Sevgi güneşi Mevlâna, bir şiirinde. Hoşgörünün en sağlam ve derin kaynağı  olan sevgiyi anlatıyor. Maddeci ideolojilerin beyin ve gönülleri tutsak etmeye çalıştığı günümüzde, Onun bütün kötülükleri dışlayan nefesine ve evrensel sevgi tomurcukları açtıran ruhuna ne kadar gereksinim duyuyoruz:

“Sevgiyle acılar tatlı olur

Sevgiden bakırlar altın olur

Sevgidir cansızlara can veren

Sevgidir sultanları kul  eden”

Mevlâna Müzesi’nin kapısında  şu sözler var:

“Burası âşıkların kalesidir. Buraya noksan gelen tamamlanır.”

Âşık Veysel bir ziyaretinde;

“Mevlâna Mevlâ’nın kulu

 Doğru Hakk’a gider yolu

 Deryası irahmet dolu

Kabul et Allah Aşkına..

Veysel adım budalayım

Size yalvarırım daim

Türk oğluyum Türk’tür soyum

Kabul et Allah aşkına..”

demiş. Ahmet Kutsi Tecer’in şiiri ne güzeldir. Şöyle sona eriyor

“ Sabahtan vardım Konya’ya,

Baktım cihâna uyanık.

Kimi binek, kimi yaya;

Baktım meydana uyanık.

Şehirde herkes ayakta,

Kepenkler kaldırılmakta

Asker, mektepli sokakta,

Baktım her yana uyanık.

Sabahtan akşama kadar

Didinir terler çabalar

Uyanık bütün babalar

Oğul, kız, ana uyanık..

Görünmez bir debdebede

Gönüllerden bir türbede

Yeşil üsküflü kubbede

Uyur Mevlâna uyanık…”

Tasavvuf inancını insanî görüşleriyle destekleyen, Tanrı’ya olan aşkını özlü bir anlatımla sunan Mevlâna hakkında birkaç yazı içinde  ne söyleyebiliriz? Varlık birliğine yürekten inanan; insanı Tanrı’dan parça kabul eden, insanlara birlik, barış, dostluk öneren bu yüce kişinin öğütlerine kulak vermek gerek.

1- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol

2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol

3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol

4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol

5- Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol

6- Hoşgörürlükte deniz gibi ol

7- Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Sevmek, vermektir. Sevmek en başta sevgi ve saygıyı üretmektir. Sevgi, yaşamı zamanı ve her şeyi paylaşmaktır.

Kırmaktan ve kırılmaktan yorgun, her ayrılığın yeni bir sevdaya yelken açmak olduğunu öğrenmiş biri olarak sevmeyi seviyorum. Aşkın, maddesel haline Sevda diyoruz. Eğer birisi eski aşklarını anlatmaya başlarsa yaşlanmış demektir.

Sevmeyi, çok küçük yaşlarda öğretmeliyiz tüm çocuklara. Sevmeyi bilenler, ilkel benlikle yalnız karşı cinsi değil, her şeyi severler.

İnsanları, yaşama bağlayan sevdalarıdır. Sevdalar biterse yaşam biter. En güzel sevdalar da gizli sevdalardır.

O halde; savaşa, şiddete, sömürüye hayır. Kine, nefrete, öfkeye hayır.

Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri’nden öğrendiğimiz Mevlâna’nın bir vasiyeti ile dört günlük yazımı tamamlayayım:

“Ben size; Gizlide ve açıkta, her yerde Allah'tan korkmayı,

Az yemeyi,

Az uyumayı,

Az konuşmayı,

Allah'ın buyruklarına boyun eğip, günahlardan kaçınmayı,

Oruç tutmak ve namaz kılmakta devamlılığı,

Daima şehvetten kaçınmayı,

İnsanlardan gelebilecek ezâ ve cefâya tahammül etmeyi,

Câhil ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak durmayı,

Güzel davranışlı ve sâlih kişilerle birlikte olmayı

vasiyet ederim. İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır.

Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır.

Hamd yalnız, tek olan Allah'a mahsustur.

Tevhîd ehline selâm olsun.”

Huzura, barışa, güvene, sevgi ve saygıya evet diyelim ve yaşama geçirelim. Günlerimiz, hepimiz için barış, sağlık ve de sevdalarla geçsin.