Çağımızın hastalığı olarak bilinen, hareketsiz yaşam, fast food yiyeceklerin çok sık tüketilmesinden kaynaklanan obezite, başta Amerika olmak üzere tüm dünyayı tehdit ediyor. Dünya üzerinde 1,9 milyar yetişkin insanın fazla kiloları ile, 650 milyon yetişkin insanın da obezite hastalığı ile mücadele ettiği biliniyor. Obezite hastalığı ve bağlı yandaş hastalıklardan hayatını kaybeden insanların oranının, kanser hastalığından ölen insanlarla aynı olması da büyük dikkat çekiyor. 

Alanında başarılı ameliyatları ile tanınan Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Dr. Gürdal Ören ile, ameliyatları ve sonrasındaki süreci konuştuk. 800 hastasına 20 ton kilo verdirmeyi başarabilen Ören, "En çok zayıflayan hastam 210 kilodan 90 kiloya düştü, yeter ki istesinler, herkes başarabilir" diyor.

ŞEHİR PLANLAMASI YANLIŞ

Türkiye'de obezite ortalamasının Avrupa'ya göre yüksek olduğunu belirten Gürdal Ören, bunun sebeplerinden birini spordan uzak olmaya bağlıyor. Ören "Fast food yiyeceklerin tüketiminde artış ve şehir planlamalarının insanları yürümeye teşvik etmemesi de bir neden olarak gösterilebilir. Buna da yemekler ve kültürel yaşam tarzı da eklenince, Avrupa adına obezlikte birinci olduğumuz söylenebilir" diyor.

Ören, yaptığı ameliyatlar arasında tüp mide, şeker ameliyatı, mide balonu, revizyon cerrahisi bulunduğunu belirterek bunlardan hangisinin daha güvenli olduğunu şöyle anlatıyor:

TÜP MİDE AMELİYATI

"Obezite ameliyatları 1850 yıllarından itibaren yapılıyor, dünyada örnekleri bulunsa da teknik olarak o dönem bu tarz ameliyatlar kapalı yapılamıyordu. Açık ameliyatlarda da ölüm oranı yüksek oluyordu. 1950'li yıllardan itibaren giderek başarılı ameliyatlar yapılsa da son 20 yılda bu alanda en iyi çalışmaların gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz. Obezite cerrahisinde en sık, mide küçültme ameliyatı dediğimiz tüp mide ameliyatları yapılıyor. Bu ameliyat sonrasında komplikasyonlar daha az görülüyor. Ağrı daha az oluyor ve yaranın iyileşme süresi kısalıyor."

İYİ ANALİZ ŞART

Dr.Gürdal Ören, "Düşük kilolu da olsa hastaya ameliyat öneriyor musunuz? Tıp dünyası bu konuda iki farklı görüşte bulunuyor. Siz hangisine katılıyorsunuz?" sorusunu ise şöyle cevaplandırıyor: 

"Evet, bazı meslektaşlarım vücut kitle endeksi 30-35 aralığında olan kişilerin yani düşük kilolu kişilerin ameliyat edilebileceğini söylerken, bazı meslektaşlarım da kilo alması gerektiğini ve ameliyatı o şekilde gerçekleştirebileceklerini belirtiyor. Kişinin vücut kitle endeksi 40 ve üstü ise, zaten direk ameliyat öneriyoruz ancak soru işaretli olan kısım 30-35. 35-40 arasında ise ve yandaş hastalıklar dediğimiz şeker ya da tansiyon varsa, o zaman da ameliyat ediyoruz. Burada, hastayı ve geçmişini iyi bir şekilde analiz edebilmek gerekiyor, bir değer üzerinden ameliyat ol ya da olma dememek gerekiyor."

BİRKAÇ YIL GEREKİR

Ameliyat sonrası dönemin çok önemli olduğunu belirten Ören, "Asıl başarıyı gösteren süreç, ameliyat sonrasındaki süreçtir. Obezite hastalarında takip çok önemlidir. Ameliyatın başarısı, 2 3 ay sonra değil birkaç yıl içerisinde fark edilir ve amacına ulaşıp ulaşılmadığı kontrol edilir. Hasta kilosunu koruyabilmiş mi ve bu durum onun yaşam standartı haline gelmiş mi gelmemiş mi bunların sürekli takip edilmesi büyük önem taşıyor" diyor.

Sibel GÜLERSÖYLER