Alınan onca önleme rağmen pandemi salgını giderek artıyor. Tüm dünyayı kasıp kavuran salgın endişesi Türkiye'de de artmaya devam ediyor. Bilim adamları ve bazı kurum, kuruluş ve kişiler "Tam kapanma sağlanmadan salgını önlemek mümkün olmayacak" diyor.

Salgının merkezi konumundaki İstanbul'da tam kapanmanın sağlanması ile salgınla mücadelede önemli bir adımını atılabileceği görüşü giderek ağırlık kazanıyor.

Ancak şu da var:

Tam kapanma sağlandığı takdirde birçok sektör kapılarına kilit vuracak. İşlerini kaybedenler eve kapanacak. Bunların giderlerinin devletçe karşılanması gerekiyor. Bu adım atıldığında beklentilere yanıt verilebilecek mi? Kasada para var mı?

Amerika başta olmak üzere, Avrupa'da vakalar azalmaya başladı. Bunun nedeni de tam kapanma olarak ve yasakların sıkılığına bağlanıyor. Ancak, adı geçen ülkelerde kapanmadan zarar görenlerin devletçe iyileştirilemeye gidildiğine de dikkat çekiliyor.

Sonuç olarak:

İş paraya dayanıyor.

Endişenin artmaya başlamasının yanı sıra, halen kısmi de olsa yasaklara uymayanlar var. Halen toplu taşımalarda kurallara uyulmuyor. Maske, mesafe ve hijyen geri plana itiliyor. Millet olarak biz de üzerimize düşenleri yerine getirmek durumunda olduğumuzu unutmayalım.

Hastanelerde doluluk oranları kritik eşiğe geldi. Sağlık çalışanları uyarı üzerine uyarı yapıyor. Endişelere yenileri ekleniyor.

Aşının bulunması ve uygulamaya başlaması ile salgında duraklama olacağı belirtiliyor ama bunun da daha uzun zaman alacağı söyleniyor. Uzmanlar "Salgın daha uzun süre devam edecek" görüşünde birleşiyor.

Sağlık Bakanı Koca, bu satırlar yazılırken "Yerli aşı kullanıma hazır hale geldi" haberinin müjdesini paylaşıyordu.

Çin'den ve Rusya'dan ithal edilen aşıların da yakında ülkemize gelerek uygulanmasına başlanılacak.

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi illerden yazlıklarına gidenlerin geri dönmedikleri ve okulların da tatil edilmesi ile kış aylarını yazlıklarında geçirmeye karar verdikleri haberleri de geliyor.

"Endişe giderek artıyor" diyoruz ya, bu konuda yapılan bir kamuoyu araştırması var. Bu araştırma salgının boyutunu ve yarattığı endişeyi açık biçimde ortaya koyuyor.

Araştırma şirketi Ipsos, 'Koronavirüs Salgını ve Toplum Araştırması yaparak ortaya çıkan sonuçlarını internet sitesinden kamuoyuyla paylaştı.

Araştırmaya göre vatandaşlar, sadece sosyal hayata katılırken değil, hastaneye gitmek, toplu taşıma kullanmak ve markete gitmek gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılarken dahi ciddi endişe duyuyor.

Ipsos'un araştırmasına göre, her 10 kişiden 7'si hastaneye gitme ve toplu taşıma kullanma konusunda ciddi endişe taşıdığını belirtiyor. Araştırmaya katılan yurttaşların yüzde 82'si de markete-süpermarkete gitme konusunda endişeli olduğunu ifade etti. Kötümser hissedenlerin oranındaki ciddi artış dikkat çekiyor. Araştırmaya göre artan hasta ve vaka sayıları toplumdaki iyimser havayı da dağılmış durumda. Özellikle lise ve üzeri eğitim seviyesine sahip vatandaşlarda bu olumsuz değerlendirmenin daha yaygın olduğu da görüldü.

Araştırmaya göre, salgının ülke üzerindeki etkileri konusunda kötümser hissedenlerin oranı son bir ay içinde iki katına ulaştı. Vatandaşlara son bir hafta içinde koronavirüs salgınının genel etkileri hakkında hislerini sorulduğunda, yüzde 66'sı daha kötümser olduğunu söyledi. Bu oran Ekim ayında ise yüzde 33 seviyesindeydi.

Araştırmaya ilişkin değerlendirmede bulunan Ipsos'un Türkiye CEO'su Sidar Gedik, "Her ne kadar bireysel önlemlerin önemi çok büyükse de son haftalarda toplumda giderek artan bir kötümserlik duygusu hakimdi ve vatandaşların büyük kısmı devletin genel önlemler almasını bekliyordu, istiyordu. Büyük çoğunluk toplu taşıma kullanmak ve hastaneye gitmekten büyük endişe duyuyor, kaçınılmaz bir ihtiyaç olmasına rağmen markete gitmek bile endişe kaynağı" ifadelerini kullandı.