7 Kasım Dünya Nütrisyon Günü nedeniyle düzenlenen basin toplantısında konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Genel Cerrah Prof. Dr. Selman Sökmen, yetersiz beslenmenin yara iyileşmesini de geciktirdiğini belirterek, "Cerrahi hastalarında, sıklıkla beslenme bozukluğu ve buna bağlı kas ve kilo kaybı gelişebilmektedir. Beslenme bozukluğu cerrahi sonuçlarını bozmakta, yara iyileşmesini uzatmakta, ağır enfeksiyon gelişimine yol açmakta dolayısıyla komplikasyon ve hasta kaybını arttırmaktadır" dedi. Toplantıda yetersiz beslenmenin hangi durumlarda etki ettiğine vurgu yapılırken, yaşlılarda, kanser hastalarında da bu durumun sıkça görüldüğü ve risk yarattığı açıklandı.

Toplantıya KEPAN (Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon) Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman Abbasoğlu, Prof. Dr. Selman Sökmen (9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi AD), Prof. Dr. Şuayib Yalçın (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji AD),  Prof. Dr. Erdem Göker (Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji AD), Prof. Dr. Müge Akmansu (Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD), Prof. Dr. Gülistan Bahat Öztürk (İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Geriatri AD), Prof. Dr. Meltem Gülhan Halil (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Geriatri AD) ve Abbott Nütrisyon Türkiye Genel Müdürü Gülberk Kavşuk katıldı.

'Tedavide beslenme farkındalık hareketı sonuçları'

Hastalık gelişmesi halinde iyileşme için beslenme durumunun büyük önem taşıdığını belirten KEPAN Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman Abbasoğlu, tedavide beslenme farkındalık hareketi sonuçlarını açıkladı ve şunları söyledi:

"KEPAN olarak Abbott firmasının desteği ile tedavide beslenmeye dikkat çekmek ve farklı alanlarda farkındalığı artırma amacıyla, Türkiye genelinde 21 şehir ve 50 merkezde, genel cerrahi, geriatri, nöroloji, radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji polikliniklerlerine başvuran hastalardaki beslenme durumu kesitsel olarak değerlendirilmiştir. Yöntem olarak NRS 2002 malnütrisyon tarama testi kullanılmış ve toplam 3 bin 521 hastanın beslenme değerlendirmesi yapılmıştır. Hastalık halinde, hayat kalitesini koruyarak tedaviyi tamamlamak ve başarıya ulaşmak ancak ekip çalışması ile mümkündür. Bu ekibin en önemli bileşenleri doktorlar ve diğer sağlık görevlileri yanında, hastanın ailesi ve bakımını üstlenen kişilerdir. Hastaların doğru beslenmesi ve yeterli besin desteğini alması tedavi başarısında büyük önem taşımaktadır. Önerimiz, hastanelere başvuran tüm hastalarda beslenme durumunun ilk günden itibaren değerlendirilmesi ve eğer gerekiyorsa, olabildiğince erken dönemde beslenme desteğine başlanılmasıdır. Bu değerlendirme yapılmadan ve risk altındaki bireyler saptanmadan harekete geçmek mümkün değildir. Yaptığımız kesitsel çalışmada, toplamda 3 bin 521 hasta beslenme durumu açısından değerlendirilmiş olup, her beş hastanın birinde beslenme tedavisi planlanması gerektiği ortaya konmuştur. Beslenme ihtiyacı, cerrahi kliniklerine başvuran hastalarda, yüzde 15 iken, bu oran geriatri kliniklerinde yüzde 18, nöroloji kliniklerinde yüzde 6, radyasyon onkolojisi kliniklerinde yüzde 25 ve medikal onkoloji kliniklerlerinde yüzde 44 olarak tespit edilmiştir.  Yeni tanılı yani son bir yıl içerisinde tanısı konmuş tüm branşlardaki hastalarda beslenme ihtiyacının ön planda olduğunu görüyoruz. Bu da polikliniğe gelen hastalarda daha en başından, erken dönemde beslenme değerlendirmesinin yapılması ve gerekiyorsa müdahalede bulunularak desteklenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Hastalarımıza beslenme düzenlemesi yapmak için aktif hayattan kopmalarını beklemeyelim, aktif olarak toplum içinde yaşarken ve topluma katkı sağlarken onları besleyerek, hem tedavi başarımızı artıralım hem de hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesine katkıda bulunalım."

'Erken nütrisyonel destek kanser hastalarında enerji alımını artırıyor'

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Medikal Onkolog Prof. Dr. Erdem Göker beslenme desteğinin kanser tedavisine etkisine dikkat çekti ve şunları söyledi:

"European Society for Clinical Nutrition and Metabolism (ESPEN), The Academy of Nutrition and Dietetics (AND) ve American Society for Parenteral and Enteral Nutrition (ASPEN) gibi uluslararası derneklerin kanser hastalarında beslenme ile ilgili kılavuzlarında, bu hasta gruplarında malnütrisyon sıklığının yüksek olduğu belirtilmiş, bu durumun tedaviye yanıt, prognoz ve sağkalım üzerindeki olumsuz etkilerine değinilmiştir. Erken nütrisyonel destek; kanser hastalarında enerji alımını artırıp, kilo kaybını azaltılmasına destek olurken, yaşam kalitesi (QOL) sonuçlarını iyileşmesine de katkı sağlar.  Anti kanser tedavisine uyumu artırırken tedavinin yan etkilerini azaltabilir. Ayrıca tedavi maliyetinde tasarrufu destekler. Bu nedenle kanser hastalarında beslenme durumunun değerlendirilmesi tanı koyma evresinde yer almalı ve tedavi süresince hastanın beslenme durumu takip edilmelidir."

