Son dönemlerde yeni bir akım peydah oldu. Toplumda saygın olan kişi veya kuruluşlara sataşarak gündeme gelme hastalığı...

Fikirleri ve yaptıkları ile gündeme gelemeyenler genelde bu yolu seçiyor...

Durup dururken birilerine sataşırlar...

Bunun son mağduru da Kemal Sunal oldu...

Biri çıkmış, Kemal Sunal filmlerinin, “Zihinsel anlamda büyük bir kötülük. Resmen insanın zekâsına hakaret” iddiasında bulundu.

Sadece Türkiye’de değil, dünyada bile filmleri en çok seyredilen insandır Kemal Sunal.

Ve dünyada Kemal Sunal kadar filmleri tekrar tekrar yayınlanan başka bir sanatçı yoktur.

Düşünün bir dönem, sadece Kemal Sunal’ın filmlerini yayınlayan kanallar vardı.

Hal söyle iken Kemal Sunal’a dil uzatmak, şöhret olma sevdasından değilse, akılla izahı yoktur.

Son dönemde yapılan filmleri ve televizyon dizilerini seyrettikçe Kemal Sunal filmlerinin ne kadar zirve olduğu daha net anlaşılıyor.

Müslümanlık adına, din adına, düşünce adına, Kemal Sunal filmlerini eleştirmek yerine günümüz dizilerine niçin bakmazlar?

Neredeyse birbirinin tamamen kopyası olan dizilerde, evli bir kadını ayartmaya çalışan üç beş erkek ve onları hayran hayran seyredenler...

Evli bir erkek için birbirini yiyen kız kardeşler... Veya evli bir erkeğin peşinden koşan yine evli kadınlar...

Ya da aile içi yaşanan ahlâksızlıklarla gündeme gelen diziler...

Bunlar dururken Kemal Sunal’a dil uzatmak, gerçekten toplumun aklıyla alay etmektir.

Ne yazık ki, Kemal Sunal filmlerindeki birkaç argo sözü sansürleyenler, televizyon ekranındaki ahlâksızlıkları görmezden geliyor...

Günümüzde televizyon ekranlarını görmeyenlerin otuz yıl öncesine laf dokundurmaları Kemal Sunal fimlerinden de komik.

*****

Hak ettiğin kadar

Adamın biri, yaşadığı döneme göre küçümsenemeyecek bir gelire sahip olmasına rağmen, yine de geçim sıkıntısı çekiyordu.

Her zaman yedi altın alan adamcağız, ne yapıp ettiyse, gelirini önce sekiz altına, sonra dokuza, derken on altına çıkarmayı başardı. Ama nafile...

Altınlar arttıkça, adamın geçim derdi azalacağına, daha da çoğalıyordu.

Zavallı adam, ümitsizlik içinde kıvranırken, aklına o bölgede bulunan bilge kişiye danışmak gelir. Utana sıkıla bilge kişinin huzuruna çıkıp, derdini anlatır...

Bilge kişi, adamı dinledikten sonra; “Şimdi on altın alıyorsan, bir daha ki ay dokuza in’85 Yine de olmuyorsa daha da azalt gelirini” der.

Bu sözler, adamın aklına hiç mi hiç yatmaz ama “Herhalde bir bildiği vardır’85” deyip, önce dokuz, sonra sekiz, derken attı altına kadar azaltmış gelirini.

Bir de bakmış ki, o ay eline geçen para, diğer aylardan daha az olduğu halde, ayın sonunu çok rahat bir şekilde getirir.

Adamcağız, hayretler içinde tekrar bilge kişiye giderek, “Efendim’85Bu ne iştir ki, on altınla geçinemezken altı altınla rahat rahat ayın sonunu getirebildim?”

Bilge kişi şöyle karşılık verir; “Evla. Yaptığın işin karşılığı altı altındı. İşin içine hak etmediğin para da karışınca, bereket gidiyordu. Şimdi, tamamen helalinden kazandığın için bereketini görüyorsun.”

*****

TEBESSÜM

Doktor

Kadının beşinci kocası ağır hastalanır. Adam korkunç ağrılar içinde kıvranırken kadın telaşla söylenir:

- Hemen gidip bir doktor çağırayım.

Kocası:

- İyi ama bari doğru dürüst bir doktor çağır. İyi bir doktor olduğundan emin misin?

Kadın:

- Emin olmaz olur muyum, ölen kocamı da aynı doktor tedavi etmişti...

GÜNÜN SÖZÜ

Kuvvetine güvenerek zayıfları hor görenin kuvveti, başına bela olur

Hint atasözü