5 Nisan Avukatlar Günü...
Her meslekte olduğu gibi avukatlar da çok sıkıntılı bir dönem yaşıyor...
Avukatlara karşı ön yargılı davranılıyor, olumsuz bir psikolojik savaş yürütülüyor.
Her şeyin suçlusu gösterilmek isteniyor, müvekkillerini kandıran insanlar konumunda anlatılıyor...
Hukuktan haberi olmayan, hayatında bir kez olsun adliye kapısının önünden bile geçmeyen insanlar, avukatlara veryansın ediyor...
Türk yargı sistemi üç ayaklıdır... İddia, savunma ve hüküm...
Ceza davalarında iddia savcılıktır. Savcı iddianameyi düzenler, mahkemeye sunar. Savunmanın temel direği ise avukatlardır. Hakim ise hükmü veren, iddia ve savunma karşısında tarafsız olan makamdır... 
Eğer avukatları itibarsızlaştırırsanız, adalet savunmasız kalır... Bunda da en büyük zararı kuşkusuz yine halk görür...
Avukatlarla ilgili sıkıntı özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde adliye girişinde başlıyor.
Avukatlık Yasasının 58. maddesindeki açık hükme rağmen avukatlar yasaya aykırı olarak adliyelere X-Ray cihazından geçerek girebiliyor.
Hakim ve savcıları geçtik, adliyede çalışan memurlara tanınan kolaylık bile avukatlara tanınmıyor.
Büyük adliyelerde hakim ve savcılara özel asansör var ama avukatlar kullanamıyor, vatandaşlarla asansör sırası bekliyor.
Adliye kalemlerinde avukatlara gereken saygı gösterilmiyor. Avukat dosyayı incelemek istediğinde mübaşir bile afralarla tafralarla dosyayı çıkarıyor. Kimi zaman bugün git yarın gel gibi akla ziyan tavırlarla karşılaşılıyor.
Nadir de olsa bazı hakim ve savcılar, avukatlara karşı incitici tavır sergiliyor. Laf sokmalar, işi yokuşa sürmeler artık olağan hale geldi...
İcra müdürlükleri zaten tam bir keşmekeş... Avukatlar dosya takip elemanı muamelesi görüyor. Sabah dosya numarasını yazdırıyorsunuz, öğleden sonra dosyanız çıkıyor. Tabii ki dosyayı çıkaran memurun keyfi gelir de dosyanızı bulursa... Avukatların dosyaların olduğu bölüme girişi yasak...
Adliyelerde normal memurlara, hatta dışarıdan ücretli çalıştırılan kişilere bile serbest olan çoğu şey avukatlara kısıtlanıyor.
Şikayetler sonuç vermiyor. Baronun gayretli çalışmaları bir yerlerde tıkanıyor...
Her meslekte olduğu gibi çok çok azınlıkta olsa bile bazı avukatların yanlışları, suiistimalleri ve de kanunsuz işleri vardır. Ama bunun faturasının bütün avukatlara çıkarılması haksızlık ve hukuksuzluktur.
Avukat yoksa savunma yoktur, savunma yoksa adalet topal kalır...

*****

Gelinimi boşayacağım
 
Bayan avukat, başına gelen ilginç olayı şöyle anlatıyor...
Bir gün müvekkil adayı görünümlü bir amca büroma geldi. 
Müvekkil: İyi günler avukat bey! Pardon hanım.
Avukat: İyi günler
Müvekkil: Derdim büyük, kurtar beni, ocağına düştüm.
Avukat: Sizin için ne yapabilirim?
Müvekkil: Şahsileştirmeyin, herhangi bir avukat da olabilir. Ben avukat ocağına düştüm.
Avukat: Sorununuz nedir yani?
Müvekkil: Boşanmak istiyorum
Avukat: Kaç yıllık evlisiniz?
Müvekkil: 34
Avukat: 34 yıllık bir evliliği bitirme sebebiniz nedir beyefendi?
Müvekkil: 34 yıllık evliliği bitirmiyorum ki ben.
Avukat: ?..
Müvekkil: Hanımla bir derdim yok. Gelinimden boşanmak istiyorum. Ne kadar para istiyorsan vereyim, boşa beni...
Avukat: Anlamadım; gelininizden boşanmak istediğinizi mi söylediniz. Sanırım oğlunuz boşanmak istiyor.
Müvekkil: Hayır, "Karımı seviyorum" diyor, oğlum.
Avukat: O zaman boşanma mümkün değil.
Müvekkil: Nasıl mümkün değil; boşanacak! Benim yanımda çalışıyor, harçlığını ben veriyorum, senin paranı da ben vereceğim, ona söz düşmez.
(Bunun hukuken mümkün olmadığı konusunda ısrarımı sürdürürken itiraf ediyorum ki merakıma yenildim.)
Avukat: Peki gelininizle ne sorununuz var?
Müvekkil: Ağzı kokuyor!
Avukat: !...
Müvekkil: Evet ağzı kokuyor, arabaya binince ben bununla yan sokağa kadar bile gidemiyorum. Ayrıca geceleri altını ıslatıyor...
Avukat: ?!.. Şey, siz, nerden biliyorsunuz?
Müvekkil: Bilirim ben, kokuyor.
Avukat: Oğlunuz mu şikayet ediyor?
Müvekkil: Yok o halinden memnun; ıslak yatakta yatıyor, gıkı çıkmıyor, seviyormuş. Keserim musluğun suyunu, para vermem olur biter. Doktora götürdüm gelini, fiziksel bir sorun yok.
Avukat: Psikiyatri servisine götürün.
Müvekkil: Ben de İzmit'te nefesi kuvvetli bir hocaya götürdüm. Ama hâlâ yapıyor. Nefesinin kokusu için de okuttum gelini, hoca muska verdi, bir de delikli nane şekeri okudu, sabah -öğle- akşam subhaneke okuyup emsin bunları dedi. Hadi koku halloldu bir nebze, kurtar beni avukat hanım. Araban yoksa araba alayım sana...
İlerleyen günlerde amca sık sık telefon edip boşamam için yalvardı. Son aramasındaysa telefonu kapatırken; "Dünkü bebeyi avukat yaparlar, biz de ona danışırsak böyle olur işte"' diye iğneledi...

***

TEBESSÜM

Kuşku

Başarılı avukat mahkeme sonunda beraat eden müvekkiline sorar:
- Artık duruşmalar bitti, bana doğruyu söyleyebilirsin, gerçekten o parayı zimmetine geçirdin mi?
Adam:
-  Vallahi, ben geçirdiğimi zannediyordum ama savunmanızdan sonra içime ciddi bir kuşku düştü doğrusu...

*****

GÜNÜN SÖZÜ
Hukukun olmadığı yerde, halk sürüdür.
Goyard Fabre