İnsanlık milattan önce tanıdı tütünü. İbadet için yakılan tütün yapraklarının verdiği keyfi fark eden insanlar, o günden beri onu yaşamlarında vazgeçilmezlerinden biri olarak kabul etti. Kullanım amacına göre, çeşitli uygarlıklarda değişim gösterdi. Kimi zaman ağızda çiğnendi, puro, sigara, pipo olup içildi, kolonyası bile yapıldı. Ancak bugüne kadar tütünün en çok yakışıp bütünleşerek içildiği tek şey nargile oldu. Bugünkü haline gelene kadar bir çok aşamalardan geçti nargile. Hintliler hindistancevizinin dışındaki kurumuş tütün kıvamındaki tabakayı yakarak cevizin içine soktukları kamışla başlattılar nargile keyfinin öncülüğünü. Bu yüzden doğu kültüründe nargilenin adı Farsça “Hindistan Cevizi” anlamına gelen “nargil” kelimesinden gelmektedir. Hintlilerin hindistancevizi ile öncülük ettiği nargile, zamanla yerini kabağa, gün geçtikçe de porselen ve bronz gövdelilerine bıraktı. Günümüzde ise çini, gümüş ve cam gövdeli olarak kullanılıyor. 

Önce İranlılar daha sonra da Araplar arasında yaygınlaşan nargile Araplarca “şişa” İran’da  ise “kalyan” olarak adlandırıldı. 

Biz de ise XVI. yüzyılda nargile keyfi  Amerika’dan getirilen tütünün Osmanlı’da bilinmesi ile başladı. Eskiden sadece tömbeki tütünle içilen nargile, daha sonra Mısır’da içilen aromalı çeşitleri ile ülkemizde çok beğenildi ve yaygınlaştı. 

* * *
Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı Süleymaniye Camii’nin inşaatı sırasında Mimar Sinan’ın camiinin tam ortasında nargile içtiğini duyan Kanuni kendisine kızmış fakat gerçeği öğrenince ustayı takdir etmişler. Mimar Sinan, hem nargile dumanı ile hava akımı için yaptığı düzeneği kontrol ediyor, fokurtusu ile de caminin akustiğini test ediyordu.

Özellikle okul çevrelerinde ve kentlerin en işlek semtlerinde açılan nargile kahveleriyle gençlerde nargile içme alışkanlığı hızla artış gösteriyor. Bir nargile içimi sırasında 3 gram tütün ve 5 gram kömür yakılıyor, toplam 2,25 miligram nikotin ve 242 miligram partiküler madde alınıyor. Bu da kırk nefes kabul edilen  bir nargile içiminin elli adet sigara tüketilmesine eşit olduğu anlamına geliyor. Nargile dumanındaki arsenik, nikel, kobalt, krom ve kurşun miktarı da sigara dumanındakinden çok daha  yüksektir. Nargile kullanan kişilerde yapılan bir araştırmada, nargile içenlerin akciğer fonksiyonlarının, tütün kullanmayanlara göre yüzde 30 azaldığı saptanmıştır. Ancak nargile için söylenecek tek “olumlu nokta” sigara gibi her an her yerde temin edilememesidir.  
Masum bir Osmanlı geleneği olarak tanıtılan nargilenin zararlarını sayısal verilerle aktarabilmek için internet üzerinden araştırma yapıldığında daha  üzücü bir tabloyla karşılaşırsınız. Çoğu sitede “nargile içimiyle sohbetin kalitesi yükseliyormuş” gibi bir mesaj verilmeye çalışıyor. Toplumsal kabul gören bu tehlikeli tütün türüne gençlerin ilgisini çekmek çok kolay görünüyor. Ülkemizde yasak olmasına rağmen 200’den fazla aroma çeşidi ile gençleri cezb ediyor.

Nargile içenler belki de  bu risklerini bilseler bu zehri  aynı rahatlıkla tüttüremezler. İşte size “tütün dünyasından” bazı haberler. 

* * *
Phillip Morris light sigara aldatması yüzünden kanserden ölen bir tiryakinin eşine 150 milyon dolar tazminat ödemiş. Mahkeme “light” sigaraların sağlığa daha az zararlı olduğu görüşünü yanlış ve yanıltıcı buldu. 

Philip Morris’in avukatı Ted Wells, ABD hükümetinin dünya devi yedi büyük sigara şirketine karşı açtığı 280 milyon dolarlık dava sırasında “Üzerinde ” light “ da yazsa zararsız sigara diye bir şey yoktur, biz tehlikeli bir ürün satıyoruz” demiş. Yani kazı alıştıra alıştıra yoluyorlar.

Ereksiyon bozukluğundan tedavi gören hastalara Viagra önerildi. Sigara içmeyenlerin tamamı sağlığına kavuştu. Tiryakilerin yüzde 91’inde ise bu ilaç  işe yaramadı.

Türkiye’deki 17 milyon tiryaki, günde bir  dolar ödeyerek yılda 3 katrilyonu sigaraya yatırıyor. Bu para “Sağlık Bakanlığı’nın” bütçesinin dört  katı ediyor.  
İtalya’nın Milano kentinde yapılan bir deney sonucu sigara dumanın egsoz gazlarından 10 kat daha fazla insan sağlığına zararlı madde içerdiği tespit edilmiş. İsveç’te yapılan başka bir araştırmada ise sigara içilen bir odanın havasında, içilmeyen bir odaya nazaran 120 kat daha fazla zehirli madde bulunduğu anlaşılmıştır. 

Devlet opera ve balesinin sahnelediği Karmen operasının “sigaranın dumanının anlatıldığı” bir sahnesinde çocuklar dahil, herkese sigara içirtiliyormuş. Eserin yüz yıldır böyle oynanması bu yanlışlığın devamını ve yasaların çiğnenmesini gerektirir mi?
Erzincan’da faaliyet gösteren bir inşaat şirketinin sahibi Ali Yıldırım  sigarayı bırakan işçilerine ayda 5 bin YTL  zam yapıyormuş. Böyle güzel insanlar da  var. 

İngiltere’de faaliyet gösteren körlükle mücadele eden “AMD Alliance” Vakfının açıklamasına göre sigara içenlerin kör olma riski, içmeyenlere göre iki kat daha fazla imiş. 

(Kaynaklar: Bütün Dünya Dergisi, Temmuz 2004 Sayısı, Sayfa 131/ Hüseyin Akarçeşme’nin Maşa - Meşe - Ayşe başlıklı makalesi)