Kadın Kadına köşemin bu haftaki konuğu Müzisyen Hande Çetik. Çocukluğunda spora ve müziğe çok meraklı olan aile ve öğretmenlerinin desteği ile müzik hayatına başlayan Çetik'in şimdilerde tek tutkusu ise opera söylemek. Müziğe aşkla bağlı olduğunu söyleyen Çetik, sürekli klasik müzik dinlenilen bir evde büyümüş. 13 yaşında flüt ve solfej dersleri alan, TOBAV Çocuk Korosu'na girerek Carmina Burona, Carmen gibi pek çok eserde görev alan Çetik, İzmir Dokuz Eylül Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü mezunu. Kendisini mesleğinde ilerlemeye adayan Çetik'in yurt içi ve yurt dışında da gerçekleştirdiği konser, opera ve müzikalleri bulunuyor. Aynı zamanda özel bir kurumda müzik öğretmenliği yapan Çetik, "Çocuklara ve müziğe aşığım" diyor. 

- Sahnede spot ışıklarının altında olmak nasıl bir duygu?

"Sahneye ilk çıktığım zamanlarda çok heyecanlıydım ancak zaman geçtikçe kendimi sahnede özgür hissetmeye başladım. Operaya ise çok ayrı bir tutkum var. Çünkü, opera söylerken bir koşucu gibi inanılmaz bir enerji harcıyorsunuz ve sınırlarınızı zorluyorsunuz. Haftanın neredeyse her günü bir programım olsa da sevdiğim işi yaptığım için çalışıyor gibi hissetmiyorum."

- Orff Yönelimi son yıllarda oldukça yaygınlaştı. Siz de Mozart Akademi'de bu yönelime dair çalışmalarda bulundunuz. Bu yönelime dair neler söylemek istersiniz?

"Orff yönelimine dair İstanbul ve İzmir'de çalışmalara katıldım. Bu yönelimde çocukların doğal yeteneklerini kaybetmemeleri sağlanıyor. Aslında her çocuk yetenekli doğsa da zaman içinde bu özelliklerini yitiriyor. Bu yönelimde de çocuklara drama ve dans dersleri ile kaybettikleri yetenekleri kazandırılıyor. Klişe eğitim sisteminden uzak bir şekilde çocuklara  söz hakkı veriliyor, karakter gelişimlerini tamamlamaları sağlanıyor ve aslında en önemlisi de çocuklar özgür bırakılıyor. Yaratıcılıkları sınırlandırılmıyor."

- Aynı elbise nasıl her giyen de farklı duruyorsa bunu müzik içinde söyleyebilir miyiz?

"Tabi, herkesin ses renkleri, karakterleri ve yorumlayışı farklıdır. Bu hayata bakış açımızla da ilgili. Şarkılar da yorumlayan kişiye göre karşısındakine farklı duygular hissettirebilir."

- Hayatınızda örnek aldığınız, sizi müzikal anlamda en çok etkileyen hangi isimler var?

"Türkan Saylan ülkemiz için önemli bir rol model. Müzikal anlamda da çalışma fırsatı bulduğum Prof. Jeanette Favoro Reuter ve tabiki sevgili öğretmenim Lynn Trepel Çağlar"

- Hayatınızın olmazsa olmaz üç şeyi nedir?

"Sevdiğim insanlar, çocuklar ve müzik"

MÜCADELECİ İNSANLARA KAPILAR HER ZAMAN AÇILIR

- Ülkemizin sanata verdiği değer hakkında ne düşünüyorsunuz?

"Ülkemizde sanata verilen değer giderek azalıyor. Özellikle klasik müzik ve opera dinleyicisi neredeyse yok denilecek kadar azaldı. Her yerde karşımıza işsiz balerinler, operacılar, kemancılar çıkmaya başladı ya da sözleşmeli ve düşük ücrete çalışmak zorunda kalıyorlar. İstanbul'un belli kesimlerinde klasik müzik dinleyicisi var ve onlar da sayıca çok azlar. Sanatçılar da performanslarını küçük sahnelerde gerçekleştirmek durumunda kalıyorlar. Bazı sanatçılar da videolarını sosyal paylaşım sitelerine yükleyerek manevi anlamda tatmin oluyorlar. Mücadeleci insanlar için kapıların açılacağına inananlardanım, yeter ki çalmasını bilsinler."

