Uzun zamandır İYİ Parti'de Genel Başkan Meral Akşener'in "Geri dönmeyeceğim" kararı tartışılıyor. Teşkilat, Akşener'in Ağustos ayında yapılacak Kurultayda yeniden aday olması için çaba gösteriyor. Bu satırlar yazılıncaya kadar partide suların halen durulmadığını görmekteyiz.

Akşener'in Afyon'da yapılan parti toplantısında "Oyumuzun beklentimizin altında çıkmasını ben de içime sindiremiyorum. Ortada bir başarısızlık varsa tüm sorumluluk bendedir" dediği söyleniyor.

İYİ Parti yönetim kadrosu ise, 12 Ağustos'ta yapılacak olan Parti Kongresinde yeniden aday gösterilmesi için her türlü baskı ve girişimi artırmaya başladı. Akşener halen kararında ısrar ederse "Siz yoksanız biz de yokuz ve istifa ederiz" açıklamaları yapılıyor.

İYİ Parti, merkez sağdaki boşluğu doldurmak, AK Parti karşıtları için umut olmak için doğdu ve seçimlere de katılarak başarılı da oldu.

Tek sıkıntı Akşener'in Cumhurbaşkanlığı adaylığında beklediği oyu alamamış olmasıdır.

Bu konun da iyi analiz edilmesi gerekiyor.

Israrla şunu söylemek istiyoruz:

Siyaset uzun soluklu bir maratondur.

Ağır koşullar altında yapılan bir seçimde beklenen başarı elde edilememiş olabilir. Bu, kendisine umut bağlayan ve oyunu veren seçmenlerin yüzüstü bırakılmasını gerektirmez. Kaldı ki, teşkilatlarda olağanüstü çalışma içinde olan ve iYİ Parti'yi yukarılara taşımak isteyenler de bu kararlarla hayal kırıklığına uğratılmışlardır.

Parti içinde çatlak sesler varsa, sorunlar oluyorsa bunlarla baş etmek Genel Başkanların işi olmalıdır. Yönetmek de bir sabır ve ustalık işidir. Öngörü meselesidir. Her partide çürükler olabilir, bunlar zaman içinde temizlenir.

Eğer bir parti umut olmak için sahaya çıkıyorsa bunu ne pahasına olursa olsun inatla sürdürmek zorundadır. İlk seçim sonrası havlu atılıyorsa, kitlelerin bu koşullar altında bu partinin peşinden gitmesi de beklenemez.

Kendi sorunlarını çözmemiş, kökleşmemiş, programları alt üst olmuş bir siyasi oluşum, Türkiye'nin sorunlarını nasıl çözecek? Umut olduğu kitleleri, oy veren seçmeni nasıl kucaklayacak?

İYİ Parti için "Tek seçimlik parti" imajını yıkmak, yeniden dirilmek, her şeye baştan başlayıp, kendisini "umut" olarak görenlerin karşısına daha güçlü çıkabilmek için yeniden yapılanmaya gitmek gerekirken, Akşener'in "Artık ben yokum" çıkışı ve inadı partinin kısa zamanda "tabela partisi" haline dönüşmesine neden olur.

Bu partinin kuruluş aşamasında teşkilatların nasıl oluştuğunu, gönül verenlerin nasıl bir çaba ve çalışma içinde olduğunu yakinen bilenlerdeniz. Çok zor koşullar içinde ilk seçimde bu kadar başarı elde edilebiliyorsa bunun küçümsenmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Süleyman Demirel, darbe sonrası yaşanan "yasaklı dönemde" bile sabırlı hareket etmiş, kendisine ve partiye gönül vermiş olanları yüzüstü bırakmamıştı.

Aynı Demirel 10 yıl yasaklı kalması sonrasında küllerinden yeniden doğmuş, ilk seçimde partisini iktidara taşıyarak Başbakan olmuş, daha sonra da Cumhurbaşkanı Demirel olarak Çankaya Köşkü'ne kadar çıkmıştı.

Bu süreçte seçimlerde Demirel'e miting yapmak için meydanlar bile verilmemiş, her türlü zorluklar çıkarılmış, eşit koşullarda hareket edilmemişti.

Ancak, Demirel de kendisinin peşinden koşanlar da tüm bu engelleri millet iradesi ile aşmasını bilmişlerdi.

Yazımızın başlığını "Siyaset uzun soluklu bir maratondur" şeklinde atmamızın nedeni de budur.

Bu vesile ile Süleyman Demirel'i de rahmet ve minnetle anıyoruz.

Son söz:

Temennimiz, merkez sağda büyük bir boşluğu dolduracağına inandığımız İYİ Parti'nin "tek seçimlik parti" olmadığını gösterecek iradenin ortaya konulması ve Akşener'in hata olarak gördüğümüz kararından geç de olsa geri dönmesidir.

İkna edilme çabalarının da sonuç vereceğinin düşünüyoruz.