Sefil Selimî, Cumhuriyet Türkiye'sinin halk ozanıydı. Maneviyat dünyasının derinliklerinde yüzerken, çağdaş hayatın ve gerçeklerinin bilinci içerisinde oldu. Gelenek ve göreneklerimize bağlı ama günümüz realitesine, günümüz aydınlığına perde çekenlerden değildi.

Cumhuriyetin onuncu yılında doğan Sefil Selimî, onuncu yılın coşkusunu hücrelerinde taşıdı. Atatürk'ü ve vatanını sevdi. Onun tasavvufu, yaratılmışların en yücesi olan insana aydınlıklar saçan bir tasavvuftu. Şiirlerinde göreneklere ters düşenleri iğnelediği gibi, gereksiz taassubun zararlarını anlattı.

Ülkemizin ve insanlarının, zaman zaman yaşadığı gereksiz kavgalardan, kardeşin kardeşe düşman edilişlerinden ezgin ve bezgindi. Güzellikler dilerdi yurdumun insanlarına. Barış diler, hoşgörü dilerdi. Der ki:

" İnsancıl fikirler taşsa kabarsa, / Kucak açsa birbirine insanlar, / İyilik her yanda tek hâkim olsa, / Dövüşmese körü körüne insanlar,"

Çaresi ne diye soranlara Sefil Selimî, çaresini de gösterdi:

" Akıllarda okullarda bilginde, / Divanede ermişlerde olgunda, / Enginlerde yükseklerde çılgında, / Ferlerdeki sevgi fendeki sevgi."
Çağdaş uygarlığı yakalayabilmek için ikiliği yok edip, birlik beraberlik içinde alnımız ak yürümemiz gerektiğini yazdı. Sefil Selimî'nin silahı şiirdi. Bunu toplumun hizmetinde tutmak konusunda cimri değildi:

"Soy farkı ırk farkı, neyin nesidir? / Hepsi çiçek gibi dünya süsüdür, / Hayatın dengesi kudret sesidir, / Bu ahenge çatan suçlar ölmeli.... "

Eğitim seferberliğinin bir cephesi de bildiğiniz gibi okumak ve kitaptı: Bunu şöyle anlattı:

"Milletleri millet eden bilimdir, / En hakiki mürşit bizce ilimdir. / Hatta okumamak peşin ölümdür, / Sinemizden kutsal kitap sevgisi..."
Hazreti Ali, öğretmenliğin Tanrı sanatı olduğunu söyledi ve "Bana bir harf öğretenin kulu olurum" diye ekledi. Yüce Atatürk, milletleri kurtaranların öğretmenler olduğunu belirtirken, "Öğretmenler yeni nesiller sizin eseriniz olacaktır" diye ekledi. Sefil Selimî de en güzel övgülerini öğretmenler için söyledi:
" ..... Day durduk yürüdük okula vardık. / A dedik B dedik kelime kurduk, / Bölmeyi çarpmayı toplamı gördük,//Sağlamayı yapın derdi öğretmen. ..."
Sefil Selimî'nin dünyasında kardeşin kardeşe düşman olamayacağı vardı: Boş söze karnı toktu. Gerçek çözümü gösterdi: "Silâh yapan fabrikayı himden sök / Sevgi yap saygı yap barış yap barış / Öldüren her şeyi denizlere dök / Sevgi yap saygı yap barış yap barış" dedi.

Halk eğitiminde, bir fahrî eğitmen gibi, şiirini araç olarak kullandı.  Sefil Selimî, 2004 yılına iki gün kala, Sivas'taki evinin kalorifer dairesinde başını kalorifer kazanının kapağına çarparak vefat etti. Cenazesi sevenlerince doğduğu yer olan Şarkışla'ya getirilerek Gültekin mahallesindeki mezarlıkta toprağa verildi.

Sefil Selimî sürekli kendini yeniledi. Yetiştirdi. Eskilerden ve yenilerden güzel olan her şeyi alarak kendi potasında eritti. Sefil Selimî üslubu, stili yarattı.

"Sefil Selimî'nin kimi şiirinin içinde ikili, üçlü ayaklar, ikili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı ve hatta yedili kafiyeleri bulmanız mümkün. Böyle bir dil zenginliği, şiir bilgisi, sabır ve hünere sahipti. gerektiren yetenektir. Meraklılar Uğur Kaya'nın "Şiirleri ve Türküleriyle Âşık Sefil Selimî" adlı kitabı, ile ağabeyi Doç. Dr. Doğan Kaya'nın "Âşık Edebiyatı Araştırmaları kitaplarına bakabilirler. (İstanbul, 2000.)
Uğur Kaya'nın hazırladığı "Şiirleri ve Türküleriyle Âşık Sefil Selimî" adlı kitapta kitapta günümüze kadar söylenen Sefil Selimî türkülerinin hepsinin notaları bulunuyor.

Sefil Selimi'nin türkülerinin ham halden işlenmesinde, onların müzik dünyasına tanıtılmasında, ülkenin en önde gelen sanatçılarınca okutulup yaygınlaşmasında Türk halk müziğinin duayen sanatçısı İhsan Öztürk'ün emeği çok oldu. 
Yukarıda yazdığım gibi Sefil Selimi'yi 2004'e bir gün kala, yılbaşı arefesinde kaybetmiştik. Onun yılbaşıyla ilgili bir şiiriyle ben de

2018'i kapatmak işitiyorum: 

Bir yaşımı daha aldı götürdü,
Size umut veren yeni yılbaşı.
Her canlıya başka hayat getirdi,
Arkamızdan vuran yeni yılbaşı.

Hiç kimsenin gözyaşına bakmıyor,
Bizi bıktırıyor, kendi bıkmıyor,
Niçin beynimizde şimşek çakmıyor,
Hepimizi yoran yeni yılbaşı.

Dün başka birine yarın da sana,
Hilesi oyunu ille de cana,
Kanım kaynamıyor katiyen ona,
Kalleş pusu karan yeni yılbaşı.

Kandırır aldatır Noel'i kutlar,
Azrail'i sesler kapını kitler,
Sefil Selimî'niz hırsından çatlar;
Ödümüzü yaran yeni yılbaşı.