- Türkiye'nin müzik karnesine 10 üzerinden kaç verirsiniz?

"Ülkemizin müzik karnesine 10 üzerinden 6 veririm. Eğer ülke olarak gelişmek istiyorsak sanata her alanda değer vermeliyiz. İnsanların ruhları da beslenmeli."

- Ülkemizde eline mikrofon alıp şarkıcı olduğunu iddia ediyor. Bu kişilere yönelik eleştirileriniz var mı?

"Herkes şarkıcı, operacı ya da müzisyen olamaz, olmamalı. Bunun için eğitim gerekli."

- Müzikal anlamda kariyer yapmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

"Öncelikle sabırlı olsunlar. Araştırmacı olsunlar. Tek hoca ve tek yönteme körü körüne bağlı olmasınlar. Kendi tarzlarını ve tekniklerini yaratsınlar."

- Önümüzdeki süreçte gerçekleşecek olan konserleriniz neler? Öğrenebilir miyiz?

"Evet, 23 Aralık saat 19.00'da Çekmeköy'de bulunan Piyano Evi'nde Piyanist Batu Ekmekçi ile bir konserimiz olacak. Romantik dönemin seçkin eserlerini yorumlayacağız. Alman romantizmi ile harmanlanmış Bel Canto eserlerini seslendireceğiz. Onun dışında 31 Ocak 2018 tarihinde Olten Sanat'ta ve 3 Şubat 2018 tarihinde de Mozarthaus Ankara'da piyanist arkadaşım Deniz Bıçak ile sanatseverlerin karşısına çıkacağız."

KADINLARIN KOLEKTİF BİR BİLİNCE İHTİYAÇLARI VAR

- Kadına yönelik şiddet olaylarına dair neler söylemek istersiniz?

"Eski Türk toplumlarında kadın her zaman liderdi ve değer görürdü. Ancak son yıllarda dejenere bir toplu haline geldik ve şiddet olayları yaygınlaştı. Eğitimsizlik de şiddet olaylarını tetikliyor. Ailesinde şiddet gören çocuk büyüyünce şiddet uyguluyor. Hayatımız boyunca yüzlerce sınava giriyoruz ancak anne baba olabilmek için girilen bir sınav yok ve bu ülkedeki en kolay şey bu. Herkes anne baba olmamalı, özveri ve fedakarlık gerektiren bir durum. Ayrıca sağlam bir psikoloji de şart.

Bazı kadınlar da kıskançlığı sevgi zannediyor bunun flört şiddeti olduğunun farkına bile varamıyor. Şiddet sorunu sadece ülkemizin değil, dünyanın da bir sorunu. Çözümü ise cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırmak. İnsansa sadece insan gözüyle bakılabilirse bu yolda büyük ilerleme kaydedeceğimize inanıyorum. 

Kadınların güçlü ve bir arada durabilmeleri de bu bağlamda çok önemli. Kadınlara yıllardır güzellik algısı dayatılıyor ve kadın metalaştırılıyor, değersizleştiriyor. Aslında her kadın güzel ve estetiğe ihtiyaçları yok ama kadınlara bunu empoze etmek de bir şiddet türü sayılmalı. Kadınların bu bağlamda kolektif bir bilince ihtiyaçları var."

- Kadınların çalışma hayatında daha aktif bir şekilde yer alabilmeleri için ne yapılmalı?

"Devlet teşvikleri çok önemli. Özellikle anne adaylarına uygulanan mobingler var. İşverenler işe alım esnasında evlilik olayını sormaları bile kadınları iş hayatından engelleyebiliyor. Bu kişinin özel hayatı ve bir kurumda işe girerken sorulmamalı. Kadınlar da evlendikten sonra evde oturmamalı mutlaka ekonomik özgürlüklerini kazanmalılar."