Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanan Türkiye Kupası maçı şifresiz kanalda yayınlandığı için yaşanan olayları canlı canlı herkes seyretti.

Tribünden atılan bir madde ile Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş'in kafası yarıldı. Beş dikiş atıldı. Geceyi hastanede geçirdi...
Futbol Federasyonu, Çarşamba günü yönetim kurulunun toplanacağını ve maçla ilgili kararı vereceğini duyurdu.  

Şaka gibi... Tüm dünyanın gözü bu maçta... Aynı gece toplanıp niye karar almazsınız. Hadi aynı gece olmadı ertesi gün Futbol Federasyonu niye toplanmaz?

Bundan daha önemli bir işiniz mi var? Yoksa tatilinizi mi bölmek istemediniz?

Futbol Federasyonu toplantıyı haftaya ertelerse şiddet nasıl duracak?

Maç gecesi stadın içinden canlı yayına bağlanan bir gazeteci, Şenol Güneş'in seyirciyi tahrik ettiğini iddia etti... Yorumcular olayın komplo olduğunu dile getirmeye başladı... Büyük çoğunluk "ama" ile başlayan yorumlarını güya tarafsız ağızla rakibi suçlayıp durdu...
Yorumcularla kalmadı... Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, "Kan nerede, çakmak nerede?" diyerek aslında Şenol Güneş'in numara yaptığını iddia etti. Hatta pazartesi günü oynanan maçtaki basın toplantısında bunu tekrar ve üstüne basa basa dile getirdi...
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da "Komplo" dedi...

Olay öyle bir hale getirildi ki, mağdur olan Şenol Güneş suçlu ilan edildi...
Bir tek olayı çıkaranlara madalya takmadıkları kaldı... Yakında onu da yaparlarsa şaşmamak lazım...
Yanlış anlaşılmasın ben Beşiktaş veya Fenerbahçe taraftarı değilim...
Köşe atışı yapılırken her köşeden sahaya yabancı madde yağdırıldı.

Yedek kulübesinin arkasından seyirci ne bulmuşsa sahaya attı... Hatta tribündeki koltuğu söküp attılar...
Bütün bunları canlı canlı herkes gördü... Herkesin gördüğünü yok sayarak, hiçbir şey olmamış gibi hareket edersek sporda şiddeti önleyemeyiz...
Önce şunu kabul etmeliyiz... Her kim olursa olsun, hangi takımın taraftarı olursa olsun, şiddete kesinlikle karşı çıkmalıyız... Kınıyorum ama diyerek söze başlarsak, amalar bitmez...
Amasız, koşulsuz şartsız şiddete karşı durmalıyız...
Gerçekten iddia edildiği gibi "komplo" ise bunu yapanlar iki kat cezalandırılmalı...
Komplo diye işin içinden çıkmaya çalışırsak... Şiddet durmaz...
Amaç şiddeti önlemek mi özendirmek mi?
Şiddeti özendirmek istiyorsanız, durmayın aynı şekilde devam edin...

***

Beyaz at ve hükümdar

Hükümdarın birinin beyaz bir atı vardı. Hükümdar, bu atını çok severdi. Bir gün bütün adamlarını toplayıp şöyle der:

- Çok sevdiğim beyaz atımın ölüm haberini getirenin kafasını uçururum. Çok dikkatli olun. Çünkü bu beyaz atı canım kadar seviyorum. Onun ölüm haberi bende kriz geçirtebilir, demiş.

Günün birinde, her fani gibi beyaz atın da eceli gelir. Ve beyaz at ölür. Hükümdarın adamlarında bir telaştır başlar. Kimse beyaz atın ölümünü hükümdara haber vermeye cesaret edemez.

Seyis başı, düşünür taşınır, olacak gibi değil; "Ben gidip hükümdara haber vereceğim. Öyle olsa da, böyle olsa da bizim kafa gidecek" der.

Seyis başı, hükümdarın huzuruna çıkar:
- Hükümdarım, sizin beyaz at var ya!
- Evet der, Hükümdar.
Seyis başı:
- O, yatmış, ayaklarını dikmiş, gözlerini yummuş, karnı şişmiş, hiç nefes almıyor, der.
Hükümdar:
- Seyis başı, seyis başı! Desene, bizim beyaz at öldü!
Seyis başı:
- Aman hükümdarım! Ben demedim, siz dediniz hükümdarım, siz dediniz, der.
Ve kafayı kurtarır.

****
TEBESSÜM

Hesap

Genç ve güzel bir kız alışveriş için mağazaya girer. Beğendiği elbisenin kaç lira olduğunu sorar.
Kızdan hoşlanan yılışık tezgâhtar; "Merak etmeyin, bir öpücüğe ödeşiriz güzel bayan" der.
Bunun üzerine genç kız, "Tamam o zaman alıyorum" der.
Tezgâhtar, genç kızın elbiseyi alacağını duyunca büyük bir heyecanla elbiseyi paketler.
Paketi tezgâhtardan alan genç kız; arkasında duran yaşlı kadını işaret ederek; "Hesabı anneannem ödeyecek" der...
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Bilgisiz kimse savaş davuluna benzer; sesi çok, içi boştur.
Sadi