı, 3 sürücü mecburiyeti, dolayısıyla gerçek usulde vergi ve Ticaret Odası kaydı mecburiyeti getiriyor. 

Yerel seçimler öncesinde taksiciler yine siyasetçilerle buluşacak ve UBER'e karşı destek isteyecek. Son Başbakan ve şu an TBMM Başkanı olan Binali Yıldırım, İstanbul'a aday olması halinde kendisine "Yok öyle 3 kuruşa 5 köfte" sözü hatırlatılacak. Yıldırım mutlaka o zaman da bir takım açıklamalar yapacak. Ama sorun yine çözülmeyecek. Çünkü, "onlarca taksi plakası" olanlar ile 3-5 oto galerisi arasında kurulan "kayıt dışı sömürü" düzenine çomak sokmayı kimse akıl edemeyecek.