Milli maç arasında Süper Lig'de ilk 4 haftanın farklı açıdan değerlendirmesini yapmak isabetli olacak. Şampiyonluğun adayı gösterilen 4 büyükler yanında sezona iddialı başlayan Başakşehir'in içinde bulunduğu durumdan çok, dikkatleri TFF'ye ve MHK'ya çekmek gerekiyor.

Asıl soru şu: Ligin kaderini takımların oyuncu ve oyunları mı yoksa masa başındaki derin ilşkiler mi belirliyor? Mehmet Demirkol'un bir televizyonda yaptığı yorumdaki gibi FB ve BJK'nin oynadığı maçlarda her gün yeni bir kural öğreniyoruz. Bu takımların maçlarında uygulanan kurallara bakınca, hakem üniversitesinde eğitim veriliyormuş gibi farklı uygulamalar, icad edilen kurallar görüyoruz.
Mustafa Cengiz, Galatasaray Başkanlığı'na seçildikten sonra canlı yayında bir teşekkür konuşması yaptı. Konuşmasında "Bütün derin Galatasaraylıları yardıma çağırıyorum" dedi. Açık ve net bir şekilde yapılan bu çağrının ardından sihirli bir el sanki Galatasaray'ı korumaya aldı. 

Sihirli elin ilk icadı, fikstür oldu. Süper Lig fikstürü çekilmeden önce UEFA hangi hafta mili maç hangi hafta Avrupa Şampiyonası ve UEFA Kupası maçlarının olacağını federasyonlara gönderiyor. Federasyonlar da kendi fikstürünü buna göre düzenliyor. 
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi maçlarından önceki tüm maçlarını evinde oynayacak ve deplasmana gitmeyecek. 
"Bunda ne var?" diyebilirsiniz. Ama aynı şey 2014-2015 sezonundan bu yana devam ediyor. Bu size de ilginç gelmiyor mu?
Avrupa maçından önceki lig maçını kendi sahasında oynayan takım, deplasman yorgunluğu çekmiyor, yıpranmıyor ve bu da büyük bir avantaj oluşturuyor. 

* * * 

Bir de diğer takımlara bakalım. Beşiktaş, iddialı bir yarışa girdiği 2016-2017 sezonunda 4 şampiyonlar ligi maçından önce deplasmana gitti. Aradaki farka bakın.

Bu sezonda da Fenerbahçe, UEFA ligi gurup maçlarından önce 6 lig maçını deplasmanda oynuyor. Hem de bu maçlar, Beşiktaş, Trabzonspor, Başakşehir ve Akhisarspor gibi zorluk derecesi yüksek maçlar. Sanki Fenerbahçe'yi Avrupa arenasına "yorgun argın" çıkarmak için hazırlanmış bir fikstür.

Beşiktaş'ın  UEFA Kupası'nda oynayacağı 4 karşılaşması da Süper Lig'de deplasman maçlarının sonrasına denk geliyor.
Hiç kimsenin "derin Galatasaray"ı açıklamasını beklemiyorum. Bunu dillendirmek bile yürek isteyen bir konu, çok iyi biliyorum. Fakat izah edilmesi gereken bazı soruları sormadan da duramayacağım:

Galatasaray için fikstürü rahatlatan, rakiplerine tam tersi dezavantaj sağlayan "fikstür yapıcılar" kimler?
Bu yetkililer, TFF'nin hangi yönetim kurulu üyesine bağlı çalışıyorlar?

MHK başkanının, hakemler üzerinde uyguladığı ödül-ceza sistemiyle baskıya daha ne kadar sessiz kalınacak?
Futbolda sonucun masa başında değil, sahada tayin edilmesi için bu sorulara hepimiz cevap bulmak zorundayız.

MHK'nın hakem oyunlarını daha sonraki yazılarıma bırakıyorum.