Ahmet Kutsi Tecer, kısa sayılabilecek ömrünü; ülkesinin eğitimine, sanatına ve kültürüne adayan, bütün yönleriyle timsal insanlardan biriydi. O,  içinde vücut bulduğu halkının kültürünü benliğinde özümsemiş, sevdasını yüreğinde taşımıştı. 
Cumhuriyet Türkiye'sinin Anadolu'ya aydınlık götüren ilk eğitimcilerinden oldu. Şiirleriyle, halk bilimi alanındaki çalışmalarıyla, oyunlarıyla ve güzel Türkçesiyle günülerde taht kurdu. Kurmaya da devam ediyor. Eğiticiydi, şairdi, yazardı bunlar Türk edebiyatı için önemliydi. Ama edebiyatımıza en büyük hizmetlerinden biri Aşık Veysel'i keşfedip, onu gün yüzüne çıkarmasıydı. 

Ahmet Kutsi Tecer, babası Abdurrahman Bey, Kudüs'te görevliyken, 4 Eylül 1901'de doğdu. Onun için babası ona Ahmet Kudsi adını koymuştu. 
Okula başlama yaşı geldiğinde Kudüs'teki Fransız Frerler okuluna verildi. Babası Kırklareli'ne atanınca ilk ve orta öğrenimini (Numune Mektebi İdadisi) burada sürdürdü. İstanbul'a geldiklerinde Kadıköy Sultanisi'nde lise öğrenimini tamamladı. 

Milli mücadele başladığında Halkalı Yüksek Ziraat Okulu'nun öğrencisiydi. 1922 yılında burayı bitirdi. Yüksek Öğretmen Okulu sınavlarına girdi. Parasız yatılı olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde felsefe öğrenimine başladı. 
1925 yılında Yüksek Öğretmen Okulu'nun bursuyla Paris'e gitti. Biyoloji eğitimi alması planlanmıştı. Ama o felsefe derslerine devam etti. Paris Kütüphanelerinde Türk tarihi ve edebiyatı konularında araştırma yapma, notlar çıkarma imkânı bulmuştu. 

Ahmet Kutsi Tecer, 1927 yılında İstanbul'a döndü. Felsefe öğrenimini 1927-1929 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde tamamladı. 

Sivas Erkek Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak gönderildi. Ahmet Kutsi Tecer'in hayatında bir dönüm noktası Sivas olmuştu. Dört yıl kaldığı Sivas'ta Türk Halk edebiyatı, âşıklık geleneği ve halk bilimi açısından pek çok ilki gerçekleştirmişti. 
Sivas için ise Ahmet Kutsi Tecer, toprak altında kalmış hazinelerine gün yüzüne çıkaran ve onları ulusuna armağan eden define bulucuydu. 
Ahmet Kutsi Tecer Sivas'la öylesine özdeşleşecekti ki, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıktığı zaman, Ulaş, Kangal, Şarkışla, Gemerek ilçeleri arasında yer alan Tecer dağlarının adını kendine soyadı olarak aldı. 
Ahmet Kutsi Tecer 1942 yılında Bakanlığın üst düzey bir görevine, Talim Terbiye Kurulu üyeliğine atanmıştı. Bu görevi uzun sürmedi. O yıl yapılan ara seçimlerde Adana milletvekili olarak TBMM çatısı altına girdi. Bir yıl sonraki Genel Seçimlere de ise Şanlıurfa Milletvekili oldu. 
1946 yılında çok partili hayata geçilirken, onun siyesi hayatı bitiyordu. Gazi Eğitim Enstitüsündeki eski görevi felsefe öğretmenliğine döndü. 
Aramızdan ayrılışına kadar geçen sürede özellikle folklor kurumlarıyla yakından ilgilendi. 
Ahmet Kutsi Tecer, 23 Temmuz 1967 Pazar gecesi Vakıf Gureba Hastanesi'nde vefat etti.  Bir şiiriyle yazımıza nokta koyalım. 

Nerdesin?

Geceleyin bir ses böler uykumu.
İçim ürpermeyle dolar:--- Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgarlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana:---Nerdesin?

Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden
Ta derinden bir gün bana "GEL" desin.