Türkiye’nin giderek yaşlandığını ve artan yaşlı sayısı ile birlikte ‘gri tsunami’ ( hızlı yaşlanma) beklendiğini dile getiren Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Nurten Elkin, bu önemli değişimin ön görüsüyle 1’inci Uluslararası İstanbul Gerontoloji Çalıştayı düzenlediklerini söyledi. İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde 5 Kasım’da gerçekleşecek olan çalıştayda, birçok önemli bilim insanının katılacağına dikkat çeken Elkin, “Yaşlılık ve yaşlanmanın biyopsikososyal açıdan arz ettiği riskler bu olguları aynı zamanda bir halk sağlığı problemi haline getiriyor. Yaşlıların fiziksel, psikolojik ve sosyal iyilik halini sağlayacak her türlü koruyucu önlemin alınması yaşlılarımızın sağlıklı yaş almasını sağlayacaktır. Yaşlılık bir hastalık hali değil fizyolojik ve sosyal bir durumdur. Bu durumun doğumdan ölüme dek iyi bir tasarlanma süreci ile yönetilebilmesini sağlayan multidisipliner çalışmalar ve hizmet modelleri demografik değişim kadar hızlı bir şekilde önem kazanmaktadır” diye konuştu.

Bilimsel paylaşımlarda bulunulacak

Türkiye’nin ilk gerontoloğu, Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü, Tazelenme Üniversitesi ve Ulusal Sosyal ve Uygulamalı Gerontoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, ülkesinde “Alzheimer’ın Einstein’ı” olarak anılan Avustralya-Melbourne Victoria Üniversitesi’nden Prof. Dr. Terence Seedsman, Türkiye’de geropsikiyatri alanının öncülerinden Ulusal Geropsikiyatri ve Türkiye Alzheimer Vakfı Başkanı Prof. Dr. Engin Eker, İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Gerontoloji Bölümü’nden Öğr. Gör. Uzm. Gerontolog F. Sıla Ayan, İGÜ Gerontoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin moderatörlüğünde çalıştay kapsamında bilimsel paylaşımlarda bulunacak.

Gerontoloji nedir?

Gerontolojinin, yaşlılık ve yaşlanmaya çok yönlü ve bütüncül bir açı ile bakan bir bilim dalı olduğunu belirten Elkin, “Ülkemizde 2006 yılında Akdeniz Üniversitesi’nde Prof. Dr. İsmail Tufan tarafından kurulan bu yeni alan 2019 – 2020 öğretim yılı itibariyle İGÜ Sağlık Bilimleri Yüksekokulu bünyesinde eğitim-öğretim vermeye başladı. TÜİK verilerine göre ülkemizde yaşlı nüfus 2023 yılında 8,6 milyon kişiye yani yüzde 10,2’lik bir orana yükselecektir. Bu öngörü Avrupa ülkelerinin 100 yıla yakın bir sürede yaşadığı demografik dönüşümü yaklaşık olarak 20 yıllık bir sürede yaşadığımız ve dünyanın en hızlı yaşlanan ülkelerinden biri olduğumuz anlamına gelmektedir. Yaşlanan nüfusun yaşlanma sürecine yönelik bilimsel müdahalelerin multidisipliner bir anlayışla yapılması bireysel ve toplumsal yaşam kalitesinin yükseltilmesi, kaynakların efektif kullanımı, sağlıklı ömür uzunluğunun maksimize edilmesi gibi sürdürülebilir kalkınma için elzem hedeflere ulaşılmasını sağlayacaktır” diye konuştu.

Sağlıklı yaşlanma için neler yapılmalıdır?”

Yaşlılık ve yaşlanma, kayıplardan ibaret bir dönem değildir diyen Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin, “Yaşlılık bir şans ve ayrıcalıktır. Yaşlılık dönemine adım atabilme şansını yakalayan bireylerden olmak ömrün daha erken dönemlerinde biyopsikososyal açıdan koruyucu ve sağlıklı bir yaşam tarzı ve olumlu bir bakış açısı kazanmaya bağlıdır. Gerontoloji ise sadece yaşlılık dönemindeki risklerin yönetimini ve bakım ihtiyacını karşılayan bir bilim dalı olmaktan ziyade tüm bunların yanında sağlıklı ve aktif yaşlanmayı sağlamaya çalışan bir yaklaşım benimsemektedir” dedi. Elkin konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu açıdan sağlıklı bir yaşlanma için spor yapmak, sağlıklı beslenmek, düzenli uyku, zararlı alışkanlıklardan kaçınmak, periyodik sağlık kontrollerini takip etmek, bulaşıcı olmayan hastalıkların yönetiminde tedaviye yüksek düzeyde uyum sağlamak, sosyalizasyonu sağlamak ve üretken bir yaşam sürmek, yeniliklere açık olmak, risk almaktan kaçınmamak, ömür boyu öğrenmek ve gelişmek sağlıklı ve uzun bir ömür için elzemdir.”

Genetik yapıdan korku duymayın”

Tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan çalışmaların yaşlanma süreçlerinin, genetik yapıdan çok, çevresel faktörler ve bireysel davranışlar ile ilgili olduğunu gösterdiğini belirten Elkin, “Bu açıdan genetik yapımızdan dolayı korku duymaktan veya ailemizde uzun ömürlü bireylerin sayısının çok olmasına güvenerek rehavete kapılmaktan ziyade doğru tercihler ve davranışlarla süreci yönetmeliyiz” dedi.