'Komplikasyon ve hasta kaybını artırmaktadır'

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Genel Cerrah Prof. Dr. Selman Sökmen, cerrahi hastalar açısından malnütrisyonu şöyle anlattı:

"Cerrahi hastalarında, sıklıkla beslenme bozukluğu ve buna bağlı kas ve kilo kaybı gelişebilmektedir. Özellikle kanser gibi hastalıklarda, hastanın organ işlevleri bozulduğu gibi beslenme sistemi de zarar görmektedir. Cerrahi operasyon öncesi ve sonrası bu durum tanınıp önlem alınmaz ise tedavi olumsuz etkilenir. Özellikle hızlı ilerleyen veya yayılmış hastalıklarda erken dönemde beslenme durumunun değerlendirilmesi, ölçülmesi ve yerine koyma tedavisi yapılmalıdır. Beslenme bozukluğu cerrahi sonuçlarını bozmakta, yara iyileşmesini uzatmakta, ağır enfeksiyon gelişimine yol açmakta dolayısıyla komplikasyon ve hasta kaybını arttırmaktadır. Beslenme bozukluğu erken fark edilir ve tedavi edilirse kansere yönelik tedavi de daha başarılı olmaktadır. O halde, diyebiliriz ki beslenme bozukluğu hasta akıbetini doğrudan etkilemektedir. Cerrahi hastalarında, özellikle onkolojik cerrahi hastalarında, beslenme desteğinin tam ve zamanında yapılması ve etkin bir süre kullanılması hasta ve hekim lehinedir. Beslenmenin desteklenmesi, cerrahi teknik sonuçları, iyileşme ve yatış süresini, tedavi maliyetlerini olumlu yönde etkiler. Bu nedenle beslenme durumu ve bakımı tüm tedavi basamaklarında değerlendirilmeli, takip edilmeli ve varsa eksikler yerine konmalıdır."

'Yaşlı bireylerin üçte biri malnütrisyon riski altındadır'

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Geriatrist Prof. Dr. Gülistan Bahat Öztürk, yaşlılık döneminde malnütrisyonun nasıl geliştiğini anlattı:

"Malnütrisyon veya yetersiz beslenme yaşlılarda çok sık görülen önemli geriatrik sendromlardan biridir. Maalesef üç yaşlıdan ikisi bir öğünü atlamakta, günlük enerji ve besin ihtiyacını karşılayamamaktadır. Yaşlı bireylerin üçte biri malnütrisyon riski altındadır. Özellikle çok sayıda hastalığı olan yaşlılarda, hastanede yatanlarda ve bakımevinde kalan yaşlılarda malnütrisyon oranları yüksektir.  Türkiye’de yapılan çalışmalar polikliniklerde görülen veya toplumda yaşayan yaşlıların %13-28’inin, hastaneye başvuran yaşlıların yüzde 25-45’inin, hastanede yatan yaşlıların yüzde 20-60’inin ve kurumlarda kalan yaşlıların yüzde 30-70’inin malnütrisyon riskinde olduğunu göstermektedir. Malnütrisyon yaşlıların daha düşkün hale gelmesine neden olur. Diğer hastalıklarına bağlı komplikasyonları ve ölüm oranlarını artırır. Malnütrisyonu olan bireylerde bağışıklık sistemi bozulacağı için daha çok enfeksiyon geçirirler ve enfeksiyonlar daha ağır seyreder. Yatak yaraları daha sık oluşur. Ameliyat sonrası yaraları daha zor iyileşir. Malnütrisyon vücut bileşiminde değişmeye, özellikle de kas kaybına sebep olur. Bu nedenle malnütrisyonlu yaşlılar daha çok düşerler, daha çok kırık görülür. Yaşlı bireylerde kilo kaybının, düşük vücut kütle indeksinin ve besin alımında azalmanın önemli olumsuz sonuçlara yol açtığı birçok çalışmada gösterilmiştir. Yaşlı hastada eşlik eden hastalıkların çokluğu malnütrisyonun en önemli nedenidir. Özellikle eşlik eden demans, depresyon, kanser, kalp yetmezliği, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), kronik böbrek hastalığı ve kronik karaciğer hastalıklarında malnütrisyon riski çok artar."

Abbott Nütrisyon Türkiye Genel Müdürü Gülberk Kavşuk ise ‘Tedavide Beslenme Farkındalık Hareketi’ hakkında bilgi verdi ve şunları söyledi:

"Malnütrisyon oldukça yaygın olmasına rağmen araştırmalar, beslenmenin, tedavinin ana bileşeni olduğu gerçeğinin gözardı edildiğine ve farkındalık düzeyinin düşük olduğuna dikkat çekmektedir. Beslenmenin hastalıkların oluşumu ve tedavisi süreçlerinde önemli rol oynadığı bilimsel platformda daha fazla gündeme geldikçe sağlık profesyönellerinin de malnütrisyon ve tedavisi konularına olan ilgilerinin artmakta olduğunu görüyoruz. Türkiye’de bu amaç için kurulmuş ilk ve tek dernek olan Türkiye Klinik Enteral ve Parenteral Nütrisyon (KEPAN)  Derneği ve Abbott işbirliği ile düzenlenen Dünya Nütrisyon Günü Farkındalık Hareketi kapsamında hem değerli sağlık profesyonellerinin hem de hasta ve hasta yakınlarının konu ile ilgili duyarlılığını ve bilgisini artırma yolunda beraberce çalışmanın gururunu taşıyoruz."