Dünya Kanser Günü dolayısıyla yazılı açıklama yapan Bahçacı, kanserden ölümlerin yaklaşık 3'de birinin tütün kullanımı, yüksek beden kitle indeksi, meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol tüketimi gibi başlıca 5 davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklandığını belirtti. Günümüzde kanserlerin yüzde 30 ile 50'ye yakınının, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğunun bilindiğini kaydeden Bahçacı, "Ayrıca, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin iyileşme olasılığı da yüksektir. Tütün kullanımı, kanser gelişimi yönünden en önemli risk faktörü olup kansere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 22’sinden sorumludur. Akciğer kanserinin yanı sıra özefagus, mesane, böbrek, pankreas, mide, serviks kanserlerinden de sorumlu olduğu bilinen tütün kullanımı, hangi yaşta olursa olsun terk edildiğinde kişinin yaşam kalitesi ve yaşam süresi üzerinde anlamlı bir fark oluşturmaktadır. Obezite ve kanser ilişkisine dair yapılmış çok sayıda epidemiyolojik çalışma obezitenin kansere neden olmasının yanı sıra kanser tedavisine yanıtın azalmasına, hastalık seyrinin bozulmasına ve artmış ölüm oranlarına neden olduğunu da ortaya koymaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, sağlıklı bir kiloyu korumak ve fiziksel olarak aktif olmakla bağırsak, meme, rahim, yumurtalık, pankreas, yemek borusu, böbrek, karaciğer, safra kesesi kanserlerinin gelişim riski önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Yaşam tarzı değişiklikleri ile kansere karşı anlamlı risk azaltımı sağlanması mümkündür" diye konuştu.

"En sık izlenen kanser türü cilt kanseri"

Dünya genelinde en sık izlenen kanser türünün cilt kanseri olduğunu vurgulayan Bahçacı, "Buna yönelik alınacak önlemler ile anlamlı risk azaltımı sağlanabilmektedir. Sonuç itibariyle, kansere yol açabileceği kanıtlanmış risk faktörlerinin farkına vararak, bunlardan korunmada bireysel ve toplumsal bazda yapılacaklar konusunda bilgilenerek, önleme çabalarını kararlılıkla sürdürerek ileri dönemlerde daha da büyük bir toplumsal yük haline gelmesi beklenen kanserle savaşımda önemli kazanımlar elde edileceğine şüphe yoktur. Kanser hastalığı ile mücadele etmek, erken safhada tanı koymak ve halkın bilinçlenmesini sağlamak amacıyla Bakanlığımız 2013 yılında ülke genelinde Ulusal Kanser Tarama Programı başlatmıştır. Bu kapsamda ilimizde 7 adet kanser erken teşhis ve tanı merkezi hizmet vermektedir. Ayrıca aile hekimlerimiz ve yataklı sağlık tesislerimiz hem koruma hem de tedavi anlamında vatandaşlarımıza gerekli desteği sağlamaktadır" şeklinde konuştu.

"Taramalarla 292 kişiye erken tanı"

Mersin'de 2013 yılından bu yana 167 bin 558 kadına meme kanseri, 222 bin 641 kadına rahim ağzı kansere, 416 bin 733 kişiye de kolon kanseri taraması yapıldığının altını çizen Bahçacı, "Taramalar sonucunda 228 kişide meme kanseri, 29 kişide rahim ağzı kanseri ve 35 kişide kolon kanseri erken safhada teşhis edilerek tedavilerine başlanmıştır. Ülke genelinde yapılan değerlendirmede Mersin İl Sağlık Müdürlüğü 2017 yılında kolon kanseri taramalarında 2., meme kanseri taramalarında da 4. olmuştur. 2018 yılında ise hedef nüfusu 150 bin olan iller arasında kolon kanseri taramalarında 1., hedef nüfusu 70 bin olan iller arasında ise serviks kanseri taramalarında da 2. olmuştur. Ayrıca Çukurova Kalkınma Ajansına hazırladığımız proje kapsamında hizmete alınan mobil mamografi tarama aracı Tarsus ilçemizde, gerek görülmesi durumunda diğer ilçelerimizde vatandaşlarımızın ayağına kadar giderek hizmet veriyor. Gezici sağlık ekiplerimiz kırsalda yaşayan vatandaşlarımızı evlerinde ziyaret ederek isteyenleri ücretsiz olarak KETEM'lere taşımakta ve gerekli tetkikleri de ücretsiz olarak yapılmaktadır" ifadelerini kullandı.