Türkiye'de 1 milyonu aşkın otizmli insan yaşıyor. Çoğu insan ise otizmin bir hastalık olduğunu düşünerek, bu insanlara karşı önyargılı davranıyor. Önyargıların aşılması ve farkındalık yaratmak amacıyla 2 yıl önce İstanbul'dan İzmir'e bisiklet ile yola çıkan ve uğradığı şehirlerde otizmi anlatan Soner Gül, bugünlerde otizme dair her projede gönüllü olarak yer alıyor. Son olarak, O'bizm Sanat Merkezi'ni kuran Gül ile projeyi ve otizme dair yaşadığı süreci konuştuk.

YOLCULUKTA ANLADIM

Otizmin ne demek olduğunu İzmir yolculuğunda anladığını belirten Gül, "Uğradığım şehirlerde çok fazla otizmli çocuk ve ailesi ile tanıştım. Bize gösterilenin buz dağının sadece görünen kısmı olduğunu anladım ve onlar adına neler yapabileceğim üzerine kafa yormaya başladım. Bunu sadece proje olarak değil, uzun bir süreçte onlar için neler yapabileceğimi düşündüm. Çünkü, bu tarz projelerde onlar bir gün mutlu oluyordu ama yılın kalan 364 günü de otizmlilerdi. Bu yüzden onların hayatlarına gerçek anlamda dokunabilmek için Obiz'm Sanat projesini hayata geçirdik" dedi.

BİZİM BÜYÜK HATAMIZ

Amacının insanların otizme temas etmeleri olduğunu belirten Gül, "Onların rutin hayatlarına renk katabilmek çok önemli. Günleri hastane, ev ve özel eğitim okullarının koridorlarında geçiyor. Kendisini ifade edemediği bir ortam olmadığı için buhrana sürükleniyor. Bizlerin en büyük hatası, onları kendi yaşantımıza adapte etmeye çalışıyoruz. Onlara haklarını verelim ve toplumca onlara adapte olalım" dedi.

Türkiye'de 1 milyon civarında otizmli insan yaşıyor. Verilere göre, doğan her 68 çocuktan birisine otizm tanısı konuluyor. Buna karşılık, her 100 kişiden sadece 5'i otizmi biliyor. Bunun için her yıl pek çok sosyal sorumluluk projesi farkındalık yaratmak amacıyla hayata geçiriliyor. 

PROJE TÜRKİYE'DE BİR İLK

Sanatın bazı yerlerde araç olarak kullanıldığını belirten Gül, "İzmir'de sadece otizmli çocuklardan oluşan bir orkestra var ve bu çocuklar 2 saat boyunca sahnede kalıyor. Normalde otizmli bir çocuğun 15 dakika boyunca masada oturabilmesi büyük başarı olarak kabul ediliyor. Sanatın bu iyileştirici yönü, bizlere umut veriyor. Burada çocuklar için pek çok enstrüman var. Onları çalıyorlar, önümüzdeki günlerde bir tiyatro ekibi kuracağız. Bu projede Türkiye'de ilk olduğu için çok heyecanlıyız. Bu sanat merkezini kendimiz boyadık, her şeyini kendimiz aldık. Onun için büyük bir emek var ortada ve bu noktada sponsor arayışlarımız da sürüyor. Sanat merkezimiz hakkında ayrıntılı bilgi almak isteyenler de www. obizmsanat.com sitesinden inceleyebilir."

GÖNÜLLÜLER YÜRÜTÜYOR

Hadi Oyuna isimli proje hakkında da bilgi veren Gül, "Üniversiteli gönüllüler ile otizmli çocukların arkadaş olmasına dayanan bu projenin şu anda 21 farklı ülkeden gönüllüleri bulunuyor. Türkiye genelinde de başta Psikoloji bölümü olmak üzere, her bölümden üniversiteli destekçilerimiz oldu. Hatta aralarında otizmli çocukların dertlerini dert edinerek ağlayanlar da oldu" ifadelerini kullandı.

Son olarak, ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Gül, çocuğu keşfetmenin en kritik nokta olduğunu belirterek, "Erken tanıdan ziyade çocuğu tanıtmak ve doğru bir eğitimden geçirmek gerekiyor. Çocuklarımıza engelli olarak bakmamalıyız, onlara sadece bir çocuk olarak bakmalıyız. Aynı zamanda ailelere en büyük tavsiyem, korumacı tavırlarını biraz esnetmek yönünde olacak, amacımız çocuklarımızı kendi ihtiyaçlarını kendi halledebilecekleri bir seviyeye getirmek olmalı" şeklinde konuştu.

Sibel GÜLERSÖYLER